Yararı Olacak mı? (II) - Ali Sirmen

12 Haziran seçimlerinden beri parlamentoyu boykot etmiş olan BDP bugün Meclise dönmüş olacak.
Demokratik, barışçıl çözümden yana olan herkesin istediği de buydu.
Lafı uzatmadan, eveleyip gevelemeden. açıkça soralım:
- Bu dönüşün herhangi bîr yararı olacak mı?
Doğrudan bu sorunun üzerine hamle etmeden önce, başka bir soruyu atalım ortaya:
- Bugün gerçekten barış için koşullar geçmişe oranla daha elverişli mi?
Kimileri bu soruya ikirciksiz “evet”i yapıştırıyor. Ben ise doğru yanıtın hem “evet”, hem de “hayır” olduğunu düşünmekteyim.
Demokratik çözüm için, geçmişe oranla koşullar daha elverişlidir, çünkü kamuoyunun önemli bir bölümü, konunun kuvvet kullanarak ve dayatmayla çözülmeyeceğini görmüş bulunuyor.
Demokratik çözüm için koşullar sanıldığı kadar elverişli değildir, çünkü taraflardan biri veya hiç değilse birinin İçindeki etkin güçler hâlâ dayatmayla bir şeyler elde etmeyi umuyor. Üstelik geçmişte dayatmaya muhatap olan taraf şimdi çözümün herkesin üzerinde birleşeceği formülde olduğunu görmeyip, kendi dayatmasını egemen kılmak istiyor.

                                                                         ***

Peki bütün bunlara karşın, tüm demokratların çağrılarına kulak veren BDPnin Meclis,e dönücü müzakerelerle çözüme ulaşılması açısından yarar sağlayacak mı?
Bu soru, acil şu soruyu getiriyor gündeme:
- BDP müzakereye yetkili ve elverişli bir kuruluş mu?
BDP şimdiye dek yetki belgesi İbraz etmek yerine, “yetkili komuta makamıdır, PKK'dir, Silahlı mücadeleyi yürütenlerdir" gibi doğruluğu fiilen yadsınamayan. ama yine kaçak güreş anlamını taşıyan tavır İçinde olmayı yeğlemiştir.
Bu durumda. "eğer yetkili PKK veya Kandıl ise, senin varlığının gerekçesi ne arkadaş" sorusu, haklı olarak, gündeme geliyor.
Tabii o zaman da BDP lilere dönüp şu yanıtı vermek pek haksız olmaz:
- Arkadaş sen Meclis'e dönsen ne olur, dönmesen ne olur?!
Yanıt haklıdır, ama çok akıllıca değildir. Çünkü barışçıl çözüm ancak insanları dağdan Meclis'e çekmekle mümkündür.
Ancak o takdirde, terörle mücadele, siyasetle müzakere formülü uygulanabilir. . Ama burada şu soru çıkıyor ortaya.
- Mücadele PKK ile müzakere BDP ile mi olacak? Yoksa başka formül mü var?

                                                                      ***

Yukarıdaki soru haklıdır, zaten şimdiye dek başvurulan uygulama da bunu gösteriyor.
Ever, devlet şimdiye kadar, hem savaşı, hem de mücadeleyi PKK ile sürdürdü. Oslo görüşmeleri bunu teyit ediyor.
Bu durumda da ortaya, şu soru çıkıyor:
- Devlet hem mücadeleyi hem de müzakereyi PKK ile sürdürmek istiyorsa, amacı da PKK'yî yok etmek değil, siyasete çekmek olmamalı mıdır?
Bu soruya "evet" yanıtını vermek kolay, ama bu ortamda o yanıtı uygulamak zordur.
Çünkü terörü kırsaldan, kentlere taşıyan PKK henüz güç kullanarak avantaj elde etmekten vazgeçmiş değil.
Güç kullanarak bir şey elde edilmeyeceğini tarafların hepsi anlamadan gerçek müzakere ortamına kavuşulabileceğini söylemek ise mümkün olmasa gerek.
Görüldüğü gibi, BDP'nin lütuf edip, parlamentoya dönmesinin fazla bir yarar sağlayacağını söylemek kolay değil.
Ama bu “İster dön İster dönme!” diyerek kapıları kapatmayı gerektirmiyor.
Herhalde, devreye yeni etkenlerin yeni güçlerin de girmesi gerekli.
Doğrusu PKK'nın tavrı karşısında çok fazla manevra alanı olduğu söylenemeyecek olan Tayyip Bey'in tutumu da müzakereye elverişle yeni göç ve etkenlerin devreye sokulmasına pek elverişli görünmüyor.

Ali Sirmen/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget