Dün, gazeteye gelmek üzere evden çıkıp caddeye girdim.
Köse sakallı, köse boylu, kızıl kravatlı 35 yaşlarında birisi önümü kesti:
-Sen Yahudileri nasıl dost edinirsin? Sen Erbakan Hoca’ya nasıl laf edersin?
-Kimsin sen kardeşim?
-Ben bir Müslümanım. Erbakan hoca için öyle yazıyorsun da Yahudilere, “Evim, evinizdir.” diyorsun. Müslümanlara bu düşmanlığın başını belaya sokacak.
-Ben Müslüman düşmanı değilim. Kendimi de iyi bir Müslüman kabul ediyorum.
-Ne Müslümanı? Yazdığın yazı elimizde... Ayağını denk al. Buradakiler seni tanıyor, evini biliyor. Başına her an bir şey gelebilir. Bu sana son ihtardır!
Döndüm, yürüdüm. Aklıma Hrant Dink geldi. O cinayeti Ergenekon’a bağlamaya uğraşan Hrantın Arkadaşları geldi...
BAŞBAKAN ÖNLEM ALMALI
Erbakancı gibi gözüken bu tehditçi, o çizgiden olamaz. Çünkü rahmetli Erbakan, “Öldürürüm!” diyen bu zihniyetten uzak duruyordu.
Gazeteye geldim; televizyonu açtım; Başbakan’ın TUSKON’daki konuşmasını izlemeye başladım: “Kuran’ın okutulmasını, öğrenilmesini yasakladılar. Kuran’ı kılıf içine koyup süs aracı yaptılar; orada hapsettiler. Millet dinini, Kuran’ını ilk kez bizim dönemimizde öğrenecek.”
Din, iman, Kuran; peygamber üzerinden yürütülen bu politikayı görünce; o kişinin beni ölümle tehdit etmesini daha iyi kavramaya başladım.
Sayın Başbakan! Artık sokaklarda farklı düşünenler endişesiz biçimde gezemez oldular. Sizin İsrail politikanızın sokaklarda Yahudi düşmanlığına dönüştürüldüğünü; mezhepçi açıklamalarınızın da Alevileri tehdit ettiğini hatırlatmama lütfen izin verin...
“Benim konuşmam ile bu tehdidin ne ilgisi var?” diyebilirsiniz. Lakin; konuşmalarınızda öyle bir hava yaratıyorsunuz ki bu ülkede sizin gibi düşünmeyen ve inanmayanlara yaşama alanı kalmıyor. Kalmıyor çünkü bizleri ölümle tehdit edebilen tipler; yarattığınız bu havayı kendileri için bir güvence gibi görüyor. Polisin de savcıların da kendilerine dokunamayacağına inanıyor. Biz ise; sizin hâlâ bizim de başbakanımız olduğunuza inanıyoruz; hukukumuzu koruyacağınıza güvenmek ***
Bir sözüm de CHP Lideri Sayın Kılıçdaroğlu’na: Sayın Kılıçdaroğlu; laiklik; bu ülkede farklı düşüncelere ve inançlara hayat alanı yaratan bir sistemin adıdır. Aklı kılavuz alan laik sistemi savunmaktan yılmamak gerekir. Türkiye’yi sadece Müslümanların ülkesi gibi gösteren Diyanet Reisi Mehmet Görmez gibi düşünürsek; o zaman başka inançtan olanları, çoğunluk böyle istiyor diye gaz odalarına mı yollayacağız? Onların hukukunu kim savunacak?
***
Eğer yeryüzünün herhangi bir yerinde... Müslüman, Hıristiyan, Hindu, Yahudi... Kim olursa olsun; zulme uğrayan birisi var ise; “Evim onun evidir.”
Avrupa’da horlanan Yahudiler için de, “Evim, evinizdir.” demiştim. Bunu anlayamamış işte o sakal Müslümanı... Sanki Moşa Dayan’ı veya Ariel Şaron’u davet etmişim de ona kızıyor. Filistin işinde İsrail hükümetinin ne kadar karşısında isem mazlum Musevi’nin de o kadar yanındayım. Bu yüzden öldürüleceksem de buyurun öldürün! Beni öldürmek değil Sivas’ta yaptığınız gibi cayır cayır yaksanız da bu düşüncemden vazgeçmem.
YENİ MÜSLÜMAN OLMADIK
Bana son ihtarı çeken kişi de bilmelidir ki bu halk son 10 senede Müslüman olmadı. Bu millet 900 sene önce Haçlı ordularına karşı savaşırken de Müslüman idi. Başbakan Erdoğan gibi, İsmet İnönü, Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Turgut Özal da Müslüman başbakan idiler.
Dünyada en fazla cami yaptıran rejim cumhuriyet rejimi oldu. Osmanlı Devleti’nden 10 kat küçük olan Türkiye’de Osmanlı’nın 15 katı cami var ise; bunun anlamı cumhuriyet rejiminin cami ile olan derin bağları ve İslam dinine desteğidir.
Bunları yok saymak, Müslümanlığı 2012’de kurtarılmış göstermek ileriye yürüyen Türkiye’ye yakışıyor mu?
Son suru: Acaba muhalefeti dinleyen derin kulak, evlerde ölüm listeleri yazmaya başlayan bu kesimi de dinliyormu?
Yorum Gönder