Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, WikiLeaks belgeleri sayesinde ortaya çıkan, 29 Ocak 2010’da dönemin ABD Ankara Büyükelçisi James Jeffrey ile görüşmesini “iadei ziyaret” diye tanımlamış. Meslektaşımız Fikret Bila’ya konuşan Haşim Kılıç’a göre, Jeffrey kendisini 19 Haziran 2009’da “makamında” yani Anayasa Mahkemesi’nde ziyaret etmiş, o da tam 7 ay sonra kendisine “iadei ziyaret”te bulunmuş.
Oysa, Jeffrey’in konuya ilişkin Washington’a gönderdiği kriptoya göre, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, ABD Büyükelçisi’ni 29 Ocak 2010’da ikametgâhında (yani makamı olan büyükelçilikte değil, evi sayılacak yerde) ziyaret etmiş. Pek protokole uymayan, samimi bir görüşme yani…
Haşim Kılıç diyor ki:
“Ben büyükelçiyi ziyaret ettiğimde kapatma davası neticelenmemişti. Bu nedenle de konu olmadı.”
Oysa Jeffrey’in kriptosu öyle demiyor. Jeffrey’in görüşmeye ilişkin bizzat aldığı notlar şöyle:
“Kılıç, mahkemenin oybirliğiyle aldığı Kürt milliyetçi DTP’nin kapatma kararını ‘Anayasa Mahkemesi tarafından alınmış en haklı karar’ olarak niteledi. Kendisinin parti kapatma anlayışına baştan beri karşı olmasına karşın, DTP’nin hareketlerinin anayasadaki kapatma koşulları dikkate alındığında yoruma mahal bırakmadığını söyledi.”
Görüşmede yalnızca DTP de görüşülmemiş, askerlerin sivil yargıda yargılanması gibi, anayasa değişiklikleri gibi konulara da girilmiş. Kriptoya dönelim ve okuyalım:
“Kılıç, mahkemenin askeri yetkililerin sivil mahkemelerde yargılanmasına ilişkin yasanın iptaline ilişkin kararını değerlendirirken de aynı derecede açık sözlüydü. Söz konusu kanunun iptaline gerekçe olarak, askeri mahkemelerin askeri suçlarda, askeri personele karşı işlenen suçlarda, askerin yönetimindeki yerlerde işlenen suçlarda ve askeri hizmet ve görevle bağlantılı suçlarda askeri personel hakkında yargı yetkisi olduğuna dair anayasanın 145. maddesine dikkat çekti. Anayasa Mahkemesi üyelerinin çoğunluğunun anayasanın 145. maddesinin antidemokratik olduğu görüşünde olduğunu, mahkemenin görevinin anayasayı değiştirmek olmadığı için, bu konuda da mahkemenin bir seçeneği olmadığını vurguladı.
Kılıç kararlarını dayandırdığı anayasayı antidemokratik olarak niteleyip serbestçe eleştirerek, anayasanın pek çok maddesinin artık Türkiye’nin yaşamakta olduğu demokrasiyi karşılamadığını söyledi. Her ne kadar 1982’de bir referandumla kabul edilmiş olsa da bu anayasanın artık politik ortamın ve insanların isteklerinin anayasanın değiştirilmesi gerektiğine ihtiyaç duyulacak kadar değiştiğini söyledi. Bugüne kadar anayasanın 83. maddesinin değiştirildiğini vurgulayarak birkaç değişiklik paketinin anayasanın bugünkü standartlarla uyarlanmasına yeterli olacağını, ancak bu değişiklikleri yapmanın zor olduğunu ileri sürdü. Politik çıkarların aşırı değişikliklerin önüne geçtiğini, bu yüzden anayasanın değiştirilmesi gibi zor projelerin rafa kaldırıldığını söyledi.”
Jeffrey’in kriptosunda, görüşmeye ilişkin yaptığı yorumda, Anayasa Mahkemesi’nin Kürtlerin zararına, ordu yararına kararlarını bir baskı sonucu alıp almadığı konusunda Haşim Kılıç’ı adeta sorguladığı da ortaya çıkıyor. Jeffrey’in yorumu şöyle:
“Basında çıkan haberlerin ve hükümetteki bazı bağlantılarımızın yorumlarının aksine, Kılıç, mahkemesinde, ordu lehine değişiklik yapma yönünde baskı olduğuna dair bir ipucu ifşa etmedi. Hatta açıklamaları, bunun dışında alacakları herhangi bir kararın siyasi olacağını ve mahkemenin zaten parti kapatma kararlarını olabildiğince müsamahakâr şekilde değerlendirdiğini iddia etti. Buna karşılık AKP hükümetinin, yasanın bu yanlarını serbestleştirmek için anayasayı değiştirmeye çalışmaktan başka yolu kalmadığı gözüküyor. Sonuçta, Kılıç’ın, kişisel görüşlerinin bir hâkim olarak kararlarını etkilemesine olanak vermeyen son derece dürüst bir karaktere sahip olduğu anlaşılıyor.”
Haşim Kılıç, büyükelçiye “bilgi sunmadığı”nı söylüyor, ama Jeffrey’in kriptosu tam tersi bir içeriğe sahip!
NE ARIYORLAR ORADA?
WikiLeaks belgeleri arasında yer alan ve kamuoyunda neredeyse hiç tartışılmamış bir belgeye göre, Türk polisinin 24 Kasım 2008’de ABD Büyükelçiliği’ne Ergenekon soruşturmasıyla ilgili bilgi verdiğini, soruşturmanın generallerin yanı sıra Anayasa Mahkemesi üyelerine değin uzanabileceğini aktardıklarını bu köşeden dile getirmiştik.
Konu, TBMM’de de yankı buldu. CHP Milletvekili Atilla Kart, Türkiye Cumhuriyeti’nin organlarını, anayasal kurumlarını başka ülkelere istihbar eden bir emniyet yapılanmasıyla karşı karşıya olunduğunu belirterek Başbakan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede şu sorulara karşılık beklediğini bildirdi:
“Polisin yaptığı bu bilgilendirme için, siyasi iktidardan talimat mı alınmıştır? Bu nitelikte hangi elçiliklere hangi konularda bilgilendirme yapılmıştır? Siyasi iktidarın talimatı yoksa, bu bilgilendirmeyi yapan birimleri neden himaye ediyorsunuz? Bu bilgilendirme, emniyet istihbaratı içindeki cemaatçı yapılanmanın inisiyatifi ve karar alma gücüyle mi yapılmıştır?”
Bakarsınız, ABD Büyükelçiliği’ne bilgi veren polisler de “Başbakan’ın özel temsilcileri” çıkarlar…
Işık Kansu/Cumhuriyet
Yorum Gönder