TÜRKÇE kaynaklı olmayan iki sözcükten oluştuğu, dil çetrefilliği yüzünden söylenmesi zor olduğu halde çok kullanılan ve gündemden hiç düşmeyen bir terim. Araçların taşıyabileceği, yük alabileceği ağırlığın, alabileceği yolcu sayısının sınırı demek. Kazaların çoğu o sınır aşıldığı zaman olur. İnsan beyninin düşünebileceği, havsalasının kabul edebileceği düşüncenin, yüreğinin kaldırabileceği üzüntülerin de bir sınırı vardır, o sınırın aşılması insanı kahreder, kolay giderilmeyecek kötümserliklere sürükler.
Gazetelerimiz her gün normal insanda bu çeşit birikimler yaratacak haberler ve resimlerle doludur.
Çok basit önlemleri bile almadan ağır iş makinesi taşımaya kalkan kamyon şoförünün hatası yüzünden can vermiş yedi kişinin ölüm haberini okurken ya da dokuz yavrusunu emzirirken hayvan sevmeyen komşunun kurşunuyla vurulan köpeğin resmine bakarken üzüntüye katlanma haddinizin zorlandığını hissetmez misiniz?
Büyük özverilerle kurulup insanlık tarihine armağan edilmiş bir “mucize cumhuriyet”in vatandaşları olarak, kaldırma sınırlarınızı aşacağından endişelendiğiniz durumlarla gitgide daha sık karşı karşıya kaldığınızın farkındasınızdır herhalde.
İnsaf, adalet, hakkaniyet ölçülerine sığmayacak yargı kararları çoğaldıkça, bunlar sizle ilgili olsun olmasın, bunalır gibi olmaz mısınız? Devletiniz dış politika alanında geçmişteki saygınlığına sığmayan durumlara düştükçe, sizi yetiştirmiş cumhuriyetçi ulusal eğitim sisteminiz saçma formüllerle bozuldukça rahatsızlığınızın, kendinizi beğenmeyişin, utanışın sınırına geldiğinizin bilincinde olmaz mısınız?
İnceden inceye başlayan, her ayıpla, başarısızlıkla, toplumunuza yakıştıramadığınız her yanlışla biraz daha dayanılmazlaşan rahatsızlıklar değil midir bunlar?
Üstüne üstlük, herkesi zorlayan geçim derdi, işsizlik, ufuksuzluk gibi somut sıkıntılar bu huzursuzluğa eklenince, istiap haddinizin sonuna yaklaştığını anlarsınız.
Galiba bu iktidar toplum olarak bizi o noktaya getirdi. Elbet tam bir patlama noktasına geldiğimiz söylenemez. Ama, bu sinsi huzursuzluğun Cumhurbaşkanlığı ve yerel yönetimlerle başlayıp genel seçimlerle noktalanacak iktidar değişiklikleriyle giderileceğini bilerek, henüz vakit varken böylesine kritik bir maratona şimdiden hazırlanmak gerektiğini söylemek hiç yanlış olmaz.
Yorum Gönder