Artık “mızrak çuvala sığmıyor”...
Türkiye’nin, demokrasiden başka her şeye benzeyen “ileri demokrasisi” ve bu rejime uygun biçimde yürütülen Silivri davaları, Avrupa Parlamentosu’nun gündeminde:
Terörist bombası muamelesi gören kitaplar, yayımlanmamış kitap müsveddeleri, tutarsızlığı ve sahteliği her yerinden fışkıran “orijinal belgeler(!)” ve bunlar üzerine kurulmuş olan davalar...
Anayasanın açık hükmüne karşın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı uygulamalar...
Medya üzerindeki baskılar...
Ve bütün bunların sonucunda karartılan yaşamlar.
***
Gazeteci Ahmet Şık, davetli olarak gittiği, Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen toplantıda konuşuyor:
“Bugün Türkiye’de sivilleşme, demokratikleşme, geçmiş dönemin darbeleriyle, 12 Eylül ile hesaplaşma gibi yalanlar havalarda uçuşurken Türkiyeli meslek örgütlerine göre 102, çeşitli uluslararası basın örgütlerine göre de 50 ile 80 arasında gazeteci demir parmaklıklar ardında. Zaten benim burada bulunma nedenim de yakın zamana dek o tutsaklardan birisi olmamdı” diyor.
Basın özgürlüğünün, halkın bilgiye ulaşma özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini vurguluyor.
Çeşitli isimlerden de örnekler verdikten sonra soruyor:
“Bu kuralların geçerli kılınmaya çalışıldığı ülkemin rejiminin adına demokrasi mi, yoksa adaleti ortadan kaldırarak endişe ve paranoyanın topluma hâkim kılınmak istendiği bir korku diktatörlüğü mü diyeceğiz?”
Adaletin, adaletsizlik olarak uygulandığını belirtiyor.
Görevi kargaşaya son vermek olan hukukun, bizzat kendisinin kargaşa yarattığını vurguluyor.
Terörle Mücadele Kanunu’nun, muhalif ya da hoşa gitmeyen davranışta bulunan herkese terörist muamelesi yapmakta olduğunu söylüyor.
Ve Avrupa Parlamentosu üyeleri, bu gerçekleri, bir kez de bunları yaşayan birinden dinliyor.
***
Yıllardır, Türkiye’deki hak ihlalleri konusunda sesini çıkarmayan Avrupa’nın bu sessizliğinin nedeni de artık iyice ortaya çıkıyor:
İktidarın kulis ve lobi çalışmaları!
Ama artık “mızrak çuvala sığmıyor.”
Utku Çakırözer’in dünkü haberine göre, Avrupa Parlamentosu’nda önceki gün kabul edilen Türkiye raporunun Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları bölümündeki “tutarsız deliller” ifadesinin çıkarılması için AKP iktidarı ve Gülen cemaati lobi yapmış.
Ne var ki, daha önce, rapordaki Türk ordusunun laikliğine vurgu yapan bölümü engelleyenler bu kez başarılı olamamış.
Ayrıca gene Çakırözer’in haberinden öğrendiğimize göre, raporun ilk taslak metninde de benzer bir tartışma yaşanmış...
İktidar ve cemaat yanlılarının “Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları Türk demokrasisi için bir fırsattır” şeklinde bir ifade koyma girişimi de engellenmiş.
***
Bu arada Türkiye’deki ve Amerika’daki bilgisayar uzmanlarından, Balyoz davasında delil olarak kullanılan CD’lerin sahteliği hakkında rapor üstüne rapor yağıyor.
Öyle anlaşılıyor ki “Hakikat Şimşeği”, Silivri davalarındaki hukuksuzlukların tümünü ve Türkiye’deki insan hakları ihlallerini iyice aydınlatmaya başladı...
Gerçeğin ışıltısı, karanlık kulisleri ve lobileri bile aşarak, Avrupalıların vicdanlarını dahi aydınlatıyor!
Yorum Gönder