Ben size özetleyeyim:
“İrtica” suç olmaktan çıktı, “irtica ile mücadele” suç oldu…
Hepsi bu…
Bu nedenle “irticanın merkezi” olduğu yüksek mahkeme kararı ile kesinleşmiş olanlar ülkeyi yönetiyorlar… Ama irtica ile mücadele çalışması yapmaya kalkan Genelkurmay Başkanı’nı hapse attılar…
Niye anlamıyorsunuz?..
*
İlker Başbuğ gibi ilkeli, titiz, kuralcı bir Genelkurmay başkanı “terör örgütü lideri olmak” iddiasıyla hapishaneye kapatıldı…
Terör örgütü ise:
700 bin personel…
3 bin tank…
900 uçak…
20 denizaltı…
300 gemi…
*
Bir de bunlara ilaveten şemsiye sapı ile aşçı kepçesi var…
Şemsiye sapı Hopa protestocularında ele geçirilmiş, delil olarak terör örgütü envanterine ilave edilmişti.
Kepçe; Bülent Arınç’a suikast girişimi sırasında, evinin önünden geçerken yakalanan marangoz ile bir aşçı erin kazan kepçesi…
*
Ve darbe yapmayı unutarak efendi efendi emekli olan örgüt lideri Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, henüz mahkûm olmadan hapse kapatılmasının sebebi ise…
Hani “Kaçar” diye..
Yazılmamış kitaptan sonra, yapılmamış darbe sebebiyle…
*
Buna “hukuk” diyen de var, “demokratikleşme” diyen de…
Televizyondaki geri zekâlı da “Normalleşme” dedi…
Alay eder gibi…
Bunun laik cumhuriyet ile hesaplaşma olduğunu… Tarikat ve cemaatin ülkeyi ele geçirdiğini… Önünde duran, ağzını açan, sesi çıkan herkesten intikam alındığını artık bilmeyen var mı?..
Bir yok ediş…
Bir bitirme…
Bir istila…
Bütün cemaatçilerin devletin dört bir yanına geçip oturmaları… Tüm laik cumhuriyet savunucularının hapishanelere doldurulmuş olması…
Rastlantı mıdır?..
*
Sarı ineğin hazin hikâyesidir bu…
Aklı başına geç gelen inekler söylemişti hikâyenin sonunda:
“Sarı ineği vermeyecektik…”
Bekir Coşkun/Cumhuriyet
Yorum Gönder