12 Haziran seçimlerden sonra en çok konuşulan olaylardan biri, tutuklu milletvekillerinin tahliye edilmemesi üzerine CHP’nin başlattığı yemin etmeme eylemiydi. AKP’yle yapılan mutabakattan sonra yemin eden vekiller, bugün yeni yasama döneminde iş başı yapacak. Fakat aralarında biri var ki, Meclis’e girse bile oy verme hakkı olmayacak: Yemin etmeme eylemini tek başına sürdüren, Mersin Barosu’nun eski başkanı ve Mersin milletvekili İsa Gök (48).AKP’yle yapılan mutabakattan sonra yemin eden vekiller, bugün yeni yasama döneminde iş başı yapacak. Fakat aralarında biri var ki, Meclis’e girse bile oy verme hakkı olmayacak: Yemin etmeme eylemini tek başına sürdüren, Mersin Barosu’nun eski başkanı ve Mersin milletvekili İsa Gök (48)
* Bugün Meclis açılıyor. Tüm CHP’liler yemin etti, bir siz kaldınız...
- Eylemimin bir sebebi var. Seçilmiş olmalarına rağmen Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’ın vekillikleri engelleniyor. Hem CHP Meclis grubu hem de Merkez Yönetim Kurulu (MYK) karşı duruş sergilemek için karar aldı. Ardından bir de Demokrasi Manifestosu yayınlandı; bu iki arkadaşımız da yemin edene karar yemin edilmeyecekti. Normal olarak yemin etmemiz için belirlediğimiz şartların yerine gelmiş olması gerekiyor. Fakat ortaya, içinde hükümeti işlem yapmak zorunda bırakacak hiçbir madde olmayan bir mutabakat metni çıktı. Dolayısıyla yemin etme kararı, baştaki kararlarımızla örtüşmüyor. Üstelik o gün Başbakan Meclis’teki konuşmasında “Bunlar tükürdüklerini yalar demiştim, yaladılar. Diklenirler ama dik duramazlar, demiştim. Dik duramadılar” diye çok ağır ithamlarda bulundu. CHP’ye oy veren 12 milyon insana hakaret etti. Başbakan’ın o lafları kurşun gibi yüreğime işledi; yemin etmek mümkün değil.
* Diğerleri neden yemin etmeye karar verdi?
- Herhalde diğer arkadaşlarla aramızda yorum farkı var. Üç paragraflık metni yüzlerce kez okudum. İçinde yemin etmeyi gerektirir bir şey bulamadım. Okuyorum okuyorum, bir anlam yükleyemiyorum...
* Eylem kararını bireysel olarak mı aldınız?
- Evet. Benimki bir haykırış. Susmaları için Silivri’de haksız yere tutulan insanlar var. Bu insanların feryatlarını duyurmaya çalışıyorum. Burada yaşanan hukuksuzluk gündemden düştü. Bu kabul edilemez. Amacım bu davaları ve hukuksuzluğu Türkiye’ye
ve dünyaya duyurmak.
* Bugün Meclis’e gidecek misiniz?
- Tabii. Yemin etmedim ama
tatilden önce de Meclis’e gittim. Şu anda oy kullanma ve kürsüye çıkma hakkım engelleniyor. Maaşım ve diğer sosyal haklarım verilmiyor. Ama açıldığında Meclis’e gideceğim, oturumlara gireceğim, çalışmalarımı sürdüreceğim. Doğru olduğuna inandığım
şeyi yapıyorum. Maaş vermemişler, komisyona yazmamışlar,
umrumda değil.
* Eyleminizi ne zamana kadar devam ettireceksiniz?
- Bir ay içinde beş birleşimde yoklamaya girmezseniz, Meclis’in salt çoğunluğuyla milletvekilliğiniz düşürebiliyor. Bunun gündeme geleceğini söylüyorlar. Yemin etmediğim için şifremi vermiyor ve beni yoklamaya sokmuyorlar. Milletvekilliğimin düşmesiyle o kürsüyü kullanmamam AKP’ye karşı verdiğim mücadelede bazılarının çok hoşuna gidecek. O yüzden direnebildiğim kadar direneceğim. Milletvekilliğimin düşürülmesine ve mücadele ettiklerimi kürsüden eleştirebilme hakkımın tümüyle alınmasına izin vermeyeceğim.
İşte o zaman, yemin etmek zorunda kalacağım. Milletvekilliğimin düşürülmesi zevkini kimseye yaşatmayacağım. Halkın seçtiği oylarla geldim; halkın bu konudaki tavrını biliyorum. Fakat o noktada bile amacıma ulaşmış olacağım. İki milletvekili arkadaşımın mağduriyetini ve uluslararası hukukun hiçe sayılmasını dünya kamuoyuna göstereceğim.
* Eyleminiz ve eleştirilerinizle partiye muhalefet edip, CHP’yi zayıflattığınızı düşünenler de var...
- Benimki partiye muhalefet değil; doğruyu göstermek. Aynı düşünmediğimiz konuları konuşmalı, hataları ortaya dökmeliyiz. Partide tekseslilik olsun diye susmayı kabullenemem. Vicdanıma karşı, doğruyu ilke edinmiş insanlara karşı mesulüm. İdeolojisi olan biriyim, küçük burjuva hayalleri peşinde siyaset yapmıyorum. Hayatım boyunca saça göre tarak, rüzgara göre yaprak olmadım. Atatürk’ün kurduğu CHP’nin gerçek bir neferiyim. Parti içinde farklı düşmek sosyal demokrasinin özünde var. Partiyi zayıflattığımı düşünenler tek adam yönetimini isteyenler. Bu, CHP gibi sosyal demokrat partilerde olmaz. 80 kişilik Parti Meclisi’nde eleştiriler de olmalı. Karşıt fikirler
çatışıp, daha iyi bir senteze varmalı. Üstelik biliyorum ki, Genel Başkan dahil milletvekili arkadaşlarımızın çoğu yemin etmenin yanlışlığından
ve hiçbir olumlu gelişmenin olmamasından üzüntü duyuyor.
* Sizce yapılması gereken neydi?
- İki arkadaşımız aday yapıldı, listeye kondu ve seçildi. Artık onlar vekil. Onların hakkını ilk günden itibaren Meclis kürsüsünde savunabilirdik ama yemin etmeme yolu seçildi. Bu yol seçildikten sonra gerisini konuşmanın bir esprisi yok. Önemli olan kararın takibi. İnsanlar, “Madem yemin edecektiniz, başta niye etmediniz? Ne değişti de yemin ettiniz?” diye sorar. Cevap veremeyince de seçmenimizi kırıyoruz.
HELAL OLSUN DİYORLAR
* Parti içinde durumunuz nasıl karşılanıyor?
- Disiplin Kurulu’na sevk edileceğim söyleniyor ama buna ihtimal vermiyorum. Cezaevinde yatan tutsak iki CHP’linin milletvekilliği haklarını savunduğum için beni disipline göndermeyi veya partiden ihraç
etmeyi hiç kimse ağzına dahi alamaz. Buna ihtimal vermiyorum. Ayrıca milletvekili arkadaşlar “Helal olsun, o cesareti sen gösterdin” diyor.
* Bu konuyla ilgili hiç Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’yla görüştünüz mü?
- Konuşmalarımız var ama bunu paylaşmam. Genel Başkan beni çok iyi tanır; doğru bildiğinden asla dönmez, eğilmez, bükülmez bir adam olduğumu bilir. Yemin etmeyeceğimi kabullendi.
* Seçmenleriniz ne düşünüyor eyleminizle ilgili?
- Eylemimde beni ayakta tutan şey seçmenlerim. Gelen övgü dolu sözler, mesaj ve mektuplar o kadar çok ki... Mersin’de herkes dik durduğum için beni alnımdan öpüyor. “Helal olsun, senin gibilere ihtiyaç var!” diyorlar. Yemin etmememin toplumda bu kadar yankı bulacağını düşünmemiştim. Hatta eleştiri daha çok olur diye düşünmüştüm ama yemin etseydim kendime saygım kalmayacaktı. Başbakan’ın dediği gibi, dik duramayan biri olacaktım. Daha sonra toplumdaki büyük desteği görünce insanların benim gibi düşündüğünü anladım. Onların vicdanı oldum. Arkamda milyonlar olduğunun bilincindeyim. Hem parti içinde örgütten hem dışarıdan destek görüyorum.
* Silivri’ye de çok sık
gidiyorsunuz. Haberal ve Balbay eyleminizi nasıl karşılıyor?
- Balbay çok eski arkadaşım. Direnç gücümü bilir. Üçümüz konuştuğumuzda birbirimize moral veriyoruz. Eylem kararı benim ama “Buradaki tutsaklığımızı duyurduktan ve davayı yeniden kamuoyu gündemine taşıdıktan sonra, Meclis kürsüsünden de hakkımızı savunman önemli. Kürsü hakkını kaybetmemelisin. Bizi unutturmamak için birinin bu hukuksuzluğu
haykırması lazım” diyorlar.
İNANCIM UĞRUNA ÖLÜME GİDERİM
Devrimci bir insanım. 78 kuşağındaki hareketi yaşayan hiç kimse, kolay kolay eğilip bükülmez. İnandığım değerler için ölüme giderim. O dönemde beni sıkıştırırlardı, dayak yerdim ama “İsa kaçtı” dedirtmezdim. Allah’a bir can borcum var. Adam gibi geldim, adam gibi giderim.
NEMRUT’A KAFA TUTAN KARINCA
Hep kullandığım bir hikaye vardır. Kötü kral Nemrut, doğruları söylediği için Hz. Davud’u cezalandırmaya karar verir. Ağaçlar kesilir, ateş yakılır ve üzerine Hz. Davud bağlanır. Bütün cihan; insanlar, filler, kuşlar Hz. Davud’un Nemrut tarafından yakılmasını seyreder. Nemrut’tan korktukları için kimse karşı çıkmaz. Yalnızca bir karınca ırmağa koşar, su alıp ateşe yürür. Filler onunla dalga geçer; “Ateş dev gibi, sense yalnızca bir karıncasın. Ne işe yarayacak çaban? Yanlış yapıyorsun.” Karınca cevap verir; “Ateşi söndüremeyeceğimi biliyorum ama doğrunun yanında olduğumu göstereceğim ya bu bana yeter.” O karınca hayatım boyunca en değer verdiğim hayvandır.
Yorum Gönder