Mösyöler/Madamlar
Lütfen Türk kalmayalım..
“Benzetmek gibi olmasın!” diyelim..
Tahtaya vurarak sıralayalım:
***
Cumhuriyet kurumlarıyla çatıştı..
Siyaset sınıfının kullandığı şifreleri kırdı!
Klasik siyaset mantığını reddetti!
Toplumun ortak bilinçaltına hitap etmeyi başardı.
Kamuoyuyla doğrudan ve içten bağlantı kurdu.
Hep şimdiki zamana odaklandı.
Sürekli TV ve gazetelerde yer almaya öncelik verdi!
Tarihle buluşmaktan kaçtı.
Savunma ve diplomasi alanlarında yabancı dümen suyuna girdi.
Egosunu sürekli öne çıkaran bir tür halk starı profili çizdi.
Ülkeyi riskli bir uluslararası bir zemine sürükledi.
Devleti zayıflattı.
Sosyal kazanımları geriletti.
Okulları ihmal etti.
Fahiş servetlere göz yumdu.
***
Hayır, yanıldınız!
Bu satırların bizimle ve onunla bir ilgisi yok.
Bu satırlar, önceki gün seçimlerin ilk turunu kaybeden Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’yi ve siyasi hallerini anlatıyor.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin günlük yayın organı Bizim Gazete’nin dış politika yazarı gazeteci Necat Aşkın’ın köşesinden aldık.
Belki Fransızlar bize Fransız.
Ama çok şükür Türkler, yukarıdaki hallere Fransız değil!
Danışman Vefası
Merkez Bankası Tasası
Dünyanın en önemli 1000 iktisatçısı arasında 107. sırada gösterilen Vefa Tarhan, CHP’deki ilgisizlikten yakındı ve istifa etti.
İlgisizlik belki de CHP’de ilk 100’e girecek bir iktisatçının işbaşı yapacak olmasıdır.
Vefa Hoca yine de vefasını halka gösterme gereği hissetti:
“Enflasyon artacak. Yaşam standardı düşecek. Borçluların durumu ağırlaşacak. Hele, banka kredisi ile ev alanların istikbali kararacak! Kredi kartı borçluları ise çok zorlanacak! Endişeliyim!”
Bu haber yayılırken, Merkez Bankası’nda da T. Erdoğan kısaltmasını andıran bizim çengelli TL simgesinin, rakamın sağına mı soluna mı konulacağı tartışması yapılıyordu!!!
PARİS-BERLİN-ANKARA
Ayıplı Belediye Hattı
- Köyde-kasabada onlara niye “eksik etek” denir ki?
- Şehirlerde “saçı uzun, aklı kısa” niye denirse ondan...
Kadına şiddetin nedeni, erkeğin meşrebine göre değişiyor.
Ama sonuç değişmiyor:
En hafifi, iki tokat, bir tekme!
Daha ilerisi “kanlar içinde yere sermek!”
Daha da ötesi var.
Ki orası devletin geleceğine uzanıyor.
Kadına yönelik şiddet önlenemez...
Ve kadınlara adam gibi davranılmazsa...
AB üyeliği hayal!
Yani, hapishane korkusundan değilse de...
AB’ye girme aşkına kadına iyi davranmak gerek.
“Dün gece neredeydin?”e kızıp iki tane patlatmak zevki için...
Türkiye’nin geleceğini karartmanın ve başmüzakerecimizin başını ağrıtmanın âlemi yok!
***
Gerçi ülkemizde bıyıklılara iyi davranıldığını söylemenin de imkânı yok.
Kısa bir polis-adliye-istatistik araştırması, ölen ve öldürenlerin yüzde 80’inin bıyıklı olduğunu ortaya koyuyor.
Bu durumda en doğrusu etekli/bıyıklı ayrımına son vermek.
İki cinse de iyi davranılmasını savunmak.
- Önce insan, sonra erkek.
- Önce insan, sonra kadın olmak...
Ama iş bununla da bitmeyecek gibi görünüyor...
Sırada “3. cinsiyet” var.
Ki zinhar siyasetimiz bu konuya uzak duruyor.
“Avrupa Başkenti Ödüllü” olmakla...
Avrupa Parlamentosu’ndan 5 tane ödül almakla övünen
Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek TV’de, konu oralara gelince...
“Bizde öyle şeyler olmaz” diyor.
Ama; ağzı kulaklarında, “CHP’nin bir eşcinseli” Ankara’ya aday göstermesini destekliyor!
Belli ki niyeti yeri gelmişken...
“Öylesi CHP’ye yakışır!” mesajı vermek!
Eşcinsellik artık ayıp değil.
Olsaydı, başkanları öyle olan Paris ve Berlin “en ayıp kentler” olurdu.
Asıl “ayıp”, “ayıplı kentler” yaratmaktır.
3-5 yıl sonrasını bile düşünmeden...
Kentin en işlek yollarında, kaldırım kenarlarına...
40-50 katlı bina dikilmesine ruhsat vermektir.
Ankara’nın en işlek yolunda tam da kaldırımın kenarına çelikten kaçak yapılar oturtmaktır!
Fransız düşünür Paul Valery’ye göre “siyaset, insanların dikkatlerini kendilerini en çok ilgilendiren konulardan uzaklaştırmayı bilme sanatıdır!”
Bu durumda, gelmiş geçmiş başbakanlar arasında
Tayyip Erdoğan’dan daha “sanatkâr ruhlu” olanı yok!
Yorum Gönder