Hem muvazzaf, hem de emekli komutanların değişik davaların “tutuklu sanıkları” olmaya başlamasıyla birlikte, askerlerin konulduğu cezaevlerinin de sayısı artmaya başladı. Şimdiye kadar 3 cezaevi kullanılırken, Sincan da, komutanlar için 4. cezaevi olarak devreye girdi. Halen görevde bulunan komutanlardan da tutuklananlar olursa, onlar da Ankara- Mamak Askeri Cezaevi’ne konulacak.
Aralarında eski Özel Kuvvetler Komutan Yardımcısı Abdullah Kılıçarslan’ın da tutuklandığı “28 Şubat süreci” ile ilgili soruşturmanın, genişletileceğine ilişkin yorumlar yapılırken, dönemin Cumhurbaşkanının da gözaltına alınması için belli çevrelerin yoğun bir çaba içinde oldukları ve yargıyı etkilemek için gayret gösterdikleri öne sürülüyor.
Tutuklamalara yorum: Sincan Rövanşı
Ankara’nın Sincan ilçesinde, Refah Partili belediye başkanı Bekir Yıldız’ın, “Kudüs gecesi” düzenlemesi, bu geceye İran Büyükelçisi başta olmak üzere o dönem irticai faaliyetleri destekleyen kişilerin gelmesi ve geceyi gösteriye çevirmelerinden iki gün sonra, Sincan’da tanklar yürütülmüştü. Tankların yürüdüğü Sincan’da, bu kez 28 Şubat döneminde görev yapan önemli komutanların bu ilçede yaptırılan cezaevine konulmaları da “28 Şubat’ın Sincan rövanşı” olarak yorumlandı.
28 Şubat sürecinde de, Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız ve bazı belediye görevlileri tutuklanması ve hüküm giymişlerdi. Dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın, Yıldız’ı cezaevinde ziyaret etmesi de “yargıya müdahale” yorumlarına neden olmuştu.
Askerler için 4. cezaevi
Hemen tamamı askerlerden oluşan “Balyoz Davası”nın 365 sanığı bulunuyor. Bunun 250’si tutuklu. Tutuklu komutanların önemli bir bölümü de halen görevde bulunanlardan oluşuyor.
Balyoz, Ergenekon davalarından tutuklananlar arasında eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Kuvvet Komutanları İbrahim Fırtına, Özden Örnek, Genelkurmay 2. Başkanı Ergin Saygun, 1. Ordu eski komutanı Çetin Doğan da bulunuyor. Halen görevde bulunan aralarında Orgeneral Bilgin Balanlı’nın da bulunduğu 56 general ve amiralin tutuklulukları da devam ediyor.
Balyoz ve Ergenekon tutuklularından halen görevde olan askerler önce Hasdal Askeri Cezaevine konuldu. Ancak cezaevinde yer kalmayınca askerlerin bir bölümü Maltepe Askeri cezaevine götürüldü. Böylece muvazzaf askerlerin cezaevi sayısı ikiye çıkarıldı.
Aynı davaların, emekliye ayrılan komutanları ise İstanbul-Silivri Cezaevine konuldu.
Bu kez gözler, Ankara Özel Yetkili C.Savcılığı tarafından başlatılan dönemin Milli Güvenlik Kurulu Başkanı ve Devlet Bakanı Kenan Evren, MGK Üyesi ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya’nın sanıkları arasında yer aldığı “12 Eylül” davasında, 11 Nisan’da sanıklarla ilgili önemli karar verilmesi bekleniyor.
28 Şubat’ta tutuklananlarla aynı cezaevine
12 Eylül davasından sonra gözler çok sanıklı olması beklenen “28 Şubat” soruşturmasına çevrildi. 28 Şubat soruşturması kapsamında gözaltına alınan 31 kişiden önemli bir bölümünün tutuklanması, soruşturmanın genişletilerek devam edeceği yolundaki kanaat, Ankara- Sincan cezaevinin de önümüzdeki günlerde “ünlü” konukları olacağı yorumlarına neden oldu.
Halen görevde bulunan askerlerden tutuklananlar olması durumunda, Mamak Askeri Cezaevine konulacak. 28 Şubat sürecinde tutuklanan dönemin İstihbarat Dairesi Başkan vekili Bülent Orakoğlu ile davanın sanıklarından Kadir Sarmusak da Mamak Askeri Cezaevinde yatmışlardı.
Komutandan 28 Şubat yorumu
Eski Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, SÖZCÜ’ye y yaşanan süreci şöyle değerlendirdi:
“Basına yansıyan bilgilerden, soruşturmaya Batı Çalışma Grubu ile başlandığı anlaşılıyor. Bu soruşturmaya nereye kadar gider belli değil. Bazsı yayın organlarına göre bunun siyasi, iş ve basın ayaklarının da bulunduğu belirtiliyor. Biz, hükümet değişikliğine giden yolu bilmediğimiz için bir şey diyemiyoruz.
Gördüğüm şu: MGK, 18 maddelik bir karar almış. Kararların temelinde laikliğe özen gösterilmesi yer alıyor. MGK toplantısında yalnız asker değil, siviller de bulunur. Hatta, sivil ağırlığı daha fazladır. Hal öyle olunca o günkü MGK’sında bulunan askerler çağırılacaksa, MGK’ya başkanlık eden Cumhurbaşkanına da soru sorulacak gibi bir durum olur. Bu da kadar uygun olur. Dönemin cumhurbaşkanını sorgulayacak durum Türkiye’ye yakışmaz.
Emir-komutada şuna uyulur
Askerlikte genel anlayış vardır. Komutan her şeyin sorumlusudur. Karargahlar, komutanının emrine, direktiflerine göre çalışır. Bir manganın komutanı, kritik bir durumda alacağı kararla ya sizi ölüme götürür ya da zafere götürür. Bunun ayırdı nasıl yapılır. İnisiyatif verildiği zaman alt kademenin verdiği kararlar da onları bağlar.
Bir dönem yargılanıyor
O çocukların, komutanın emrinden sonra hiçbirisinin ‘ben yapmam’ deme inisiyatifi disiplin anlayışına göre olmaz, böyle bir durum emir-komuta zincirine de yakışmaz. Komutanın yasadışı bir bir emri olursa, askerin buna itiraz hakkı olur. Ama son sözü söyleyen o birimin başındaki amirdir. Genelde, sorumlu varsa bir kişidir. Anlaşılıyor ki, bir dönem yargılanıyor. Önce, o dönem iyi araştırılmalı, askerleri böyle bir adım atmaya zorlayan nedenlerin ortadan kalkıp kalmadığı da görülmeli. “
Yorum Gönder