Oyun - Deniz Kavukçuoğlu köşe yazısı


12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren ve zamanın Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya savcıya ifade veriyorlar. Biri 94, öbürü 86 yaşında. Yargılanıp mahkûm olacak olsalar cezalarının infazı yaşları ve sağlık durumları nedeniyle zaten mümkün değil.
Öyleyse niçin sorguya alınıyor bu iki darbeci ihtiyar? Sembolik nedenlerden mi, “Aradan 31 yıl bile geçmiş olsa biz darbecileri işte böyle yargılarız” demek için mi?
Bana gülünç geliyor, “nitekim” Kenan Evren de savcının sorusuna, “Koşullar aynı olsa, ben de aynı konumda olsam yine darbe yaparım!” diyor. Yani en ufak bir pişmanlık duymuyor ihtiyar darbeci, Ankara’da, milletin parasıyla yapılmış lüks bir general lojmanında milletin bol keseden verdiği parayla hayatının sonbaharını “ekmek elden, su gölden” refah içinde yaşıyor.
Bir oyun bu!
Özünde bir dram olması gereken bu oyuna seçimlere bir hafta kala başlanmış olması sahnelenen senaryoya bir komedi tadı veriyor.
***
Sen, 12 Eylül hukukunu savunacaksın, darbe yasalarını koruyacaksın, darbenin bu ülkenin ve toplumunun başına bela ettiği YÖK gibi kurumlara, yüzde 10’luk seçim barajıyla parlamenter demokrasiyi güdükleştiren Siyasal Partiler Yasası gibi yasalara sarılacaksın, sonra da “12 Eylül’ü yargılıyorum” diyeceksin!
İşkenceciler, katiller, faşizmi meşrulaştıran Danışma Meclisi’nin üyeleri, 12 Eylül hükümetlerinde görev yapan, çıkarılan tüm antidemokratik yasaların altında imzaları bulunan bakanlar ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşırken, “ah’ı gitmiş, vah’ı kalmış” iki ihtiyarı sorgulatıp bununla övüneceksin!
Sahnelenen bu oyuna kargalar bile güler. Gülüyorlar da zaten, zeki hayvanlardır.
***
Değerli okurlarım, yazımı Tevfik Fikret’in Halûk’un Defteri’nden Devenin Başı şiiriyle bitiriyorum:

Vaktiyle büyük bir devenin bir başı varmış…
Başsız deve olmaz ya, masal, neyse bütün gün
Yaz, kış, bu beyinsiz, bu çürük baş
Çöl, kır, tepe, dağ, taş
Biçareyi beyhude sürükler ve yorarmış…
Biçare ağır gövde ne yapsın, kime küssün?
Bir karga bulup derdini dökmüş, o demiş: ‘Vah!
Baştan büyük Allah…
Başa gelmiş çekeceksin.’
Artık işe hörgüç bile şaşmış,
Kuyruksa dolaşmış,
Baştan başa enhâyı (nahiyeler-dk); fakat kimseyi
Allah baştan düşürüp kuyruğa baktırmasın; ilkin
Bir parça durup dinleyen olmuşsa da, git git,
Âlem bu uzun derdi işitmekten usanmış;
Artık kime dinletmeye gitse,
Kim duysa, işitse,
Yüz vermediğinden, devecik sâkin ü sâkit, (sakin ve sessiz-dk)
Bir hendeğe inmiş, başı sokmuş ve uzanmış,
Birden çekilip; “Haydi” demiş, “dûzaha murdar! (cehenneme pislik-dk)
Haksızlık eden başları bir gün koparırlar.””

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget