Demirtaş, “Biz Filistin’in özgürlüğünü görmek isteriz” deyince Haniye de, “Biz de Diyarbakır’ın özgür olduğunu görmek isteriz” diye karşılık vermiş...
Misafire saygımız sonsuz, başımızın üstünde yeri var...
Ama misafir de misafirliğini bilecek ve gördüğü ilgiden şımarıp, terbiyesizlik etmeyecek!
Türkiye’de en sağından en soluna, ateistinden dincisine kadar hemen herkes, Filistin halkının özgürlük mücadelesine destek verir ve saygı duyar.
Haniye’ye gösterilen ilgi de tamamen bu yüzdedir.
Yoksa Haniye gider, Saniye gelir!
Ama bu beyefendi gördüğü yakınlıktan fazlaca etkilenmiş olmalı ki burnunu Türkiye’nin iç meselelerine sokmakta sakınca görmemiş...
Madem Türkiye hakkında fikir yürütüyor, Diyarbakır’ın da Filistin gibi “esir” olduğunu düşünüyor ve özgürlüğüne kavuşmasını diliyor; o zaman kendisine bazı anımsatmalarda bulunalım:
Türkiye, 81 ilden oluşan üniter bir devlettir Bay Haniye...
Diyarbakır da bu illerin en büyüklerinden ve en gelişmişlerinden biridir. Tıpkı İstanbul, Ankara, İzmir gibi gözbebeğimizdir!
Ve çok şükür ki Türkiye’nin diğer illeri gibi o da Cumhuriyet’in kuruluşundan beri “işgal” görmemiştir!
İstanbul’da ne kadar özgürlük, demokrasi varsa, hayat standardı neyse, Diyarbakır’da da durum aynıdır!
Madem Gazze’ye yaptığımız yardımlara teşekkür etmek, belki de yeni yardım talebinde bulunmak için ülkemize geldiniz; size gösterilen saygının değerini bilin ve haddinizi aşmayın...
Misafiri olduğunuz evin halısına pislemeyin!
Evin düzenine dil uzatmayın!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kendi kentlerinden birinde “işgalci” olarak göstermeyi, en azılı düşmanlarımız bile bugüne kadar akıl edemedi Bay Haniye...
Ne acıdır ki böyle bir suçlama, dost diye bağrımıza bastığımız, varımızla yoğumuzla desteklediğimiz bir halkın, başımızın üstünde konuk ettiğimiz Başbakanı’ndan geldi!
Bunu sinemize çekeceğimizi sanıyorsanız, aldanıyorsunuz...
Aklınızı başınıza alın ve hemen özür dileyin!
Bir çift söz de Başbakan Erdoğan’a:
Haniye’yi evinizde misafir edip, bağrınıza bastınız... El ele fotoğraf çektirdiniz... Ne istediyse, “Tamam” dediniz...
Çok merak ediyorum; acaba bu çok sevgili konuğunuzun yaptığı küstahlığı duymadınız mı?
Duyduysanız, Türkiye’nin, kendi ülkesinde “işgalci” ilan edilmesine, neden sessiz kaldınız?
Yoksa siz de konuğunuz gibi mi düşünüyorsunuz?
Düşünmüyorsanız; kendi ülkenizdeki yurtsever muhaliflere gayet gür çıkan sesiniz, Arap dostlarınızın küstahlığı karşısında kısılıyor mu?
Lütfen açıklayın Sayın Başbakan:
Yakın dostunuz ve “kardeşiniz” İsmail Haniye’nin bu sözleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
FEDAİ!
Çakma yiğit, miadını doldurup kovulunca, “Türkiye çıktığı büyük yoldan dönmez-dönemez... Bu yolda bir Yiğit feda olsun” diye kükremiş. Başına geleni de, Başbakan’ın hapis cezasına benzetmiş...
Bu arkadaş gazetecilik mesleğinin ilkelerinden o kadar habersiz ki, bir gazetecinin asla “fedai” olmayacağını bilmiyor!
Bu yüzden de, “Belki yeni bir kapı bulmamda işe yarar” diye, yağcılığa devam ediyor!
Korkma çakma yiğit kardeş; senin gibiler asla işsiz kalmaz!
Yeter ki bildiğin yoldan gitmeye devam et... Sakın yanılıp da tekrar “muhalifliğe” dönme; işte o zaman bitersin!
Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun yönetimine atanan adam, günlerdir televizyon televizyon dolaşıp Atatürkçülere hakaret ediyor ve “Atatürkçü olmayı hakaret sayarım” diyor... Bu sözlerle toplumu kışkırtıyor ve provoke ediyor... Sorum Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e:
Bu atamayı yaparken, amacınız bu muydu?
Baransu’nun defteri dürülüyor!
Başka hiçbir sorunumuz yokmuş gibi bir de “Taraf yazarı Mehmet Baransu ile Başbakan Erdoğan’ın girdiği ‘cambaz’ polemiği” ile uğraşıyoruz...
Bilmeyenler için özetleyelim:
Baransu, 35 kişinin öldüğü Uludere baskınından önce MİT’in haber verdiğini iddia etti. Başbakan da bunu yazan köşe yazarının cambaz olduğunu söyledi. Baransu’dan yanıt gecikmedi:
“Ben eli silah tutanlardan korkmadım. Kasımpaşalı Tayyip Erdoğan’dan mı korkacağım?”
Sonra Başbakan, Kasımpaşalılığı ile övündü!
Hiçbir şey anlamadınız değil mi?
Üzülmeyin; zaten anlamak mümkün değil! Çünkü ortada bir şey yok... Ortada olan, sadece F tipi cemaatle, iktidar arasında gittikçe artan gerilim... F tipi arkadaşlar, Başbakan’ın kendilerine son zamanlarda fazla yüz vermemesine bozuluyor, bulabildikleri her fırsatta onu çomaklamaya çalışıyor... Son olay da bundan ibaret:
Kendilerine yakın Baransu kardeş aracılığıyla, Başbakan’a mesaj yolluyorlar:
“Bizden uzaklaşırsan, böyle olur!”
Peki; bu oyun sürer mi?
Asla... Çünkü iki taraf da birbirini kaybetmeyi göze alamaz...
Bir masaya otururlar, barış şerbeti içip, mutlu günlerine dönerler...
İşte o zaman da Baransu kardeş, çakma yiğit kardeş gibi “fedai” olduğunu itiraf edip, okyanus ötesine gider...
Yanılıyor muyum?
Bekleyin de görün!
Mustafa Mutlu/VATAN
Yorum Gönder