CHP lideri Kılıçdaroğlu, Ertuğrul Akbay’a çok iddialı konuştu:
BEN RECEP BEY’DEN DAHA İYİ BİR LİDERİM
Başbakan Erdoğan’a meydan okuyan Kılıçdaroğlu, “Recep Bey’le istediği televizyona, istediği gazetecilerle çıkıp tartışalım. Kimin daha iyi bir lider olduğunu vatandaş görüp karar versin” diyor…
CHP liderine dedim ki;
- Sayın Kılıçdaroğlu! Konuşmalarınızda Tayyip Erdoğan’ı hep tenkit ettiniz.
Peki siz nasıl bir lidersiniz?
- Bakın Ertuğrul Bey!
Bu ülkenin ortaçağ kafasında değil…
Çağdaş anlamda kafası olan bir lidere ihtiyacı var.
İşte, o da benim.
- Sayın Kılıçdaroğlu!
Bunu bana değil…
Vatandaşa kabul ettirmeniz lazım.
Netice olarak da;
“Ben Tayyip Erdoğan’dan
daha iyi bir liderim” mi, demek istiyorsunuz.
- Evet…
Kim daha güçlü?
Kesinlikle ben Recep Bey’den daha iyi bir liderim.
- Peki, kim daha güçlü?
- Aldığı oylara göre o daha güçlü.
Sonuçta aldığım oy meydanda.
Biz gerçekçiyiz.
Ama, parti yönetiminde, parti içinde tutarlı politikalar üreten bir yapımız var.
Ben merak ediyorum;
MYK neden vardır?
Tayyip Erdoğan’ın MYK’sı, parti meclisi göstermeliktir.
İl başkanları toplantıları göstermeliktir.
Siyasi Partiler Yasası öngördüğü için o kurullar kurulmuştur.
Öngörülmeseydi, o kurullar olmazdı.
Orada bir sulta rejimi var.
***
- Ertuğrul Bey!
Açıkça söylemiyorsunuz ama…
Hissettiğim kadarıyla size
göre de;
Tayyip Erdoğan benden daha iyi bir lider.
- Sayın Kılıçdaroğlu!
Ne hissettiğinizi bilemem ama…
Ben gazeteciyim.
Yarım asra yakın gazetecilik yapıyorum.
Hep tarafsız kaldım…
Yine hep tarafsız kalacağım.
Bu konuda;
Yorum yapmam da doğru olmaz.
Benden korkuyor
- Ertuğrul Bey!
O zaman;
Recep Bey çıksın karşıma televizyonda karşılıklı tartışalım…
- Bu konuda Tayyip Erdoğan’a meydan mı okuyorsunuz?
- Evet, meydan okuyorum.
- Bu meydan okumanız da adeta düelloya davet eder gibi oldu.
- Evet bilgi düellosuna davet ediyorum.
Ama, benden korkuyor.
Bu mudur lider?
Lider olan kişinin…
Ana muhalefet partisi lideri ile televizyonda korkmadan tartışması gerekir.
***
- Ertuğrul Bey!
Devletin bütün bilgileri Recep Bey’in elinde.
Neden çıkamıyor ana muhalefet liderinin önüne…
Bu korku…
Bilgi birikiminin yetersizliği demek değil midir?
Liderim, diyorsa…
Korkmasın, çıksın karşıma.
- Sayın Kılıçdaroğlu!
Tayyip Erdoğan TV’de karşınıza çıkarsa ne yapacaksınız?
- Karşıma çıksın ki, ülkenin sorunlarını vatandaşın önünde tartışalım.
Dış politikayı vatandaşın önünde tartışalım.
İşsizliği…
Yoksulluğu…
Medya onun emrinde!
Akla ne gelirse, her şeyi vatandaşın önünde açıkça tartışalım.
Kim doğruyu…
Kim yanlışı söylüyor bakalım.
Hem de, istediği gazetecileri alıp gelsin.
Liderlik böyle olur.
Kaçarak liderlik olmaz.
Tayyip Erdoğan’ın emrinde bir medyası var.
O ne isterse, o manşet oluyor.
Hakkımızda bir sürü yalan yanlış haber yapıyorlar.
Yok bizim birçok sorunumuz varmış da…
Yok biz söylemişiz de…
Falan, filan…
Bizim hiçbir sorunumuz yok.
Tek sorunumuz var.
Bu ülkede insanlar
açlıktan ölüyorsa, bu bizim sorunumuzdur.
Hangi demokraside bu kadar gazeteci hapiste.
Bu mudur liderlik?
Yargının siyasallaştığı bir
ortamda siz hangi liderlikten söz edeceksiniz?
***
- Sayın Kılıçdaroğlu!
Çok merak ediyorum;
Neden, kendi gündeminizi yaratamıyor, muhalif
söylemlerinizi kendiniz yönlendiremiyorsunuz?
Neden, hep AKP’nin yarattığı gündemi takip ediyorsunuz?
- Ertuğrul Bey!
Bize en çok sorulan sorulardan biri de bu…
Önce şunu çok iyi bilmemiz gerekiyor.
İktidarın gündem yaratma konusunda avantajları var.
Parlamentoda belli sayısal üstünlükleri var.
Medya ağırlıklı olarak
iktidarın emrinde…
Tabii, istisnalar hariç…
Sendikalar, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları ağırlıklı olarak iktidarın baskısı altında…
Seslerini dahi çıkartamıyorlar.
Seslerini çıkartanlar ise, iktidarı överek sözlerini tamamlıyorlar.
Bakınız!
Türk-İş asgari ücreti yeterli gördü.
Ve Asgari Ücret Tespit
Komisyonu’nda belirlenen rakamı kuzu kuzu imzaladı.
İşçiler adına işçi sendikası değil, biz itiraz ediyoruz.
Bir örnek daha vereyim;
Herkes elini vicdanına koyup, soruma yanıt versin.
Hangi demokratik ülkede bir bakan köstebeklik yapabilir?
Medya, medya olsaydı o bakan o koltukta bir saat bile oturamazdı.
Şikayetimde haklıyım
Kayseri’de toplanan rüşvetin defterini Başbakan’a gönderdim.
Rüşvet toplayanın imzası yok diye idari soruşturma bile başlatmadı.
Yine herkes elini vicdanına koyup yanıt versin;
Hangi demokraside böyle
garabet olabilir?
- Ertuğrul Bey!
Medya olayların üstüne
yeterince gidemiyor…
Televizyonlara adeta sansür uygulanıyor…
Televizyonların tek konusu var CHP’ye vurmak…
Çünkü AKP’yi eleştirmeye cesaret edemiyorlar…
Ve siz bana soruyorsunuz…
Siz niçin gündem yaratmıyorsunuz, diye…
Daha ne söyleyeyim…
- Sayın Kılıçdaroğlu!
Medyadan…
Sivil toplum kuruluşlarından…
Ve diğer konulardan şikayet ediyorsunuz.
Bu şikayetlerinizde haklı olabilirsiniz.
Ancak;
Bu şikayet ettiklerinizin nedenini biraz da kendinizde niçin aramıyorsunuz?
Bakın ünlü bir Fransız filozofu bu konuda ne diyor?
Yolda yürürken,
Bir taşa takılıp yere düşerseniz;
Suç sizde mi?
Yoksa taşta mı?
Allah size neden göz vermiş!
Etrafınızı görün diye…
Siz suçu taşta değil…
Kendinizde arayın…
Zoru başaracağız
- Sayın Kılıçdaroğlu!
Çevrenizi bir sorgulayın…
Bakalım nasıl çalışıyorlar?
Sizi İstanbul’daki İETT arsası ihalesinde yanılttıkları gibi…
Başka konularda da yanıltıyorlar mı acaba?
- Sayın Kılıçdaroğlu!
CHP medyada daha az yer alıyor gibi bir şikayetiniz var…
Bu durumu düzeltmek için bir planınız var mı?
- Ertuğrul Bey!
Tek yolumuz var… 24 saat durmadan çalışmak ve halka gitmek.
Halka ulaşan her parti halktan karşılığını alır…
Kuşkusuz yılların oluşan kalıplarını yıkmak zordur ama, önemli olan zaten zoru başarmaktır…
Bu bağlamda partililerime güveniyorum…
- Sayın Kılıçdaroğlu!
Ancak;
Medyayı suçlamadan önce…
Bu konuda AKP örgütünün nasıl çalıştığını da inceleseniz, partinize çok faydası olur, sanıyorum.
Kılıçdaroğlu : ‘Benim tek güvencem partililerim ve halkım.’
Kılıçdaroğlu : AKP’de bir kişi konuşur, diğerleri asker gibi bekler!
Kılıçdaroğlu : 'Lider, korku yaratan insan demek değildir'
Kılıçdaroğlu : En cesur işadamı, AKP’yi övmeyip sessiz kalandır!
Kılıçdaroğlu : 'Yeni CHP’nin AKP’den farkı düşüncenin özgür olması…'
Yorum Gönder