Halet Çambel’in 1930’lardaki önderliğini ‘çağdaş’ Türk kızları sürdürüyor
Ramazanın ikinci akşamı, Başbakan Erdoğan, 2012 Londra Olimpiyatları’nda Türkiye’yi temsil edecek sporcularımıza Dolmabahçe Sarayı’nda iftar yemeği vermişti. Yemeğin hatıra fotoğrafında ise “kadın” sporcularımızın “çok”luğu herkesin dikkatini çekmişti...
Olimpiyatlarda Türk bayrağını taşıyacak olan Neslihan Darnel’le yan yana oturan Başbakan, aynı fotoğrafın anlamı için diyordu ki; “Türkiye olarak 2012 Olimpiyatları’na 66 kadın 48 erkek sporcuyla tarihi bir çıkarma yapıyoruz. Bu da Türkiye’nin özellikle İslam dünyasındaki farklılığını ortaya koyması bakımından çok önemli.”
O gün düşünmüştüm. Başbakan, kadın sporcularımızın çoğunlukta oluşunu “İslam ülkeleri”yle farkımıza bağlarken, bu çağdaşlığa “laik Cumhuriyet”imiz sayesinde kavuştuğumuzu da anımsatamaz mıydı?
Neyse ki Şanlıurfa’nın aydın evladı Prof. Dr. Coşkun Özdemir aynı farkımızı “Atatürk’ün kızları”na borçlu olduğumuzu yazdı da yüreğimize su serpti… (Cumhuriyet-02 Ağustos 2012)
H. Çambel’den bugüne
Erdoğan, rahatsızlığı nedeniyle davete katılamayan “Potanın Perileri”nden Bahar Çağlar’a da telefonla geçmiş olsun demiş. Aynı kızlarımızın “öncü”sü olarak 1936 Berlin Olimpiyatları’nda Türkiye’yi “eskrim”de temsil eden arkeolog Prof. Dr. Halet Çambel de geçen aylarda “çalışırken” düşmüş, kalçasını kırmıştı. Başbakan, dünyaca ünlü 96 yaşındaki bilim kadınımıza da bir geçmiş olsun diyebilir mi?
Aynı zamanda 1983 Ağa Han Mimarlık Ödülü sahibi, şair, yazar ve alaylı mimar Nail Çakırhan’ın (1910-2008) eşi olan Halet Hanım, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’ndeyken başladığı eskrime Sorbonne Üniversitesi’ndeki öğreniminde devam etmiş; Atatürk’ün isteğiyle olimpiyatlara katılarak cumhuriyetin “ilk Türk kadın sporcusu” olmuştu.
Şimdi dünyanın dört bucağında ülkemizi temsil eden kızlarımızın aynı zamanda “Atatürkçü” ve “çağdaş” kimlikleriyle “cumhuriyete bağlı” gençler olmaları, acaba rastlantı sayılabilir mi?
İslam ülkeleri “tesettür” nedeniyle kızlarını bu uygarlıktan yoksun bırakırlarken, kadın sporcularımızın dünya başarılarına imzalar atmaları Atatürk’ün kıymetini bilmeyenlere “tarihsel ders” olmalı..
‘Çağdaş’ kahramanlar
Bu dersin “çağdaş” kahramanlarından bazılarını anımsayalım:
Lale Orta, futbolda ilk FIFA kokartlı ve uluslararası karşılaşmaları da yöneten kadın hakemimiz. İpek Şenoğlu, teniste uluslararası başarı anlamına gelen Wimbledon Turnuvası’nda eleme oynayarak Türkiye’nin adını bu spor dalında duyurdu… Hülya Şenyurt 1992 Barselona Olimpiyatları’nda ve 2001 Atina-Avrupa Şampiyonası’nda bronz madalyalar; Derya Açıkgöz, 1994’te İstanbul’da düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası’nda 83 kiloda 3 bronz madalya kazandı.
Yıldız Aras, 2000 Dünya Karate Şampiyonası’nda altın; Hamide Bıçkın Tosun, 2000 Sidney Olimpiyatları’nda tekvandoda bronz madalya kazandı… Zarife Yıldırım ise aynı yıl Budapeşte’deki Avrupa Bayanlar Serbest Güreş Şampiyonası’nda 75 kiloda üçüncü oldu.
2001’de Hülya Şahin, ABD’deki Dünya Boks Şampiyonası’nda 48 kilo kadınlar dalında; Hasibe Özer de Fransa’da yapılan Avrupa Boks Şampiyonası’nda 51 kilo kadınlar dalında altın madalya aldı.
Süreyya Ayhan, 2002 Avrupa Atletizm Şampiyonası rekortmeni ve Avrupa’nın en başarılı bayan atleti. Nurcan Taylan, 2004 Atina Olimpiyatları’nda altın madalya aldı. Azize Tanrıkulu, 2005 Avrupa Şampiyonu, 2005 Universiade İzmir ve 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları’nda da gümüş madalya sahibi...
Tuğba Karademir, Artistik Buz Pateni’nde 2006 Torino Kış Olimpiyatları ile Avrupa ve dünya şampiyonalarında ülkemizi temsil etti. Nevin Yanıt da bayanlar 100 metre engellide Universiade 2007 ve 2008 Pekin Olimpiyatları’nda yarıfinal koşarak bir ilke imza attı.
2008 Pekin Oyunları’nda Gizem Girişmen, okçulukta altın; Neslihan Kavas, masa tenisinde bronz; Sibel Özkan da Pekin ve Güney Kore’de altın madalyalar kazandı.
Şimdi Londra’da da maratonda Bahar Doğan, Ümmü Kiraz ve Sultan Haydar; 3 bin metre engellide Binnaz Uslu, Özlem Kaya, Gülcan Mıngır ve Gamze Bulut; 4x400 bayrakta Sema Apak, Birsen Engin, Özge Akın, Meliz Redif ve Elif Yıldırım; yüksek atlamada Burcu Ayhan; 5 bin metrede Dudu Karakaya; çekiç atmada Kıvılcım Kaya ve Tuğçe Şahutoğlu; 800 metrede Merve Aydın; 400 metre engellide Nagehan Karadere; 100 metre engellide Nevin Yanıt; 100 metrede Nimet Karakuş; 400 metrede Pınar Saka; 20 km. yürüyüşte Semiha Mutlu; 1500 metrede Tuğba Karakaya… ülkemizin çağdaşlığını dünyaya gösteren kadın sporcularımızdan bazıları..
Bu onur listemize voleybolda ülkemiz kadınlarının da “var” olduklarını dünyaya gösteren “Filenin Sultanları”nı; basketbolda uluslararası devlere kök söktüren “Potanın Perileri”ni ve hatta hentbol bayan milli takımımızı da eklediğimizde, onlarla gurur duymak yetmez…
“Atatürk’ün kızları”nın laik cumhuriyetimize sundukları bu kazanımlara herkesin kendi alanında güçlü ve kalıcı katkılarda bulunması, tarihsel bir yurttaşlık görevidir.
Yorum Gönder