Uludere Kavgası – 1 - Mehmet Ali Güller

Uludere’de 34 yurttaşımızın bombalanarak öldürülmesi, AKP kalemşorlarını birbirine düşürdü; daha doğrusu Cemaatin kalemşorlarıyla, Tayyip Erdoğan’ın kalemşorları birbirlerine girdi.
Anımsayacaksınız, olaydan hemen sonra Mehmet Baransu, istihbaratın MİT’ten geldiğini belirterek, 34 yurttaşımızın ölümünden bu kurumu sorumlu tutmuştu. Başbakan Erdoğan ise Baransu’yu “cambaz” diye damgalamıştı. MİT de bir açıklama yaparak Baransu’yu yalanlamıştı.
Baransu ise Başbakan Erdoğan’a yönelik sert ifadeler kullanmış, “Kasımpaşalı Erdoğan’dan korkmuyorum” demişti.
Sonra sular biraz durulmuş, Baransu iddiasının arkasında durmakla birlikte Erdoğan’dan üslubu nedeniyle özür dilemişti.
Ancak Erdoğan ile Gülen arasındaki çelişkinin sürmesi, kalemşorları yeniden hesaplaşmaya yöneltti.
YÜKSELİR: BARANSU, ULUDERE’Yİ PERDELEDİ
Sabah’tan Sevilay Yükselir, Baransu’yu hedef alan yazısında, onu açıkça Uludere olayını perdelemekle suçladı: “Bana göre Baransu Uludere faciasının meydana geldiğinin hemen akabinde ortaya attığı iddialarla aslında olayın çözümlenmesinin, aydınlanmasının önünü de tıkadı. Maalesef Uludere’de fokuslanmamız gereken asıl noktalardan uzaklaşmamıza sebep oldu.” (Sabah, 15 Ocak 2012)
Baransu’nun bu suçlamaya yanıtı sert oldu: “Sevgili Sevilay’a da şunu salık vereyim… Bence gerçeğin peşinden koş. Yetkin istihbarat uzmanlarıyla uğraşma. Yukarıdaki dalkavuk yazımı da iyi oku.” (Taraf, 16 Ocak 2012)
BARANSU’DAN BEKİ’YE: SARAY SOYTARISI
Baransu’nun Sevilay Yükselir’e gönderme yaptığı dalkavuk yazısı ise Akif Beki’yle ilgiliydi.
Önce Başbakan Erdoğan’ın eski basın danışmanı Akif Beki yazdı ve Baransu’yu, “Eline çanta tutuşturulmuş, eline kâğıt kalem verilmiş tıfıl kurye, sabiyane akıl” diye niteledi. (Radikal, 14 Ocak 2012)
Baransu ise Beki’yi “saray soytarısı” ilan etti: “Çamurlardan biri ayaklarıma bulaşmış, dile gelip konuşmaya başlamıştı. Kendisini hemen tanıdım. Dalkavukluğuyla bilinirdi. Bu arkadaş bir ara saray soytarılığına da terfi etmişti. Kendisini o zaman da ‘padişah’ zannediyordu. Sağa sola ferman göndermekle meşhurdu; ‘Şu haberi girmeyeceksin, şu haberi çıkaracaksın… Yoksa sizi sürüm sürüm süründürürüm, bak fena olur.Devlet gücü bu sabi sübyan saray soytarısının elinde bir korkutma aracına dönüşmüştü.
Baransu, Akif Beki’ye bir de soru yöneltti: “Uçakta ve dört duvar arasında ne oldu da efendinden tokat yiyip, saray soytarılığından atıldın?” (Taraf, 16 Ocak 2012)
BEKİ: CEMAAT FERDİ BİREY DEĞİLDİR
Ertesi gün Baransu’ya yanıt yazan Beki, bu kez cemaati hedef aldı: “Bir cemaat ferdi ‘birey’ midir? Hayır, bir cemaat ferdi kati surette birey olarak mütalaa edilemez. Evet, belki bir ‘insan teki’dir ama asla ve kata kendi başına hareket eden, kendi kararlarını alabilen, kendi aklıyla düşünebilen biri gibi görülemez. Bireysel davranmaz çünkü, bir tercihten diğerine cemaat halinde intikal eder. Eleştirel akıldan mahrumdur. Ne söylenirse onu tekrarlar, ne verilirse onu hatmeder. Ne dediğini bilmesi gerekmez. Ama ezberi kuvvetlidir gerçekten. Kişiliği bastırılmışsa fesatlığa, fıtratı bozulmuşsa da fitneye aşırı meyyal olur ayrıca.” (Radikal, 17 Ocak 2012)
YÜKSELİR: ULUDERE, TSK’NIN İNTİKAMI
Öte yandan, Sevilay Yükselir de Baransu’ya yanıtında Genelkurmay’ı suçladı. Yükselir, Uludere’nin GES Komutanlığı’nın MİT’e devrinin intikamı olduğunu iddia etti. (Sabah, 18 Ocak 2012)
Bugünlük sadece kavganın taraflarını ve söylediklerini yazdık. Yarın, perdeyi aralayacağız…

Mehmet Ali Güller/AYDINLIK

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget