AKP kaybetse de kazanacak(!) - Rıza Zelyut Köşe Yazısı
Seçim sonuçları ile ilgili olarak fikrini sorduğum insanlardan bazıları çok ilginç bir şey söylediler:
-Abi, sen ne diyorsun? Seçim oldu da bitti bile...
-Allah Allah; ne zaman oldu bu seçim?
-Abi elin oğlu atı aldı Üsküdar'ı geçti bile... Baksana hükümet; seçim sonuçlarını ilan etti. Kendileri yeniden iktidar...
-AKP mi kazanacak diyorsun?
-Onu demiyorum. AKP kaybetse bile kazanacak, diyorum.
-O nasıl oluyor peki?
-Bu 8 buçuk milyonluk yeni seçmen nereden çıktı sanıyorsun? AKP seçimi kazansın diye devreye sokuldu. Acaba 20 sene önce Türkiye'de vatandaşlar, haydin nüfusu 10 milyon artıralım diye topluca çocuk yapmaya mı karar verdiler?
-İstatistiklerde nüfus artışı normal gözüküyor...
-Daha iyi ya... Nüfus artışı normal, seçmen artışı anormal... Bakın Anayasa Mahkemesi'nin üyesi sayısını artırdılar, orayı kazandılar.
Yargıtay'ı artırdılar; orayı aldılar. Seçmen sayısını da artırdılar; seçimi alacaklar. Hem, Başbakan neden hiç dile getirmiyor bu aniden artan seçmen sayısını? Bu bile beni kuşkulandırmaya yetiyor. Bunu ben görüyorum da Kılıçdaroğlu niye görmüyor?
-Niye görmüyor?
-Seçimin meydanlarda kazanılacağını sanıyor da ondan...
-Ne yani başka yerde mi kazanılıyor?
-Elbette öyle... Seçimi, bilgisayar işlemleriyle kazanacaklar... Bakın AKP'yi yüzde 50 gösteriyorlar ya... Bunun sebebi şu: Hile yapacaklar... Hileleri anlaşılmasın diye de daha şimdiden AKP yüzde 50 diyorlar... Biz zaten demiştik; diyecekler.
-Nasıl yapacaklar peki bunu?
-Abim; bunlar üniversite sınavına bile şifre koydular. Seçimlerin yazıldığı bilgisayar sistemine de şifre koymuşlardır. Sen ne oy alırsan al; makine AKP'yi hep önde gösterir. Komut öyle verilirse, sonuç öyle çıkar. Bir de fazladan bastırılan 17 milyon oy pusulası var. İşte onlar doldurulacak sandıklara, verilecek YSK'ye... Ve AKP açık ara birinci gelecek.
-Peki tavsiyen ne?
-Bu AKP'lilerle dünyada kimse yarışamaz. Baksana şu kaset işine... Baksana insanları nasıl dinlediklerine... Onları yapan; bu seçim sonuçları ile haydi haydi oynar... Muhalefet nutuk atmayı bıraksın da önce bu işi düşünsün...
Durumu böyle görenler de var. Acaba haksızlar mı?
BEN DE DEV-GENÇ'LİYİM
Hopa'da polisin zehirli gazıyla can veren emekli öğretmen Metin Lokumcu'nun naaşı 'Dev-Genç' bayrağına sarılmış.
Yalaka-yandaş gerici basın buna takmış. 'Türkiye bu fotoğrafı konuşuyor' başlığı ile cenazenin Dev-Genç bayrağıyla kaldırılmasını kötü göstermeye kalkışıyorlar.
Ne yapacaktılar; Suudi bayrağı ile mi yolcu edeceklerdi Metin öğretmeni?
Dev-Gençli olmak büyük şereftir.
Çünkü o Dev-Genç, devrimci Mustafa Kemal'in yolunda yürümüştür.
O Dev-Genç ülkemizi sömüren emperyalizme ve onun içerideki işbirlikçilerine karşı mücadele etmiştir.
O Dev-Genç demokrasi mücadelesinin en ön safında yer almış, bu uğurda büyük bedeller ödemiştir.
O Dev-Genç, insan haklarını savunmak adına, gericilerle ölümüne mücadele yürütmüştür.
O Dev-Genç kendisi için değil bu millet için talepte bulunmuştur.
O Dev-Genç'tekilerin tümü de akıllı gençlerdi... Fedakardılar.
O Dev-Genç, Türkiye'yi şeyhlere, mollalara, ağalara, işbirlikçi burjuvalara bırakmamak için çalışıyordu.
O Dev-Genç; Amerika'ya kapılanmak yerine milletinin ayağına türab oluyordu.
Evet, ben de Dev-Genç'in haşhaş ekimini protesto eden bildirilerini dağıtırken 1970 temmuzunda Niksar'da tutuklanmıştım. O anı; benim için en üstün şeref oldu; öyle de kalacaktır.
Amerikan uşaklarına inat: Ne mutlu; Dev-Gençli olabilene...
Not: Ara sıra eşkıya olmak eyüdür, uşaklar!
Yorum Gönder