Astegmen Kubilay’ın Kesik Başı - Emin Çölaşan

SEVGİLİ okuyucularım, bugün yine geleneksel Kubilay yazımla karşınızdayım. Her yıl onun feci biçimde şehit edilmesini anarım, ölüm yıldönümünde yazarım.
Burada yurtsever, laik, Atatürkçü İzmir, Menemen ve Ege halkına yarın için yine bir çağrıda bulunuyorum. Bilmeyenler, unutmuş olanlar için bir kez daha anımsatmak istiyorum.
Yarın 23 Aralık. Bu tarihte, 23 aralık 1930 günü Menemen, korkunç bir irtica olayına tanıklık etmişti.
Çevreden gelen sarıklı, cüppeli, çember sakallı tipler vahşi çığlıklarla Menemen çarşısına, belediye meydanına dalmış ve yırtınmaya başlamıştı:
“Ey ahali din elden gidiyor. Biz şeriat ordusuyuz. Yakında yine şeriata dönülecektir. Bize kurşun işlemez. Hiç korkmadan arkamızdan gelin.”
Menemenliler, gündüz vakti şaşkın.
Yobaz sürüsü ilçenin ortasındaki Müftü Camiine yöneliyor. Önce üzerlerine iki bekçi gidiyor. Bekçi Hasan ve Şevki’nin üzerine ateş eden yobazlar, ikisini de oracıkta şehit ediyor.
Olay büyüyor. Bunun üzerine ilçedeki askeri birlikten bir manga silahsız asker gönderiliyor. Başlarında Yedeksubay Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay var. Öğretmen Kubilay Menemen’de askerliğini yapıyor.
Derviş Mehmet önderliğindeki yobaz sürüsü, bu kez üzerlerine gelen Kubilay’a ateş ediyor.
Başlarında sarık, üzerlerinde cüppe var. Hepsi de çember sakallı.
Yaralanan Kubilay yere düşüyor ve sürünerek caminin avlusuna giriyor. Peşindeki yobazlar asteğmeni orada yakalıyor.
Sonrası tam bir vahşet.
Önce ellerindeki keskin bağ bıçağı ile başına üşüştükleri Kubilay’ın başını kıtır kıtır kesiyorlar. Kubilay’ın gövdesinden koparılan kesik başını camiden aldıkları yeşil bayrağın sopasına geçiriyorlar…
Ve tekbir getirerek ilçede dolanmaya başlıyorlar.
Ellerinde uzun bir sopa, sopaya takılı bir kesik baş!
Genç Cumhuriyet Menemen’de birkaç dakika içerisinde üç şehit vermişti. Üçü de yerde yatıyordu, birinin başı kesilmişti.
Kaçışan ahaliden hiçbir tepki yoktu.
Yobazlar bir süre sonra kesik başı cesedin yanına getirdiler.
24 yaşındaki asteğmen cami avlusunda cansız yatıyor, kesilen kafası birkaç metre uzağında duruyordu.

***


Olay yerine takviye askeri birlik gönderildi. Askeri birlik yobazların üzerine ateş açtı. Bazısı öldürüldü, bazısı yakalandı, bir bölümü ise kaçmayı başardı.
1930 yılının 23 aralık günü yaşanan bu inanılmaz irtica olayı, genç Cumhuriyet rejiminin 1925 yılında yaşadığı ve başımıza önemli işler açan Şeyh Sait isyanı ve şapka devrimine karşı çıkarılan isyanlar sonrasında en büyük irtica olayı idi.
Ama Ankara’da, devletin başında Mustafa Kemal Atatürk vardı.
Menemen’de derhal sıkıyönetim ilan edildi. Devlet kaçakların peşine düştü ve tamamı yakalandı.

***


Sanıkların yargılamasını General Mustafa Muğlalı başkanlığında kurulan Harp Divanı yaptı.
(Hani birkaç hafta öncesine kadar Van’da adı Mustafa Muğlalı kışlası olan büyük bir kışla vardı ya!..Bu dönemin Genelkurmay Başkanı, hükümetten gelen direktifle onun ismini kaldırmayı da başardı!)
18 gün süren mahkeme sonunda 40 kişi suçsuz görülerek salıverildi. 27 sanık beraat etti. 41 sanık çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı.
36 kişiye idam cezası verildi. Ancak bazılarının yaşı küçüktü ve onların cezası ağır hapis olarak açıklandı.
28 kişi için idam kararı verildi.
Türkiye o günlerde bugün olduğu gibi yozlaşmamıştı. İktidarda din tüccarları yoktu. Böyle olaylarda hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmazdı.
28 yobaz ve onların destekçileri, 3 şubat 1931 gecesi Menemen’de, yedeksubay Kubilay’ın başını kestikleri yerde birbiri ardına idam edildi.
Cumhuriyet rejimi gerekeni yapmış, adalet yerini bulmuştu.

***


Atatürk, Menemen olayına çok kızmıştı. Daha sekiz yıl öncesine kadar Yunan işgali altında inleyen bir ilçede yobazların yarattığı bu olay ve ahaliden bazılarının da bu sürüye destek vermesi, affedilir bir şey değildi.
Söylentiye göre, Atatürk Menemen’in haritadan silinmesini emretti ve sonra bu kararını geri aldı.
Olayın ardından Menemen’de üç şehidimizin anısına görkemli bir anıt dikildi. Üzerinde şöyle yazar:
“İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz.”
Her yıl 23 Aralık günü Menemen‘de, bu anıtın önünde görkemli bir tören ve yürüyüş düzenlenir. Yazımın başında yaptığım çağrı bu idi. Yarın İzmir’in, Ege’nin ve yörenin Atatürkçü, laik, yurtsever insanlarının bu törene katılması ve içinden gelenleri haykırması gerekir.

***


Cumhuriyet rejimi nice irtica isyanlarıyla, nice Kürt isyanlarıyla boğuştu. Bunlar daha İstiklal Harbi sürerken bile Anadolu’nun çeşitli yerlerinde ayaklanmış, düşman ordusuyla işbirliği yapıp Mehmetçiği arkadan vurmuştu.
“Din elden gidiyor…Şeriat isterük…Padişahımız ve Halife efendimize bağlıyız…Kürdistan bizimdir…Kemalistlere ölüm” feryatlarıyla düşmanla işbirliği yapanlar, isyan edenler, düşmana karşı savaşan Mehmetçiği arkadan vuran bunlardır.
Çoğu, ihanetlerinin hesabını, torunlarının bugün küfredip aşağılamaya kalkıştığı İstiklal Mahkemelerinde, idam sehpalarında vermiştir.
Ama iş bitmemiştir!..
Çünkü şimdi, o hainlerin milletimizi sömüren torunları işbaşındadır.
İstiklal Harbi bitti, Cumhuriyet kuruldu. Ülkemiz bu kez Şeyh Sait ayaklanmasına, Menemen olayına, Dersim isyanına ve devrimlere karşı daha nice isyanlara tanık oldu.
Çorum ve Kahramanmaraş’ta Alevi yurttaşlarımızı öldürdüler, Sivas’ta onları diri diri yaktılar.
Dış güçler ve içimizdeki işbirlikçileri daha sonra PKK, Kürtçülük ve Ermeni terör örgütü ASALA’yı başımıza bela ettiler.
Yılanın başını Atatürk ezmişti. Fakat palazlanmış yılanlar günümüzde yine pusuda bekliyor, fırsat bulunca iktidar gücünü de arkasına alıp ısırıyor, zehirini milletimize akıtıyor.


*** 

Şimdi çok merak ediyorum. Acaba Çankaya’daki AKP’li, ya da Tayyip, başı yobazlar tarafından kıtır kıtır kesilen Kubilay için bugün veya yarın bir mesaj yayınlayacak mı!
Bir şeyi daha merak ediyorum. Kubilay’ın başını kesen ve Menemen’de idam edilen Derviş Mehmet, acaba bugün hükümette yer alan birinin dedesi miydi!
Devrim şehitlerimiz asteğmen Kubilay, bekçi Hasan ve Şevki’ye Allah rahmet eylesin.
İyi ki bu günleri görmediler.
Evet, Kubilay olayının 81. yıldönümünde Menemen, yarın Egeli ve İzmirli yurtseverleri, yapılacak anma törenine bekliyor.
Bu gidişe karşı haykırmak, “Biz de varız, biz henüz ölmedik” demek için.

Emin Çölaşan/SÖZCÜ

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget