Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti DHC lideri Kim Jong-İl’in ölümü borsaları düşürmüş. BBC’nin haberine göre, Japonya, Avustralya, Singapur, Çin, Hindistan ve Tayvan borsası gerilemiş.
En büyük düşüş ise yüzde 3,43’le Güney Kore borsasında yaşanmış. Güney Kore’nin parası da yüzde 1,6 değer kaybetmiş.
Sadece Asya borsaları değil, Avrupa borsaları da gerilemiş. Dünya borsaları bu kadar etkilendiğine göre Kore DHC, yazıldığı kadar izole bir ülke değilmiş!
AHMET HAKAN FELEĞİNİ ŞAŞIRDI
İşin ilginci, Kore DHC liderinin ölmesi, önceki gün sosyal medyanın da bir numaralı gündemiydi. Gazetelerin köşe yazarları, yorum üzerine yorum paylaştılar.
Ahmet Hakan, kendi yorumunu dün Hürriyet’te de sürdürdü. Kim Jong-İl’i “azılı bir ceberut, süper bir zorba ve acımasız bir diktatör” diye, Kore DHC’yi de “bir kâbus ülkesi” diye niteleyen Hakan, ölüm haberi karşısında Kore ahalisinin görüntülerini izleyince “feleğini şaşırmış.”
Ahmet Hakan, görüntüleri şöyle özetlemiş: “Ahali, diktatörün ölümü üzerine öyle bir ağlıyor ki, anasını babasını kaybeden bir insan evladı öyle ağlamaz. (…) Koskoca ülkeden hıçkırık sesleri yükseliyor. O derece yani.”
Görüntüleri analiz etmeye çalışan Hakan, işin içinden çıkamamış. Halkın numara yapmadığını, gerçekten üzüldüğünü belirtmiş ama bir “diktatörün” bu kadar sevilemeyeceğini belirtip, işi psikiyatrlara havale etmiş.
Keşke, soruna bir de başka açıdan bakabilmeyi becerebilseydi ve şu soruyu sorsaydı kendine: “Yoksa Kim Jong-İl, Batı’nın iddia ettiği gibi, aslında diktatör değil mi?” Eminim insani bir rahatlama yaşardı!
Bugün Kemalizm’e saldıranlar, Atatürk’ü diktatör ilan edenler de, bir milletin ona nasıl gözyaşı döktüğünü anlayamıyorlar hâlâ.
ATATÜRK KORKUSU
Atatürk’e de diktatör diyorlar, çünkü Kemalizm’den hâlâ korkuyorlar.
Sabah’tan Emre Aköz, bu korkuyu şöyle ifade etmiş: “1938 Dersim katliamının ‘askeri harekât’ sorumlusu olan Korg. Abdullah Alpdoğan’ın adını taşıyan sokak, Tunceli’nin Hozat İlçesi Belediye Meclisi’nin aldığı kararla Özgürlük Sokağı olmuş. Hozat’tan şehre inen vatandaşlarımız ise Alpdoğan’a harekâtın emirlerini veren Mareşal Fevzi Çakmak’ın adını taşıyan caddeyle karşılaşacak. En yüksek düzeydeki siyasi sorumlunun adı ise zaten dağa taşa yazılmış durumda. Kemalizm’i silmek kolay mı sanıyorsunuz?”
Bu öyle bir korku ki, Atatürk’ün muhafız ve tören taburunun 91 yıl sonra TBMM’den çıkarılmasını selamlayan Emre Aköz, Anıtkabir Komutanlığı’nın da lağvedilmesini istemiş!
Neymiş, Anıtkabir’de asker bulunması da “vesayet rejimi” görüntüsüymüş!
Asker dediysek, Kore DHC askerinden, Çin askerinden, Türk askerinden rahatsızlık onlarınki…
FRANSIZ GENERALİ ÖNÜNDE…
Örneğin, hafta sonu, Fransa’nın Yaşar Kemal’e verdiği ödülün takdim törenindeydiler sıra sıra: Mehmet Barlas’tan Derya Sazak’a, Hasan Cemal’den Mehmet Ali Birand’a, Oral Çalışlar’dan İsmet Berkan’a… Askeri vesayete karşı mücadelenin neferleri olan bu meslektaşlarımız, Fransız generalinin karşısında, hiç rahatsız olmadan sıraya geçebilmişler. Nasıl mı?
Fransa, Yaşar Kemal’e 1983 yılında verdiği “Legion d’Honneur” yani “onur lejyonu – komutan” rütbesinin bir üstü olan “Grand Officier” yani “büyük komutan” nişanını da verme kararı almış. Paris, nişanı vermek üzere, törene, Legion d’Honneur Grand Şansölyesi Orgeneral Jean-Louis Georgelin’i göndermiş.
General de, haliyle askeri üniformasıyla nişanı takmış. Anıtkabir’de atasını bekleyen Türk askerine bile tahammül edemeyen bizimkiler ise “Fransa’da sivil yok mu?” diye sormayıp, Fransız askerin usta edebiyatçımıza nişan takmasını alkışlamışlar!
Mehmet Ali Güller/AYDINLIK
Yorum Gönder