İslamiyetin kapitalizme hizmet etmesini eleştiren görüşler yeniden gündemde
Siyasetteki etkinliğini Saadet Partisi (SP) Genel Başkanlığı’yla yükselten Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un AKP’yle temasları başlayınca “İslam ve Sosyalizm” de gündeme geliverdi. Nedeni ise “AKP’nin kapitalistliği” Kurtulmuş’a anımsatıldığında “Düşüncelerimizden taviz vermeyiz” demesiydi...
Neydi bu düşünceler?
Örneğin birkaç yıl önce, tekel işçilerinin ünlü direnişini desteklerken, “Bu mücadele küresel emperyalizme direnişin adım taşıdır” demiş ve eklemişti: “2000 başında yürürlüğe konulan IMF programları ile Türkiye ekonomisi küresel sermayeye teslim edildi. Stratejik kuruluşlar tek tek satıldı. Emek, tarım değersizleştirildi.”
Kurtulmuş’a göre “emeğin değerini bilmeyen iktidarların sürmesi mümkün değil”di… “Tekel fabrikalarının özelleştirilerek kapatılması emperyalistlerin oyunudur” derken siyasi hedefini de şöyle özetlemişti: “Bu oyunu bozacağız.” (25 Aralık 2009)
İşte bu gibi sözleriyle “İslam Sosyalizmi”nin anımsanmasına neden olan Kurtulmuş’un geçen yıl, partisinin “sokak iftarı”ndaki konuşması da çarpıcıydı:
“Ayrılıkçı Kürt hareketi”yle ilgili olarak “Bölgeyi etnik ve dini farklılıklarla bölmek isteyen emperyal güçlerden bu soruna çözüm beklemek abesle iştigaldir” diyen HSP lideri, hükümetin “başarılı” gösterilen “paralı sağlık hizmeti” politikasında da “emperyalist ilişkiler”in bulunduğunu şöyle vurgulamıştı: “Vatandaş müşteri gibi görülüyor. Türkiye’yi yabancılara daha da borçlu hale getirdikleri bu sistem derhal terk edilmelidir. Mazlum kitleleri mağdur etmesinler.” (14 Ağustos 2011)
Suriyeli Sıbai
HSP liderinin “antiemperyalist ve toplumcu söylem”iyle yeniden anımsattığı “İslam Sosyalizmi” ya da “İslamiyet ve Toplumculuk” konusu, 1940’larda özellikle Suriyeli bilim adamı Sıbai’nin çabalarıyla Dünya gündemine gelmiş bir kavram.
Bu çabayı en fazla önemseyenler arasında, “dindar” toplumcularımızdan Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, adını da “İslam Sosyalizmi” koyduğu Prof. Dr. Mustafa Sıbai’yle ilgili kitabının tanıtım metninde özetle diyor ki; “Sosyalizmi, bütün peygamberlerin ortak mesajlarından biri ve ‘İslam akidesinin bir parçası’ olarak gören Sibai (1915-1964) fikir ve siyaset mücadelesinin merkezine bu fikri koymuştur. Sibai’ye göre, Hz. Muhammet’din sünneti tarihin ilk ve en muhteşem sosyalizm denemesidir.”
Humus’ta doğan Sıbai’nin babası Fransızlara karşı savaşmış. Oğlu da Mısır’daki yüksek öğreniminden sonra Şam Üniversitesi’nde hukuk profesörü olunca İlahiyat Fakültesi’ne önderlik ederek ilk dekanlığını yapmış. 50’lerde Suriye meclisine milletvekili seçilirken, ülkesinin anayasasını hazırlayan dokuz kişiden biriymiş. Filistin savaşı başlayınca tüm Suriye kentlerini dolaşarak halkı savaşa çağırmış...
1947’de “El-Menâr” gazetesi ile “El-Müslimûn” mecmuasını çıkaran, özellikle işçilerin yaşam düzeylerinin yükselmesi için çabalar gösteren, emekçilere gece okulları açtıran, köylülerin dertlerini meclise taşıyan Sıbai için, ölümünden sonra da Pakistan, Lübnan, Suriye ve Mısır’daki çağdaş İslam bilginlerinin bildiriler yayımladıklarını belirten Öztürk, kitapları arasında doğrudan “İslam Sosyalizmi” adını taşıyan eserinin de altını çiziyor.
Afgani’den İnayet’e
İslam ve sosyalizm ilişkisinde anımsanması gereken isimler arasında, 1945’de “İslam Sosyalizmi” kitabını yayımlayan ve 1933’de Nâzım Hikmet’le hapis yatan Lübnanlı yazar Faik Bercâvi’ de var. Ama çok daha önce 20. yy. başlarında aynı konuda makalesi yayımlanan, Osmanlı’nın son, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk felsefecilerinden İzmirli İsmail Hakkı’yı da (1869-1946) unutmamak gerekiyor.
Daha da önceleri ise Mısırlı şair Ahmed Şevki’nin (1868-1932) bir şiirinde Hz. Muhammed’i tanımlarken “sosyalistlerin imamı” dediği biliniyor. Hataylı edebiyatçımız Cemil Meriç de (1916-1987) İslami sosyalizmin ilk kuramcısının “Afgani” (1838-1897) olduğunu savunmuş.
Buna rağmen Türkiye’de aynı konuya “mesafeli” durulduğu söylenebilir… Örneğin Erzurumlu yazarımız Nurettin Topçu’nun (1909-1975) makalelerinde değindiği “Anadolu sosyalizmi” kavramı fazla yaygınlaşmadı. Topçu’nun Hareket dergisinde “sosyalizm devrimizin şeriatıdır” dediği bir yazısı bile geniş tartışma yaratmadı.
Günümüz düşünürlerinden Hüseyin Hatemi’nin kitabı, “İslam Açısından Sosyalizm” de bu ilgisizliği aşmaya yetemezken, Haziran’ın 13’ünde vefat eden Fransız Marksist ve Müslüman düşünür Roger Garaudy’nin (1913-2012) Türkçeye Doğan Avcıoğlu’nun çevirdiği “Sosyalizm ve İslamiyet” adlı eseri de ülkemizin dindar aydınları arasında yeterince önemsenmedi.
Oysa İran’da da siyaset bilimcisi Prof. Hamid İnayet’e (1932-1982) göre 20. yy’ın politik akımları arasında İslama en yakını sosyalizmdir. Çünkü her ikisi de özellikle servetin eşit üleşimini savunmaktadırlar.
Bakalım bugüne dek ülkemizdeki İslam kuramı tartışmaları arasında pek yer alamayan İslam ve Sosyalizm ilişkisi, Numan Kurtulmuş’un siyasetteki yeni etkinliğiyle birlikte aydınlarımızın ve özellikle “dinci” kesimin gündeminde yerini alabilecek mi?
Yorum Gönder