Tavşanın suyunun suyu…
Kapı arkasında yapılan bu hoş anlaşmalardan, ödünlerden sonra BDP de artık meclise girip yemin edecek.
Yani ne diyecek?
“Devletin varlığını ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma… Namusum ve şerefim üzerine ant içerim…”
Büyük Türk milleti önünde namus ve şerefleri üzerine ant içecekler. Sonra da Atatürk ilke ve inkılâplarını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacaklar!!!…. Savunacaklar!!!… Canlarını ortaya koyacaklar!!!…
AKP iktidarında “namus ve şeref” kavramının ne durumlara düşürüldüğünü görüyor musunuz?
Bir ara iktidarla muhalefet arasında bir “şeref” tartışması sürüp gitmişti. İktidarın Başbakanı kendisinin “PKK ile görüştüğümü iddia edenleri şerefsiz”likle suçlamış, muhalefet de ona karşılık vermişti.
Aslında ana muhalefet partisi CHP, böyle ağız dalaşları ile vakit öldüreceğine şu sorulara yanıt verse, halkımız da onun ne düşündüğünü anlasa, daha yararlı bir iş yapmış olacaktır. Soralım şimdi:
Siz, “Anayasanın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez”, ilk üç maddesini yeni anayasadan çıkaracak mısınız?
Demokratik özerkliği kabul edip, anadilde eğitime izin verecek misiniz?
Türk adı, Türk Bayrağı ve İstiklal Marşı konusunda ne düşünüyorsunuz.
Bebek katili Öcalan’ı Anayasa görüşmelerinde muhatap alacak mısınız?
Aynı sorular MHP için de geçerlidir.
Yanlışımız varsa düzeltin, çünkü biz bu anayasa düzenlemesi ile şu değişikliklerin olacağını biliyoruz:
Yeni anayasa ile TBMM’sinde yapılan “ant” yürürlükten kaldırılacak ve Federe Türk –Kürt devletinin temelleri atılacak…
Yeni düzenlemelerle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasından “Türk” sözcüğü çıkarılacak. Atatürk’ün ve Atatürk devrimlerinin sözü bile geçmeyecek.
“Yedi Düvele karşı verilmiş olan “Bağımsızlık ve Kurtuluş Savaşı” kitaplardan çıkarılacak, okullarda okutulmayacak, İstiklal Marşı söylenmeyecek.
Ama özerk Kürdistan ilan edilecek ve Kürdistan bayrağı gönderde dalgalanacak…
Böylece Osmanlının son dönemlerinden bu yana Batı, bir türlü gerçekleştiremediği Sevr Anlaşmasını da yürürlüğe koymuş olacak.
Şimdi onlar, Kurtuluş Savaşı ve Lozan Anlaşmasındaki yenilgilerin, acıların öcünü almak için, AKP, BDP öncülüğünde ve CHP, MHP desteğinde, amaçlarına ulaşacakları YENİ SEVR GÜNLERİNİ iple çekiyorlar.
“Laiklik karşıtlığının odağı” olmuş bir parti ile 40 bin kişinin katili 3-5 bin çapulcu bir araya gelecek, oturup, 75 milyonluk Türkiye’nin geleceğini belirleyen bir “Bölünme Anayasası” yapacaklar. CHP, MHP de onlara koltuk değneği olacak.
Kanun Hükmündeki Kararnamelerle kendilerini saf dışı eden, bypass yapan hükümet, işi düştüğü zaman “Gelin, bir yeni anayasa hazırlayalım” diye kapılarını çalacak. Onlar da koşa koşa gidecekler…
Hükümet, böylece TBMM’de seçmenleri temsil eden partilerle “UYUM” içerisinde olduğunu, yanlış bir şey yapmadığını Türk ulusuna kanıtlayacak, onu inandırmaya çalışacak…
Muhalefet Lideri ise özerklik anayasasına zaten dünden razı. “Getirsinler, görüşelim…” diyor. Başka bir şey demiyor. Yeni bir anayasa yapmaya çok meraklı. Can atıyor…
Her gün birkaç kınalı yiğidimiz şehit edilirken, koca koca generaller, enselerinden tutulup zindanlara atılırken, iktidar ve ABD tarafından orduya karşı şiddetli bir savaş yürütülürken ve PKK halkımız üzerinde savaşın en şiddetlisini sürdürürken, oluk oluk kan akarken, bizim muhalefet lideri papağan gibi, tutturmuş, durmadan, “Silahla çözüm olmaz” diye, söylenip duruyor… Bir İran kadar olamadık… Yazıklar olsun…
Sevgili halkım, biz, ne size ne onlara, durumun ciddiyetini ve kötülüğünü anlatamıyoruz. Bir de büyük şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın şiiri ile seslenelim dedik, ne dersiniz, yararı olur mu?
Siz Ali Bey, Veli Beyefendi busunuz,
Gelecekler önünde suçlusunuz.
Ne olmuşuz, ne yapmışlar bize,
Nasıl bağlanmış elimiz, kolumuz.
Böyle giderse biline hep.
Mustafa Kemal’le bile yokuz.
De, yüreğin nice yanarsa yansın,
Efendilerin yüreği buz.
Ali Eralp
Yorum Gönder