ÇAĞDAŞ bir girişime nasıl başlanır, hedefe varmak için neler nasıl yapılmalıdır; bunları öğrenmek istiyorsanız, “kentin denizle ilgisini güçlendirmek” amacıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin şimdiye kadar sessizce yürüttüğü planlama çalışmalarının uygulanmasını bugünden başlayarak dikkatle izlemelisiniz.
Palavra atmayıp ölçüyü kaçırmadan akılcı ve bilimsel bakışla ele alınmış bir girişimin olumlu sonuçlarını izlemek, her zaman çok öğretici olur. İnsanın kendine ve başka insanlara güvenini arttıran bir yanı vardır bunun. Görüp öğrendikçe, geleceğe de güvenle bakarsınız.
Nihayet orta boy bir körfezin belirli kesimlerini birer birer inceleyip hepsini güçlü, sağlam ve güzel bir sonuca bağlamanın planlanmasına bunca emek verilirken, yetmiş beş milyonluk bir nüfusun eğitim politikasını kuşaklar boyu etkileyecek kararların alınmasında izlenen yönteme, hatta yöntemsizliğe, ilkelliğe, keşmekeşe, inatçı, saldırgan ve zorbaca yaklaşımlara tanık olmak hüzün verici oldu. Gerçekten üzücü, umut kırıcı, güven yıkıcı ve geleceğe endişeyle baktırıcı bir deneyimdi o yaşananlar.
Bir politikacının, hükümet başkanı da olsa ve arkasında milyonlarca vatandaşın oyu, bütün bir medyanın desteği de bulunsa, tek başına böyle bir görüntü yaratma hakkı olmamalıydı. Sayın Başbakan, konuyu çok başka türlü, kendine, makamına, görevine ve sorumluğuna yakışacak daha doğru bir tutum sergileyebilirdi.
Örneğin, böylesine dev bir konuyu, cumhuriyetin ilk dönemlerindeki maarif vekillerine pek benzemeyen tek bir bakanın omuzlarına yıkmak yerine, herhalde “dört kere dört”ten daha ciddi formüller ve çözümler üretecek geniş kapsamlı, yetenek yüklü bir komisyon kurup onunla işe başlayabilirdi.
Öyle yapmadı da ne oldu? Böylesine önemli bir sorun üç-beş günde apar topar yasaya bağlanırken olup bitenler çok mu şıktı? Sakin ortamda düşününce, yarattığı tabloyu kendi de beğenmez herhalde.
Ama, olayın asıl Türkiye Cumhuriyeti’ne hiç yakışmayan yanı, Sayın Başbakan’ın ölçüyü kaçırıp böyle elde edilen bir sonucu “milli iradenin zaferi” olarak ilan etmesi oldu.
Hiç değilse, o yüce kavramı rahat bırakabilirdi.
Yorum Gönder