Beni arayıp “Rıza Bey; bu kadar da haksızlık olur mu? Biz 800 lira alalım onlar 8 bin lira alsın. Bunu niye yazmıyorsun?” diyen emekli dostlarıma acı acı gülüyorum.
Kardeşim; seçimlerden önce böyle olacağı belli değil miydi? CHP; emekli maaşlarını ciddi anlamda düzelteceğini söylüyor, bunun için yasa çıkartacağını (intibak/uyum yasası) vaat ediyor ve emekliden de oy istiyordu.
Emekliler gittiler; oylarını AKP’ye verdiler.
Hiç değilse 2000 yılı öncesine kadar emekli olmuş ve bugün artık dilenme durumuna düşmüş olan emeklilerin maaşında bir iyileştirme bekleniyorken bir de baktık ki milletvekillerinin maaşı artmış. O yetmemiş; emeklilik maaşlarına da yüzde yüz zam yapmışlar.
Hem Türkiye’yi Fransa ile çatışma atmosferine sokup işin üstünü de örterek.
Burada suçlu kim?
Emeklilerin ta kendileri...
Kaç dönemdir AKP’yi oy veriyorsunuz...
Size yapıyor 30 lira zam, milletvekili emeklisine yapıyor 3000 lira zam.
Kıymetiniz bu kadar arkadaşlar...
Bu kıymeti tayin eden de sizlersiniz...
Hiiiç kimseye kızmadan “Kendim ettim kendim buldum!” diyerek Neşet Ertaş türküsü söylemeye devam...
UNUTURSUN M‹HR‹BANIM
Sözlerini Abdürrahim Karakoç’un yazdığı; Musa Eroğlu ile Nazlı Öksüz’ün meşhur ettiği bir türkü vardır. Bu türkü, sanki biz Türklere yakılmıştır.
“Unutmak kolay mı deme
Unutursun Mihribanım
Oğlun kızın olsun hele
Unutursun Mihribanım
Hayat böyle bu gemide
Eskiler yiter yenide
Beni değil kendini de
Unutursun Mihribanım”
Şu sıralarda Fransa’ya; oranın aşağılık saplantısı içinde kıvranan cumhurbaşkanı Sarkozy’ye atıp tutuyoruz ya... Hele üstünden birkaç ay geçsin de görün. Kimse bugünleri hatırlamayacak. Fransız mallarına olan küçük boykot da bitecek; belki de o malların tüketiminde patlama olacak.
Çünkü biz millet olarak; bize hakaret edeni severiz; ulularız, yüceltiriz.
Milletler çağında ümmet olarak yaşamaya çalışırsan insanlık âleminde itilmiş-kakılmış durumuna düşersin...
MARAŞ’TAK‹ KAT‹L RUH
Bundan tam 33 yıl önce Maraş’ta bir katliam yaşandı. Kendisine milliyetçi-muhafazakâr diyen bir kesim; kentteki Alevilerin bulunduğu mahallelere ve evlere saldırdılar. Bu katil sürüsü; hamile kadınların karınlarını deştiler; kundaktaki çocukları boğazlayıp kurşun sıktılar, öldürdükleri kadınlara tecavüz edip memelerini kestiler. Çocukların gözlerine şiş saplayıp insanları baltalarla parçaladılar.
19 Aralık’ta başlayan bu saldırılar sonucunda 150 kişi öldürüldü, 176 kişi yaralandı, Alevilere ait 200’ün üzerinde ev yakıldı; 100’e yakın işyeri tahrip edildi. Resmi olmayan beyanlara göre ise ölü sayısı 500’e yakındır.
Bu olaylar yüzünden; 26 Aralık 1978’de 13 ilde sıkıyönetim ilan edildi.
Ve bu cinayeti işleyenler; sonraki dönemde çeşitli ayak oyunları ile mahkemelerden yakalarını kurtardılar.
Peki bu cinayeti işleyenler kimlerdi?
Bu örgüt, bu cani örgüt; Kenan Evren’in başkanlığında iş tutan darbeci generaller idi.
Bunları yönlendiren asıl odak ise Ankara’da yuvalanmış Amerikan örgütü CIA idi... Önce Türkiye’yi iç çatışmaya sürükleyecekler; sonra da kurtarıcı gibi gelip yönetime el koyacaklardı. O zaman da bu millet; “‹yi ki yaptınız!” diye darbecileri alkışlayacaklardı.
Öyle de oldu. Katil darbeciler; daha sonra bütün Türkiye’yi Maraş’a çevirdiler.
Bugün; Maraş katliamına bu gözle bakmaz da orada sadece ülkücülerin bir saldırısını arar isek yanılırız. Çünkü asıl katiller; darbeden sonra kullandıkları ülkücüleri de işkenceden geçireceklerdir.
Ve Türkiye; Dev Gençlilerden, Ülkücü Gençlerden alınacak, Ak Gençlilere teslim edilecektir.
***
Dersim’deki derebeyleri devlete silah çektiler; çarpıştılar, öldürüldüler. Hükümet bu yüzden o gerici derebeylerinden özür diledi.
Maraş’taki Aleviler hiçbir şey yapmadan katledildiler; şimdi onları anmak isteyenlere karşı ise gaz bombaları ve jandarma dipçiği kullanılıyor.
Bu kadar utanç verici bir ayrımcılık olur mu?
Bülent Arınç neden ağzına Maraş’ta karnı deşilen kadınları hiç almaz?
Rıza Zelyut/GÜNEŞ
Yorum Gönder