Olimpiyatların açılışına katılan Başbakan, 2020 Olimpiyatları’nın İstanbul’da yapılması için çaba harcıyor. Çabası doğru olsa da Başbakan’ın kullandığı gerekçe çok büyük bir yanlışı içeriyor!
Başbakan, şimdiye dek hiçbir Müslüman ülkede olimpiyatların yapılmadığını vurguladıktan sonra, bu nedenle -Müslüman Türkiye’nin olimpiyatları hak ettiğini öne sürüyor.
Bu ülkenin iç ve dış siyasetinde Müslümanlığı kendi işine geldiği gibi iliklerine dek kullanan; halkın din duygularını sonuna dek sömüren Başbakan, aynı yaklaşımı olimpiyatlar konusunda da sergiliyor. Müslümanlığı bir araç olarak kullanmak istiyor.
Ülke halkının büyük çoğunluğunun Müslüman olması şu iki gerçeği değiştirmez; birincisi, anımsatalım ki bu ülkenin adı Türkiye Cumhuriyeti’dir; ikincisi de bu söylem olimpiyat kavramını dine bağladığından tümüyle yanlıştır.
***
Eski Yunan’da, ortaya çıkışının koşulları bir yana, olimpiyatların 1896’da çağdaş anlamda yeniden başlamasının hangi gelişmelerin ve etmenlerin doğal bir sonucu olduğunu Başbakan bugünkü dünyayı doğru anlayabilmek için bilmek zorundadır.
Olimpiyatlar, bu konuda değişik yorumlar olmakla birlikte, özünde insanın, aklıyla ve bedeniyle özgürleşmesinin doğrudan sonucudur. Aslında, kendisi de, aklın ve bedenin birlikte özgürleşmesinin bir sonucu olan kapitalist üretim sürecinin bir türevidir. Sporda daha hızlı, daha güçlü ve daha yüksek için tümüyle amatör bir ruhla yarışılan olimpiyatlar, günümüzde en önemli uluslararası spor olayıdır.
Anlaşılıyor ki, Başbakan, insanlığın ulaştığı bugünkü gelişmişlik aşamasının aklı ve bedeni özgürleştirici özelliklerinin bilincinde değildir; bu nedenle de şimdiye dek Müslüman ülkelerde neden olimpiyat yapılmadığını sorgulayamıyor.
Başbakan’ın başında olduğu AKP iktidarında, bilimsel araştırma özgürlüğü bile unutulmuştur. Sanatsal yaratıcılık baskı altındadır. İnsan aklının özgürleşmesi, gündemde yoktur; eğitimde dindar nesiller yetiştirilmesi tek hedeftir. Ahlak kurallarını, giderek özel yaşamı da kendince kurgulayan ve topluma zorla kabul ettirmeye uğraşan Başbakan ve yönetimi, sayısız örnekleriyle kanıtlandığı gibi, insan bedenini kullanımının yalnızca o insanın kendine ait olduğunun bilinç düzeyinden de çok uzaktır.
***
Oysa, Başbakan olimpiyatların ülkemizde yapılmasını çok daha güçlü gerekçelere dayandırabilirdi.
Türkiye, Londra Olimpiyatları’na geçmiş olimpiyatlara göre çok daha fazla sayıda sporcuyla katılıyor. Özellikle kadın voleybol ve basketbol takımlarının ilk kez olimpiyatlara katılmaları; atletizm ve yüzme gibi geleneksel gözde spor dallarında ulaşılan katılım sayısı, Başbakan’ın on yıllık iktidarının değil, toplumun Cumhuriyetin en önemli değerlerinden biri olarak kadın-erkek eşitliğine verdiği büyük önemin doğrudan sonuçlarıdır.
Başbakan, Cumhuriyetin değerlerine sahip çıksa ve olimpiyatların ruhunu yansıtan amatör sporlara gerekli önceliği ve önemi verse; özellikle kadınların, işgücüne, toplumsal yaşama ve spora katılımını artırsaydı, bu ülkenin halkı Müslüman diye yanlış bir gerekçeyle birilerine yalvar yakar olmaz, ülkenin spordaki gücüyle olimpiyatlar alınırdı!
Yorum Gönder