Bu memlekette ileri demokrasi var!
Kimin iddiası bu söz?
Başbakan ve AKP Genel Başkanı’nın.
Oysa ileri dediği demokrasiyi geri vitese almış, alabildiğine gerilere sürüyor.
RTE’ye göre, devletin bütün kurumlarının, yargının, medyanın, ordunun üzerinde yegâne güç ulusal iradedir.
Ulusal iradeyle oluşan, yasaları yapan parlamentoya ve hükümetine karşı gelmek…
… ulusal iradenin üstünlüğünü inkâr etmek demektir.
Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur ve bu egemenliği, ulusun hür iradesiyle seçtiği parlamento ve vekilleri temsil etmektedir.
Başbakan’ın sözlerine, ulusal irade ürünü parlamento ve parlamenterleri savunan saptamalarına kim karşı çıkabilir diye zahmet edip soruşturmaya girişmeyiniz.
Zira yanıt bizzat Başbakan’ın açıklamalarında:
“Tutuklu aday seçilirse; parlamentoya gelir anlamına gelmez. Burada yargının bir defa bu işe müsaade etmesi gerekir” diyor.
***
Çevresinde söz sahibi iki numaralı sorumlu, yetkili kişilerin (Bülent Arınç, Cemil Çiçek) bugünlere dek açıkladıkları görüşlere bakılırsa; ulusal iradenin üstünde bir güç, bir kurum olduğunu değil düşünmek, söylemek, düşlemek bile, kuşkusuz olanaksızdır.
Ama gel gör ki Başbakan’ları bu demeciyle -yıllardır savunageldiği görüşlerin tersine- yargıyı ulusal iradenin üzerinde gördüğünü açıklamakta hiçbir sakınca görmediği gibi...
…ulusal iradenin emrettiği sonuca, olur veya olmaz, doğrudur değildir diye yargının karar vermesini isteyebiliyor.
Ovadaki AKP’li ile yukarıdaki AKP’linin demeçleri yan yana getirildiği zaman sonuç aynı kapıya çıkıyor.
Ovadaki ile yukarıdaki tıpkının aynısı!
***
Bakmayın Çankaya hesaplaşmasında zıtlaştıklarına.
Bu ikili, kimi konularda birbirini tamamlıyor.
Yukarıdaki AKP’liyi ovadaki AKP’liye oranla olaylara daha ılımlı bakıyor, olabildiğince doğruları söylüyor, savunuyor diye övmekte yarışan medya var ya:
Çankaya’daki mantığa, hukuka, ulusal iradenin üstünlüğüne sığmayan söylemlerini...
“... Dışarıda gazeteci diye geçinen bazı tutukluların, silah kullanan, şiddete başvuran ve şiddetin içinde olan yasadışı örgüt üyeleri olduğunu” içeren demeçlerini yorumsuz yayımlıyor.
Mesleğin emrettiği temel bir görevi yerine getirmeyi, hukuk otoritelerine sorarak söyleminin yanlış olduğunu duyurmayı değil yerine getirmeyi, düşünmüyor bile.
***
Medyanın yanı sıra; baroların, hukuk adamlarının, partilerin de bu ikiliye anayasadaki bir maddeye dayanarak:
Henüz ilgili mahkemece karara bağlanmayan, isnat edilen suçları kanıtlanmamış tutukluların elleri silahlı, şiddete başvuran yasadışı terör örgütüne bağlı terörist diye tanımlamayacağını…
… hukuk devletinde yargı adına hüküm açıklayamayacaklarını, yargıyı etkileyecek demeçler veremeyeceklerini anımsatmaları gerekiyor.
Ulusal irade üzerinde hiçbir güç, hiçbir kurum tanımadığını sürekli savunan iki AKP’li de -tabii yutan olursa- sureti haktan görünüp anayasa doğrultusunda konuşuyor izlenimi veren demeçlerden...
… yargıyı ulusal irade kararını tanımamaya kışkırtmaktan vazgeçmelidir.
Yoksa? Seçilmiş tutuklular yargı kararı ile içeride yatarsa; yukarıdaki ile ovadakinin ulusal iradenin üstünlüğünü savunan demeçlerinin beş paralık değeri kalmaz!
Ha yargıyı emrine alan, istediği doğrultuda kararlar aldıran faşist Nazi Almanyası, ha demokrasiyle yönetildiğini iddia edenlerin iktidarda olduğu Türkiye!
Yok birbirinden farkları diyenler bir kez daha haklı çıkar!
Yorum Gönder