Yargı sorunları “hakim ve savcı sayısının yetersizliği ve bu nedenle yargılama süreçlerinin uzaması” aynı nedenlerle temyiz incelemelerinin yıllarca sürüncemede kalması olarak özetleniyor. Ancak, günümüzde davaların uzamasından çok “uzun tutukluluk” ve “yargının bağımsız olmadığı”na ilişkin şikayetler öne çıkıyor.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkan Vekili Ahmet Hamsici, 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, 2. Daire Başkanı Nesibe Özer, o gün çok şey anlatacaklardı. Ancak, 28 Şubat soruşturması kapsamında 31 eve baskın yapılması, gözaltılar bu toplantıyı gölgede bıraktı. Dahası, Hamsici gözaltına alınanlarla ilgili bilgi verince, “Önceden haberi mi var?” sorusu da gündeme geldi.
Bu durumu, 1. Daire Başkanı İbrahim Okur’a sorduğumda, “gazetecilerin merak ettiği konuda onları bilgilendirmek için Ahmet Bey, Ankara Başsavcılığı’ndan özet bilgi aldı ve bunu basınla paylaştı. Böyle bir operasyon yapılacağından önceden haberimiz yoktu. Biz de gazetecilerle birlikte öğrenmiş olduk” dedi.
Şikayet sayısı rekor düzeyde
Öğrendik ki, bir C.Savcısına düşen soruşturma sayısı bin 500, bir hakime düşen dava sayısı ise bin 136 civarında. Davaların ortalama görülme süresi 214 gün, Yargıtay’da ise 506 gün civarında.
Son dönemlerde en çok şikayet “özel yetkili” olarak bilinen 250. madde ile yetkilendirilen C.Savcısı ve hakimleriyle ilgili. Şikayet sayısında öyle bir artış var ki buna HSYK yetkilileri de şaşırıyor. Örneğin 3-4 yıl öncesine kadar tüm şikayetler 4 bin civarında olurken, bu gün 10 bini aşıyor. Yetkililer, HSYK’nın adı referandum sürecinde sıkça duyulduğu için şikayetlerin de bundan kaynaklandığı görüşünde.
Daire Başkanı İbrahim Okur, “HSYK temyiz makamı değildir” diyor ve gelen şikayetlere karşın 191 şikayetle ilgili soruşturma izni verildiğini ekliyor. 2. Daire Başkanı Nesibe Özer de, savcı ve hakimlerle ilgili disiplin cezalarından söz ederken, bu konuda 531 karar verdiklerini, 148 kişi hakkında cezaya gerek görmediklerini, 6 kişinin soruşturma sonucu meslekten çıkarıldığını, diğerlerine de değişik disiplin cezaları verildiğini ekliyor. Bu şikayetlerin önü alınamaz.
Gizliliği ihlal soruşturmaları
“Soruşturmanın gizliliğini ihlal” en çok gazetecilerin başını yakıyor. Bununla ilgili açılmış, mahkumiyetle sonuçlanmış onlarca dava var. Şu anda bu konuda yürütülen 600 civarında soruşturma bulunuyor.
Son dönemlerde C. Savcılıklarından açıklama yapılmaya başlandı. 16 il’de “Basın sözcülüğü” oluşturulmuş, 25 il’de daha oluşturulacak. Bunlar yurtdışına bile gönderilmiş, o ülkelerdeki uygulamaları yerinde görmüş. Ancak, ne kadar eğitim alırlarsa alsınlar, ülkemizde C.Savcıları da, hakimler de konuşmayı sevmez. “O yüzden yapılan basın açıklamaları, zaten gazetecilerin öğrendiklerinin bile çok Açıklamalar yerinde ve zamanında yapılırsa önemli. Yoksa, 28 Şubat süreci ile ilgili soruşturma ile ilgili 4 satırlık açıklamanın Ankara C.Savcılığı tarafından saat 17.00’de yapılmasının bir kıymeti olmaz….
Tayinler yılda bir kez yapılacak
Hakim ve savcıları yakından ilgilendiren yeni düzenlemeler de gündemde. 5 bölgeye ayrılmış “adli teşkilat”ta yer alan iller arasında değişiklikler yapılacak. Hakim ve savcılardan bulundukları hizmet bölgesinde görev süresini tamamlayanların yılda iki kez atamaları yapılırken buna son veriliyor. Nedenini Başkan Vekili Hamsici şöyle anlatıyor:
“ 4 bin hakim savcı üzerinde anket yaptık. Yüzde 85’i ‘ara kararname’ çıksın diye görüş bildirdi. Yüzde 15’i iki kere çıksın dedi. Kimsenin tedirgin olmasına gerek yok. Yılda bir kere yazın kararname çıkaracağız. Aralarda çıkacak kararnamelerde talep dışında re’sen kimseyi almayacağız. Eş durumu, sağlık, disiplin nedeniyle ara kararnamelerinde atamalar yapılacak.”
Küçük adliyeler kapatılacak
Yakın bir gelecekte, adliyelerle ilgili önemli kararlar verilecek. Küçük ilçe adliyelerinde de iki C.Savcısı, iki hakim bulunuyor. Küçük ilçede bir hakim 100 dosyaya bakarken, büyük ilçe ve illerde bir hakime düşen dosya sayısı 2 bine yaklaşıyor.
Çözüm yolu şöyle olacak: Küçük ilçe adliyeleri merkezi adliyelerle birleştirilecek. Küçük adliyelerin kapatılması sonucu yaklaşık bin 500 hakim ve savcı büyük adliyelerde görevlendirilecek. Kadastro davaları da belli il adliyelerinde toplanacak. Böylelikle davaların daha kısa sürede sonuçlandırılması hedefleniyor.
Söz dönüp dolaşıp tutuklamalara geliyor. Bu konuda HSYK yetkililerinin ortak görüşü ise “HSYK’nın yargısal konularla ilgili karar verme ve müdahale etme yetkisi yoktur. Ama tutuklamalarda dikkatli olunmalı. Doğrudur ya da yanlıştır demiyoruz. Tedbire gerek var mı yok mu ölçülü mü değil mi bunlar önemli.”
Tutuklamaların bu kadar yaygın, tutukluluğun bu kadar uzun olduğu, davaların yıllarca sonuçlanmadığı ülkemizde yargının bu gidişatından nasıl memnun olacaksınız?
Yorum Gönder