Son gününde de olsa bayramınızı kutlar, bugününü hapishanede geçiren insanlar ile yakınlarını unutmamanızı dilerim.
Unutmayın ki, bu bayramda da hapishanelerde bizim için yatan insanlar var. Arkadaşımız, dostumuz, yakınlarımız onlar.
Yıllardır bayram gelince açık görüşleri anımsarım.
Hapishanede bayram açık görüş demektir. Açık görüş hasret giderir mi yoksa o kargaşa ve itiş kakış arasında hasret daha mı koyulaşır? Bir karar veremiyorum.
1988’de ABD’de kimi hapishanelerdeki, insancıl açık görüşe tanık olduğumda doğrusu onları kıskanmıştım.
Öyle açık görüşe can kurbandı. Bir de bizim “Devri Kenan”da yaşadığımız açık görüşler gelmişti gözümün önüne.
Kenan Evren döneminde çekmiş bir sürü Türk yurttaşından biri olarak, şu günleri gördüğüme çok mutluyum.
Çünkü hiç unutmuyorum, bir Kurban Bayramı ettiğim dua yerine geldi. O gün kimi arkadaşlar Kenan Evren’e inkisar ederlerken, ben içtenlikle dua ediyordum:
- Allah ona uzun uzun ömürler versin!
Çok şükür verdi ve Kenan Evren yaşayıp adının ne hallere geldiğini gördü.
Binlerin, on binlerin Kenan’ın tutsakları olarak hapiste olduğu günleri hatırlıyorum.
Beşuş çehreyle orada burada geziyor, her yerde, alanlara, sokaklara adı veriliyordu.
Yüreğime iniyordu, bu işin sonunu görmeden ölecek diye.
Çok şükür öyle olmadı.
***
Artık alanlardaki, sokaklardaki Kenan Evren tabelaları teker teker indiriliyor.
Bayramın ilk günü bir gazetede Evren ile ilgili şöyle bir haber vardı:
- Yalıkavak da ismini sildi.
Bu gecikmiş jestleriyle Yalıkavaklılar, yalnız Evren’in ismini değil, kendi gecikmiş ayıplarını da silmiş oldular.
Aynı haberden öğreniyoruz ki, Kenan Evren’in tabloları da Resim Heykel Müzesi envanterinden silinmiş. Gerekçe resimlerin sanat değerinin olmamasıymış.
Evren’in resimlerinin sanat değeri olmadığını bilmek çok kolay.
Ama yine bilelim ki, Kenan Evren’in resimleri başka bir nedenle, devletin müzelerinde yer almalıdır. Çünkü onlar toplumsal yalakalık eğilimimizi çok çarpıcı biçimde yansıtan göstergelerdir.
O resimler, sergilenebilir ve altlarına şöyle bir açıklama da konabilirdi:
“Askeri dikta döneminde, diktatörün bu nitelikteki tabloları büyük fiyatlara alıcı buluyor, köşklerin salonlarında, ünlü ressamların yanına asılıyorlardı.”
Böylelikle toplumun hangi evrelerden geçtiği ya da geçemediği görülebilirdi.
***
Böyle bir şeye şiddetle ihtiyaç olduğu açıktır.
Çünkü Kenan Evren’in çekip gitmesinin üstünden bunca yıl geçtiği halde, bu ülkenin aydını, gazetecisi, yazarı ve de yakınları hapiste geçirilen bayramlar acısını hâlâ yaşıyorlar.
Toplum, bir darbenin getirip başına oturttuğu Evren gittikten sonra; onu suçlayan toplum, “Evrensiz Evren dönemi” yaratmadaki maharetini görmelidir.
Kenan Evren’e uzun ömürler dilediğim bayram gününden yıllar sonra bir başka bayram gününde kendi kendime soruyorum:
- Üniformalı Kenan Evren döneminin geride kalması demokratik hünerimizden mi, yoksa kendi sivil Evren’lerimizi yaratmaktaki maharetimiz yüzünden, artık eskisine gerek duyulmamasından mı kaynaklanıyor?
Evren’den yıllar sonra, insanlarımız hâlâ aynı acıları yaşadıklarına göre, yukarıdaki sorunun yanıtı da kendiliğinden ortaya çıkıyor demektir.
Bu durumda acaba diyorum, asker ve sivil tüm Evren’leri bir araya toplayan bir müze kursak da adını da müeddep bir şekilde “Toplumsal Safiyet Müzesi” mi koysak?
Bu vesileyle, içerideki, tanıdığım, tanımadığım bilcümle dostlarıma ve yakınlarına iyi bayramlar dilerim.
Unutmayın! Evren dönemi geçti, “Evren’siz Evren” dönemi de geçecek.
Yorum Gönder