Genelkurmay, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın kuruluş yıldönümü için her yıl özel afiş hazırlatıyormuş.
“Sözcü” gazetesinin haberinden öğrendiğimize göre, bu afişlerde yıllardır kullanılan “Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye” sloganı, bu yılki afişte aşağıdaki sloganla yer değiştirmiş:
“Denizlere Hâkim Olan Cihana Hâkim Olur…”
Gazetede, geçen yılın ve bu yılın afişlerinin fotoğrafları da var.
Her iki afişteki askeri üniformalı Atatürk fotoğrafları henüz yerli yerinde.
Gelecek yıl ve yıllarda ne olacağını bilemeyiz.
Nitekim geçen yılki afişte gördüğümüz, biri erkek biri kadın iki genç denizci subayın fotoğrafları bu yılki afişte kaldırılmış.
Denebilir ki, bu afişler her yıl değişiyor.
Olabilir.
Fakat bir şeyin kaldırılıp başka bir şeyin konulmasının bir açıklaması olmalı.
Nitekim bu yılın afişine geçen yılki afişte bulunmayan uçak ve helikopter fotoğrafları da kondurulmuş.
Ayrıca, geçen yılın afişinin üst başlığındaki “Türk Deniz Kuvvetleri” yazısı, bu yıl “Ulusunun Gurur Kaynağı Türk Deniz Kuvvetleri” olmuş…
Anlaşılan, farklı ve özel bir çalışma yapılma gereği duyulmuş bu yılın afişinin üzerinde.
Acaba neden?
***
Şu, “Denizlere Hâkim Olan Cihana Hâkim Olur” sözü üzerinde biraz duralım…
“Cihan” ve “hâkimiyet” sözcüklerinin bende uyandırdığı “arkaik” (eski, eskimiş) çağrışımlarının izini sürerek “Kaptan-ı Derya” Barbaros Hayrettin Paşa’nın (1475-1546) “Akdeniz’e Hâkim Olan Cihana Hâkim Olur” sözüne ulaştım…
Bu söz günümüzde yukarıdaki biçimi almış.
Böyle olması da doğal.
Çünkü Barbaros’un yaşadığı çağda Osmanlı’nın deniz ufku Akdeniz ve Karadeniz’le sınırlıydı.
Bugün bambaşka bir dünyada yaşıyoruz.
Fakat asıl ilginç olan, bunlardan çok, Deniz Kuvvetleri’mizin, çağdaşlığın beş yüzyıl gerisine giderek, Osmanlı’nın kaptan-ı deryasının bugüne uyarlanmış “fütuhatçı” anlayışını, afişine slogan olarak seçmesi…
Barbaros Hayrettin, (o çağın bütün devletleri gibi), yağmacı, fütuhatçı bir ortaçağ devletinin başarılı komutanıydı.
Siz çağdaş bir Cumhuriyet’in ordusunu temsil ediyorsunuz.
Başka slogan bulamadınız mı?
Cihana nasıl hâkim olacaksınız?
Hâkim olup ne yapacaksınız?
***
İşin bir yönü bu…
Gelelim başka yönüne…
Denizcilikten, gemilerden, donanmadan söz ederken, akla bunları çağrıştıran bir deyim geliyor:
“Lafla peynir gemisi yürümez…”
Şu günlerde tanık olduğumuz, tam olarak budur…
Amirallerinin, kurmaylarının, en seçkin mensuplarının, inanılmaz, akıl almaz bir cüret ve vurdumduymazlıkla cezaevlerine tıkıldığı bir deniz kuvvetleri, denizlere ve cihana hâkim olmaktan söz ediyor…
Buna ancak lafla peynir gemisi yürütmek denir…
Deniz Kuvvetleri’miz bunlarla meşgulken, son dakika haberlerinde, İran deniz kuvvetlerinin füzelerle donatılmış savaş gemilerini ABD karasularına doğru yola çıkarma hazırlığında olduğunu öğreniyoruz…
***
Karşımda bir başka haber ve fotoğraflar…
Bu kez bizim gazeteden, “Cumhuriyet”ten…
“İlk Milli Savaş Gemi”miz donanmaya katılmış…
“Heybeliada” adını taşıyan geminin aşağıdan yukarıya çekilmiş, muazzam bir balinayı andıran görünümü gerçekten etkileyici…
Fakat daha da etkileyici olan, onun hemen altındaki fotoğraf…
“Preveze Deniz Zaferi”nin 473. yıldönümü ve Deniz Kuvvetleri Günü’nde yapımı tamamlanarak hizmete alınan geminin Donanma Komutanlığı’na teslim töreninde, Başbakan, Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve modern giyimli bir hanımefendi (herhalde Genelkurmay Başkanı’nın sayın eşi) yine herhalde bağımsızlık marşımızı söylüyorlar…
Genelkurmay Başkanı’nın o anda herkesten daha coşkulu olduğu fark ediliyor…
Bu arada gözler, ister istemez, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın sayın eşlerini arıyor…
Fotoğrafa, bağımsızlık marşımıza, kuşkusuz onlar da çok yakışacaklardı…
***
Osmanlıcılık, fütuhatçılık, savaş çığırtkanlığı, cihana hâkim olma safsataları, bütün bu çağdışı, hayalci sözler ve görünümler, siyasi iktidarın tepesindeki kişilerin ağzından, ülkenin bütün kurumlarına, bütün ülkeye yayılma eğilimi gösteriyor…
Cumhuriyet Türkiye’sinin bugünkü görünümü böyle…
Ataol Behramoğlu/Cumhuriyet
Yorum Gönder