TÜRKİYE’nin laik ve demokratik toplumsal düzenini vırt zırt Arap toplumlarına örnek gösterenlerin ciddiyetten uzak tutumlarını, bilimsel dayanaklar göstererek, iyice bir silkeledikten sonra, 21 Eylül 2011 tarihli yazımı şöyle bitirmiştim: “Türkiye Cumhuriyeti XX. yüzyılın mucizesidir. Saygı lütfen!”
Kimi gazete köşemeni, kazı koz anladıkları için, benim bu örneklikten memnun olduğum sonucunu çıkarmış. Tam tersine, “Höst bre!” diyorum, “Türkiye’yi örnek göstermek kimin haddine! Türkiye’yi örnek almak (göstermek) için mangal kadar yürek ister!”
Cümlemin sonuna “Saygı lütfen!” uyarısını boşuna koymadım ben. Türkiye’yi Arap toplumlarına örnek göstermek, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve devrimlerine misli görülmemiş bir hakarettir.
Arap toplumları, zihinsel ve yapısal nedenlerden dolayı, hiçbir zaman laikleşemez. İslam dini buna engeldir. Türkiye Cumhuriyeti, İslam’a karşın (yetersiz olsa bile) laikleşti ve demokratikleşti ise, bu dönüşüme “Mucize!” denmez de ne denir?
Arap toplumu, varsa, parayı bastırır ve Batı’nın teknoloji ürünlerini satın alır ama evrensel özgürlükçü değerlere sırtını döner, dönmektedir. Bir zamanlar Osmanlıcıların ve günümüz muhafazakârlarının yaptığı gibi “Batı’nın teknolojisini alalım ama kendi geleneksel değerlerimize sahip çıkalım!” ninnisiyle uyumaya devam eder. Batı’nın teknolojisini üreten düşünce sisteminin laik ideale dayandığını hiçbir zaman anlayamaz. Anlamamıştır!
KABUL ET, SUS DEĞİL
Gazete yazıcıları kaynak göstermeden alıntılar yapar, başkalarına ait cümleleri (düşünceleri değil) babasının malı gibi kullanır. Yazılarında alıntı kaynakları belirten, kitap adı ve sayfası veren ciddi yazarları küçümseyenler bile görülür. “Gazete üniversite dergisi midir?” diye çıkışanları bile vardır. Yazıcısı bile olsa, bir gazetede yazanlar, tanık gösterdikleri kaynakların sadece yazar adlarını değil, kitap adlarını ve sayfa numaralarını vermek zorundadırlar. Kimse zahmete girip kontrol etmek istemese bile ben araştırmak isterim. Kuşkusuz, Einstein’ın “izafiyet nazariyesi”ni tartışmam ama demokrasi, laiklik, insan hakları ve sosyal adalet konularında bir şeyler söylemiş ise “Dur bakalım. Ne demiş?” diye şöyle bir yekinirim. Tanık gösteren yazıcı, kitap adı, sayfa numarası vermek zorundadır. Sadece filozof ya da yazar adı anmakla olmaz! Habermas ile Rawls laiklik konusunda hangi kitapları yazmış?!
Örneğin, 21 Eylül 2011 tarihli, “Hey Gidi, Seni Gidi Laiklik” başlıklı yazımda “Bu konuda ayrıntılı bilgi sahibi olmak isteyenler benim eski yazılarımı ve Henri Pena-Ruiz’in Laiklik Nedir? (Gendaş Kültür) adlı kitabını okuyabilirler” diye yazmışım. Bu cümlenin anlamı, kuşkusuz, “Henri Pena-Ruiz’in ve benim düşüncelerimi kabul edin ve susun!” değil.
O MUCİZE LAİKLİK SAYESİNDE
Türkiye Cumhuriyeti neden bir mucizedir? Panislamist ve pantürkist olarak tanımlanan iki bağnaz ideolojinin egemen olduğu bir toplumu çağdaş, laik bir topluma dönüştürdüğü için; tek boyutlu bir toplumu çoğulcu bir topluma dönüştürdüğü için bir mucizedir. Türkiye Cumhuriyeti, her şeye karşın, bugünkü düzeyine çıkabilmişse, bunun devindirici motoru laik eğitim-öğretim sistemidir. Laik eğitim-öğretim sisteminden ödün verenler, onu dinselleştirenler, Türk toplumunun devindirici gücünü boğmaktadır. 1919’da Türk toplumu ile Arap toplumları aynı kısırdöngünün tutsağı idi. Türk toplumunun demokrasiyi bulması laiklik sayesinde olmuştur. Bu, elbette bir mucizedir!
NOT: Yazılarım artık pazar günleri yayınlanacaktır. Bilginize!
Özdemir İnce/Hürriyet
Yorum Gönder