Oysa İlker Başbuğ tutuklanan ilk genelkurmay başkanı değildir yakın tarihimizde.Demokrat Parti iktidarının (14.05.1950-27.05.1960) son döneminde genelkurmay başkanı olan Orgeneral Rüştü Erdelhun 27 Mayıs 1960 darbesi sabahı askerler tarafından makamından alınmış,tutuklanmış,3 Haziran günü emekliye sevk edilmişti.TSK'nin 10.Genelkurmay Başkanı daha sonra Yassıada'da kurulan Yüksek Adalet Divanı'nda yargılanarak idama mahkûm edilmiş,cezası sonra ömür boyuna çevrilmiş,daha sonra da darbe lideri ve Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarafından affedilmisti.
***
1911 doğumlu olan babam Ferit Kavukçuoğlu 1960 yılında 49 yaşındaydı.Türkiye Cumhuriyeti'nin en yüksek komutanının tutuklanmasına,üstelik de onu derdest eden erlerin "koskoca" komutanı itip kakmalarına çok şaşırmıştı.Bense 17 yaşında,bıyıkları yeni terlemiş,tarihe ve siyasete meraklı bir gençtim.Babamla tarih konuşurduk ara sıra.Bana kendi gençliğinde yaşanan,tanık olduğu olayları anlatırdı.15 yaşındayken Atatürk'e karşı bir suikast girişimi engellenmiş.İzmir Suikastı olarak anılan bu eylemin sanıkları yakalanmış,yargılanmış ve 19 kişi idama mahkûm edilmişti.Sanıklar arasında bizzat Atatürk'ün emriyle tutuklanmış Kâzım Karabekir,Ali Fuat Cebesoy,Refet Bele,Cafer Tayyar Eğilmez,Vasıf Karakol gibi Kurtuluş Savaşı'nda yakın silah arkadaşları olan ünlü komutanlar vardı.Bu askerler kurulan İstiklal Mahkemesi'nde yargılanmışlar,aklanmışlardı.
Rüştü Erdelhun'un tutuklanmasına şaşırdığına tanık olduğum babamın,bu askerlerin tutuklanmalarına aynı şaşkınlığı göstermediğini,anlatırken yüzünün aldığı ifadeden anlamış,fakat nedenini sormamıştım.
Keşke sorsaydım.
***
Annem ise babamdan 13 yaş gençti.1924 doğumlu,duygu dolu bir kadındı.Tarihe ve siyasete babam kadar ilgi duymuyordu,onun alanı edebiyattı.Siyasete olan ilgisi benim gençliğimle başladı diyebilirim.1968 baharından 1999 yılında yaşama veda edene kadar Türkiye'deki siyasal gelişmelerin yakın bir izleyicisi oldu.Onu,uzun yıllar içinde en çok şaşırtan gerek 1971 gerekse 1980 askeri darbelerinde." tam bağımsızlık ve gerçek demokrasi" taleplerini ileri süren,bu talepler doğrultusunda sokaklara dökülen,savaşım veren gençlere uygulanan şiddet ve terör oldu.Deniz Gezmiş.Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın darbecilerin idam sehpalarında can verirken son sözlerinin "Yaşasın Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye!Yaşasın Halkların Kardeşliği!" olduğunu her anımsadığında gözlerinden yaşlar döküldü.
***
Ben ise 1943 doğumluyum,Kuşağımla birlikte öyle çok şey görüp yaşadım ki,artık hiçbir şeye şaşırmıyorum.Belki tek bir şey var şaşırdığım,o da herkesin işine gelene hiç şaşırmaması.işine gelmeyene ise çok şaşırması!
Nasıl olur da bir toplum görüş ve duygu birliğine en varması gereken durumlarda bile ayrışır,birbirine zıt tavır alır.
Düşünüyorum,bir yanıt bulamıyorum .
Deniz Kavukçuoğlu/Cumhuriyet
Yorum Gönder