Muhasebeciler hakkında alaysılamalı, bakış açınıza göre değişen, eleştiri veya övgü vardır: “Başarılı, kârlı firma yoktur, becerikli muhasebeciler vardır” savı, saptaması veya gözlemi. İfade alaysılamalı da olsa, abartılı da olsa gerçek payı taşır. Örneğin 2011 finansal krizi öncesi banka bilançolarına bakın, batan bankaların hemen tümü kârlı gözükür. Yalnız ülkemize değil, ABD’ye de bakın. 2007/08 krizinde batan, birleştirilen, kamu tarafından desteklenen bankaların, finans kurumlarının, sınai işletmelerin büyük bölümü kriz öncesi kârlı bilançolar açıklamışlar, yöneticilerine büyük tutarda bonus ikramiye ödemişlerdir. Muhasebede belgeler, kayıtlar, kurallar, yasal düzenlemeler vardır. Bu nedenle makyajlanmış kârlı bilanço açıklamak gerçekten beceri gerektirir .
***
Milli gelir, ekonomik büyüme tahminine gelince, özetle, bir yıl içinde ekonomide üretilen tüm nihai tüketim malları ve hizmetler ile sermaye mallarının piyasa fiyatı ile değerleri toplamı hesaplanır. Ortada fazla fiziki veri yoktur, katsayılar, varsayımlar, tahmin yöntemleri, olsa olsa benzetmeleri, yaklaşımları vardır. İstatistikçinin başarılı sonuç sunması, muhasebeciye göre çok daha kolaydır, fazla beceri de gerektirmeyebilir. Küçümseme gibi gelebilir ama sonuçta bir ülkede yerleşik milyonlarca kişinin bir yıl içinde ürettiği gayrisafi yurtiçi hasıla hesabına göre mal ve hizmetlerin değerinin tahmini yapılmaktadır. Bu kısa açıklama bile yapılacak tahminin kalitesini, nesnelliğini ortaya koyar.
Ekonomik büyüme gayrisafi yurtiçi hasıla tutarı tahmini yapıldıktan sonra, en azından şu iki sorunun da yanıtı gerekir. Yaratılan katma değer üretim faktörleri arasında nasıl bölüşüldü, gelir nasıl kullanıldı, harcandı?
Yaratılan katma değer, üretim faktörleri arasında ücret, faiz, kâr, rant olarak bölüşülür, kiralar ağırlıklı pay taşımadığından katma değer emekçiler, sermayedarlar, girişimciler arasında paylaşılır. Türkiye büyüyor, geliri artıyor da, bu gelir artışı kime, kimlere akıyor? Türkiye, çok fazla yeni iş olanakları yaratamıyor, işsizlik oranı yüksek ve reel ücretler hemen hemen artmıyor, bu nedenle artan gelirin emekçi kesimine aktığı söylenemez. Sermayedarların mı faiz geliri artıyor, girişimcimler mi çok daha fazla kâr elde ediyor? Bölüşümün sağlıklı bir hesabının yapılması için bu soruların yanıtının verilmesi gerekir.
***
Üretilen mal ve hizmetler, yaratılan gelir ya tüketilir ya da yeni makine-teçhizat üretimi, yeni inşaat (konut, bayındırlık işleri) iktisatçıların deyişi ile yatırımlarda kullanılır. Üretilen malların bir bölümü, yurtdışında yerleşikler tarafından tüketilir ya da yatırım malı olarak kullanılır (ihracat). Yurtiçinde tüketilen ve/veya yatırım olarak kullanılan malların bir bölümü de yurtdışında üretilir (ithalat). Bu nedenle yurtiçinde tüketilme ve yatırımlara ihracat eklenirken ithalat düşülür. Türkiye’nin ithalatı ihracatından fazla (2011 yılında 105 milyar USD) olduğundan tüketim artı yatırım harcamaları, yurtiçinde, yaratılan gelirden daha fazla olmaktadır.
Bir ülkede üretilen mal ve hizmetler, sonuçta bireylerin, işletmelerin üretimi oldukları mal ve hizmetlerin toplamıdır. Bu nedenle büyüme tahminlerinin, daha nesnel olan işletmelerin faaliyet sonuçları ile tutarlı olması gerekir.
Bu tür bir yazı için, özür dilerim, bir tür iktisada giriş dersi gibi oluyor ama, büyüme tahminlerinin gerçek kalitesini, niteliğini görebilmek için, bu tür açıklamalar gerekli oluyor.
***
Büyük boyutlu dış açık, bütçe açığı verirken, işsizlik oranı yüksek iken, enflasyon dünya ortalamasının çok üstünde sürerken, dış ve iç borçlar artarken, bir ekonomik başarı öyküsünü yaratmak için yüksek bir ekonomik büyüme hızı açıklanabilir. Hızlı büyüme diğer ekonomik gelişmelerle, verilerle tutarlı olmaktadır. Artan gelir kimlere gidiyor, nasıl kullanılıyor? İşletmelerin performansı düşerken bunların toplu sonuçları artabilir mi? Bu soruların yanıtlanması gerekir. Aksi halde muhasebecilere atılan alaysılamalı taş, istatistikçiler için de kullanılabilir. Yüksek büyüme hızı için becerisi yüksek “istatistikçilere gereksinim vardır.”
Yorum Gönder