Silivri’de üç yıldır tutuklu bulunan CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal’ın taziye evinde dün ilginç diyaloglar yaşandı. Hastalığı sırasında görüşemediği annesi Medine Haberal’ın cenaze töreni için mahkemeden iki gün izinle Zonguldak’a gelen Haberal, defin töreninden sonra taziyeleri çalışma ofisi olarak adlandırılan Başkent Üniversitesi’nin misafirhanesinde kabul etti. CHP’nin yeni ve eski genel başkanları Kemal Kılıçdaroğlu ve Deniz Baykal ile çok sayıda CHP milletvekili moral için yanındaydı.
CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, “İzin dilekçende yer belirtilmemişse Ankara’ya götürüp yemin ettirelim sana. Böylece dokunamazlar artık” deyince ilginç bir tartışma başladı. Baykal ve Kılıçdaroğlu sessiz kalırken Ankara Milletvekili Sinan Aygün, “Olmaz öyle şey. Faydası değil zararı olur” karşılığını verdi.
Haberal’a eşlik eden jandarmaların komutanı aile fertlerine “Aman sakın ha” işareti yaparken Genç teklifinde ısrarcıydı. Haberal net tavır koyarak “Ben şu anda özel izinle burada olan tutuklu biriyim. Bunu yapmak uygun düşmez” dedi ve Türkiye’yi belki de yeni bir krizin eşiğinden döndürdü.
Haberal: Türkiye’nin utancı
Taziye sohbetinde Haberal’ın en çok üstünde durduğu konu Türk tıp ve akademi hayatına verdiği hizmetlere ve milletvekili seçilmiş olmasına rağmen özgürlüğünden mahrum bırakılmasıydı:
“Ameliyat yapmam, üniversiteler kurmam gerekirken üç yıldır tutukluyum. On aydır da Zonguldak milletvekiliyim. Benim tutuklu olmam Türkiye’nin utancıdır. Meselenin çözüleceği yer parlamentodur ve bu noktada CHP’ye çok büyük sorumluluk düşmektedir.”
Baykal: Öncelik tahliyeler olmalı
Cenazenin kaldırıldığı Acılık Camisi’nde Haberal’ı ilk karşılayan Baykal, cami içindeki iki metrekarelik bir odadaki taziyeler sırasında da yanından hiç ayrılmadı. O bir saate ilişkin gözlemi şöyleydi:
“İki duyguyu aynı anda yaşadı. Bir yanda kaybetmenin hüznü, diğer yanda özlediklerini görmenin sevinci. Yaşanan izdiham halkın gerçek sevgisiydi. Bunu görmek de ona moral verdi.”
Haberal’ın annesini ziyaret edebilmesi için Başbakan Tayyip Erdoğan’dan ricacı olduğunu anımsattığımda üzüntüsünü ve yeni beklentisini açıkladı:
“Başbakan bunun önemini görmüş, talimat vermişti. Teklifi hazırlandı, komisyonlara gönderildi. Ama 3 ayda çıkarılamadı. Sorumluluğun kimde olduğu belli. İktidar partisi istese rahat geçerdi. Ama çok acı biçimde ortada kaldı. Her şeye rağmen, cezaevindeki diğer binlerce tutuklu için çıkarılmalıdır. Türkiye’nin birinci önceliği tutuklu vekiller meselesidir. Seçilmiş, maaşı verilen sekiz milletvekili bir yıldır yemin edip görevlerine başlayamadı. Dava devam etsin ama onlar gelip yasa yapsın. Bu mesele, gereğinden fazla uzadı, kutuplaştırıldı. Tutuklu vekillerin tahliyesi siyasette uzlaşma yolunda ilk adım olmalı. O milletvekilleri içeride kaldığı sürece anayasa değiştirmenin ve demokratikleşmenin hiçbir inandırıcı tarafı olamaz.”
Kılıçdaroğlu: Sonları adaletsizlikten olacak
CHP lideri Kılıçdaroğlu da tutuklu sanıkların hasta aile fertlerini ziyaretine izin verecek yasanın çıkarılamamasından AKP’nin sorumlu olduğunu belirterek “Biz ‘hazırız’ dememize rağmen Başbakan’dan talimat alamadıkları için yasayı çıkarmadılar. Bir de bizi suçluyorlar. Yüzsüzlüğün bu kadarına pes doğrusu! Göreceksiniz bu iktidarın sonunu yaptıkları bu adaletsizlikler getirecek” dedi.
‘Çiçek Silivri’ye gitmeli’
Tutuklu vekiller konusunu CHP’nin Türkiye ve Avrupa’da yoğun çaba göstererek gündemde tutmayı başardığını belirten CHP lideri yine Meclis Başkanı’na yüklendi:
“Tutuklu vekiller meselesi Türkiye’nin demokrasi ayıbı ve bu ayıptan kurtulana kadar her yerde anlatacağız. Asıl görev ise yasamanın başındaki Meclis Başkanı’na düşer. Anayasanın 90. maddesi özel yetkili mahkeme tarafından fiilen askıya alınmış durumdayken Cemil Çiçek’in isyan etmesi gerekir. Silivri’ye gidip arkadaşlarımızın halini hatırını sorması, sonra da çıkıp ‘Bu yasama organına indirilen darbedir’ demesi gerekmez mi?”
Kılıçdaroğlu ve Baykal, “En kısa sürede Meclis’te görüşebilmek” dileğiyle Haberal’la vedalaştı.
Yorum Gönder