Başsağlığı İlanları… - Cüneyt Arcayürek

Annesini yitiren Başbakan; şu sıralar yalnız kalmayı, çevresinden uzak, anne acısını kalbinin ve kafasının süzgecinden geçirmeyi istiyor olabilir. Ama ne mümkün!
Belediyede memur olsaydı; çevresinde birkaç dostu, uzak yakın akrabalar başsağlığına gelecek, herhangi bir camide musalla taşında yatan annenin namazına beş on kişi katılacak… anacığını toprağa bıraktıktan sonra, sessiz, hatta eşi yanında olsa da kendini yalnız hisseden bir evlat gibi günler geçirecekti.
Ama o, dokuz yıldır Başbakan! Öyle böyle değil. İktidar kudretini, kendini kabul ettirinceye dek her alanda kullanan; önce medyayı, sonra karşı duruş sergileyen kurumları, kişileri bir bir hizaya getiren bir Başbakan!

***

Annesini yitirdiği, TV’lere düştüğü andan itibaren acısıyla baş başa kalamadı.
Yine TV haberlerine göre Ankara boşaldı. Siyasal tartışmalara mola verildi.
Annesini evine getirdi ve Başbakanlık, 7 Ekim günü yazılı bir açıklama yaptı.
RTE; annesinin ölümü nedeniyle gazetelere ilan verilmemesini, dileyenin adını, banka hesap numaralarını verdiği derneğe bağışta bulunmasını istedi.
8 Ekim, yani önceki gün, ortadan yandan, öteden beriden gazeteleri açanlar; Başbakan’a başsağlığı dileyen tam sayfa (çoğu holdinglere, şirketlere ait) ilanları görünce şaşırıp kaldılar.
Rekor Hürriyet’te: 14 tam, bir yarım sayfa.
Sabah 11 tam sayfa ile ikinci sırada.
Milliyet 6 tam, bir yarımla; Radikal ve Zaman altı tam sayfa ile üçüncü sırada.
İlanla Başbakan’a ulaşma yarışında diğer gazeteler üç, hatta iki tam sayfa ile gerilerde.
Ama iş dünyamız işini bildiğini bir kez daha kanıtladı...
Tam sayfa, hatta yarım sayfa başsağlığı ilanları Başbakan’ın rahatsız olduğu kimi gazetelerde, örneğin Akit gibi dinci bir gazetede görünmedi.

***

Başbakan’ın duyurusuna karşın; kimi holdinglerin, şirketlerin gazetelere başsağlığı ilanı vermekteki acele davranışlarındaki gerçek nedenler araştırılmaya değer bir konu değil mi?
Ha diyeceksiniz ki, bu ülkede olağandır. Örneğin 12 Eylül lideri Kenan Evren’i -basın sözcüsü, danışmanı Ali Baransel’in deyişiyle- yıllarca, “avuçları patlayıncaya kadar alkışlayanlar”… rüzgâr darbecinin aleyhine esince kalemleriyle, dilleriyle, Evren’i yerden yere vurmaya başlamadılar mı?
Bu gibiler, bugün gazetelerin gözdesi. TV ekranlarının has yorumcusu.
Kimileri Maoculuktan Humeyniciliğe, oradan Amerikancılığa, soldan çıkıp sağa, devrimcilikten Kürtçülüğe hizmet ettiler, ediyorlar.
Kimileri ulusallaştırdı dalkavukluğu, yeni adıyla yandaşlığı, yalakalığı!
Neredeyse bir yüzyıl önce Namık Kemal; Osmanlı’nın dünya anlayışını özetlerken, sanki yeni Osmanlı çağının bir gün bu ülkeye getirilmek istenileceğini sezmiş gibi; “Edepsizlikte tekleriz… Ne utanmaz köpekleriz” diye yazdı bir şiirinde.
Orhon Seyfi Orhan da dört dizelik bir hicvinde; “Maksadın hizmetse partiyse… Arza hacet yoktur, ilan istemez” diyor.
Başbakan’ın isteğine karşın, dün gazetelerde gördüğüm ilanlar…
...bilmem neden, bana bu dizeleri anımsattı!

Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget