Sevgili CHP Örgütü - Bedri Baykam


Sevgili CHP Örgütü

Sizlerle çeyrek asırdır omuz omuza yurdun her yerinde,sahadaberaber olduk. Kimi zaman bir genel merkez yöneticiniz, kimi zaman Genel Başkan adayınız, kimi zaman sade bir üyeniz ama istisnasız her zaman samimi bir arkadaşınız, bir sıra neferiniz olarak beraber Türkiye’nin her yerini gezdik. Faşizme, yobazlığa, hukuksuzluğa karşı her cephede beraber yer aldık. Bu nedenle kişisel olarak ister tanışalım, ister tanışmayalım, aramızda içten bir hukuk olduğunubiliyorum ve buna yaslanarak beni dinlemenizi rica ediyorum.
2011 Genel Seçimleri için CHP listeleri açıklandığından beri duyuyoruz: CHP örgütü rahatsız, kızgın, küskün, örgüt Ben bu liste için mi sahaya çıkacağım?’ diyor.”
Sevgili Atatürkçü dostlarım, sade bir parçası olmakla gurur duyduğum altı okörgütünün değerli üyeleri, lütfen beni önyargısız dinleyin. Ben de listede yokum. Aday olmadım, genel merkez kendine has bazı tercihlere yöneldi, yetkilerine saygı duyduk ve önerilerimizi gündeme taşımakla yetindik. Arkadaşlar, bizler bu ülkede, bu Cumhuriyetin temel kuruluş felsefesine damga vurmuş milyonlarca Atatürkçüyüz... Aramızdan, tüm sandalyeleri kazansak bile(!) ancak 550 kişi vekil olabilir! Bu nedenle artık bu aday oldum, olamadım tartışmasını kaldırmamız lazım. Siyaseti sandalye için değil, özgür, demokrat ve laik bir Türkiye için, haksızlığa uğrayan vatandaşlar için yapın. Adaylar hakkında kişi analizi de yapmayın: Kimileri size göre CHP çizgisini taşımıyor olabilir. Bunları unutun. CHP çizgisi her şeyden önce sizsiniz. Kuvayı Milliyeden gelen CHP örgütü ve seçmenidir CHP çizgisi...
Listeler açıklandığı gece, PM üyesi bir arkadaş, listede yerini beğenmeyip, partiden ve partideki tüm görevlerinden istifa etti. Medya kendisini neredeyse CHP’nin yeni sembolü haline getirmişti. Bu olay herkese, başta o medyaya ders olsun: İnsan üç günde CHP’nin bayrağı da, sözcüsü de olamaz. Partide milletvekili yapılmadan”, önerdiği demokratik çözümler yok sayılarak, dışlanarak, haksızlığa uğrayan onca insan hep olmuştur. Zaman testiveya CHP’de sıfatiçin siyaset yapmadığını kanıtlamak orada başlar. Bu CHP kültürünün alfabesidir.
Aslında tüm CHP’lilerin artık şunu görmesi lazım: Hazırladığımız CHP tüzüğünde Demok-ratik Devrim yapılmış olsaydı, bu şikâyetlerin HİÇBİRİ yaşanmayacaktı. Listelerin belki yarısı farklı olacaktı! Ve kimse kimseyi, kimseye şikâyet edemeyecekti! CHP yönetimi de artık şunu görsün: CHP değişti, statükocu eski CHP gitsindiye tepinen tüm kadro, CHP’nin iyiliğini isteyen değil, tersine AKP’nin sonsuz iktidarını isteyen ideoloji özürlü grubun üyesidir!
Hepimizin bildiği sorunlar ortada. Evet listeler farklı olabilirdi. Örneğin son anda YSK’nin müdahalesinden sonra listeye İlhan Cihanerin girmiş olması çok sevindirici. Gerçek bir başka CHP’li, Adnan Keskinle beraber Ege’yi sallayacaklarına eminim. Ben o listelerde Tuncay Özkanı, Ümit Zileliyi ve hatta bir formülle İP Başkanı olmasına rağmen, Doğu Perinçeki ve başkalarını görmek isterdim. Keşke Cumhuriyet İçin Güçbirliği, CHP ile uzlaşabilip ayrı bir liste çıkarmak durumunda kalmasaydı. Onların da parlamentoya girip Atatürkçü ödünsüz ilkelerin takipçiliğini yapmaları, tartışmasız ülkenin kazancı olur.
İştebu şartlar altında dahi”, sizden beklenen, kişisel kırgınlıklarınızı rafa kaldırıp, AKP iktidarından demokratik yollarla kurtulma hedefine kendimizi kilitlememiz. Lütfen tüm bu mahzurları elinizin tersiyle kenara itin, büyük düşünün. Sanki öz kızınızın adaylığını destekler gibi bu seçimde listedeki isimlerin kimliğine takılmadan çalışın. Hedeflerimiz demokrasi, Cumhuriyet ve özgürlük olsun. Başbakan’ın Strasbourg’da sanki terör örgütü üyesi oldukları kanıtlanmış gibi söz ettiği, Silivri’de ne ile suçlandığını bilmeden yatan aydınlar için çalışın... İnançla meydanlara, mitinglere, Anadolu’ya, varoşlaraçıkın. Güneşli Günler Göreceğiz ve Uğurlar Olsun şarkılarını Edip Akbayram ve Selda ile beraber her sokakta söyleyin halkımızla beraber.
Halkımıza, Haberalı cezaevine yollayan raporu veren doktorun eşinin ya da Sivas sanıklarının avukatlarının nasıl yargıya veya bürokrasiye yerleştirildiğini veya aday yapıldığını, hangi yolsuzlukların üzerine sünger çekildiğini, fakirliğin kader olmadığını anlatın.
Lütfen hiç kimse 13 Haziran hesabı yaparak parti içi siyaseti seçime karıştırmasın. İster kişisel haksızlık hesabı, ister liderlik iddiası olsun, fark etmez. Savcılara, Baykalcılara, tarafsızlara, tüm örgüte sesleniyorum: Önce Türkiyeyi hak etmediği bir orta çağ zihniyetinden kurtaralım. Ardından kurultayda her birimiz istediğimiz mücadeleyi veririz.
Şunu unutmayın: Partinin başarısızlığı, ülkemizin çöküşünü getirecekse, sonrasında bu batan gemide kaptan olsan kaç yazar?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget