Kadınlar ve Pozitif Ayırımcılığın Türkçesi - Deniz Kavukçuoğlu

Cezası nedeniyle sahaları kapatılan futbol kulüplerinin maçlarında stadyumlara yalnız kadın ve çocukların alınmasına ilişkin Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) kararını olumlu karşılamış, hele ilk maçta tribünlerdeki kadınların coşkusuna tanık olunca yargım pekişmişti.
Fakat federasyonun konuya ilişkin olarak yayımladığı yönetmeliği okuyunca ne yalan söyleyeyim kafamda sorular oluşmaya başladı.
Okuyalım: “Seyircisiz müsabakaları, kadınlar ile 2012 yılında oynanacak maçlarda, annelerinin yanlarında olması koşulu ile 01.01.2000 tarihinde ve daha sonra doğmuş çocuklar ücretsiz izleyebilecek.” Okumayı sürdürelim: “Misafir takımların kadın ve çocuk taraftarları da yukarıda belirtilen kriterlere, TFF düzenlemeleri ile getirilmiş kontenjan sınırlamalarına uymak ve ev sahibi takım taraftarlarıyla farklı tribünde olmak koşuluyla seyircisiz oynanan müsabakaları izleyebilirler.”
Siz de burada bir tuhaflık görmüyor musunuz?
Verilen ceza “seyircisiz oynama”; öyleyse federasyon mu kadınları “seyirci” olarak görmüyor ya da kadınlar mı “seyirci” değil?
***
Erkek egemen toplumumuzda erkek egemen bir kurum olan TFF, kadınlara yönelik “pozitif ayırımcılığı” böyle algılayınca ortaya böyle tuhaf bir durum çıkıyor. Oysa Türkiye’de Futbol Federasyonu’na bağlı bir “kadınlar ligi” de var. 1. ligde A ve B gruplarında 6’şar takımdan 12, 2. ligde de sekiz bölge grubunda 39 takım bulunuyor. O zaman soralım: Kadın liglerinde oynayan toplam 51 takımdan biri, herhangi bir nedenden ötürü “seyircisiz oynama” cezası alsa bu durumda TFF, “Seyircisiz müsabakaları, erkekler ile babalarının yanlarında olması koşulu ile 12 yaşından küçük çocuklar ücretsiz izleyebilecek” diyebilecek mi?
Erkekler, kadınların “yedeği” olmayı içlerine sindirebilecekler mi? Hiç sanmıyorum, peki kadınlar nasıl oluyor da erkeklerin yedeği olmayı, seyirci olup da “seyirci” olarak kabul edilmemelerini, hiçleştirilmeyi, ikincilleştirilmeyi benimseyip cezalı maçlarda tribünleri dolduruyorlar? Kendilerine biçilen bu değersizleştirilmeyi niçin benimsiyorlar?
Bana bu görüntü Nâzım Hikmet’in, “soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen” dizesini anımsatıyor.
***
Biliyorsunuz, “kadın seyircili seyircisiz maç” uygulaması Batı medyasında övgüyle karşılandı. Bizler de çok sevindik, bu övgülerin Batılıların bilinen “Oryantalist” yaklaşımlarının bir yansıması olabileceğini aklımıza getirmedik. Madem bu doğru, hoş ve övgüye değer bir uygulamaydı, o zaman kendileri niçin uygulamıyorlardı?
Hiç düşünmedik. Düşünmüyoruz.
Öte yandan geçen hafta oynanan Beşiktaş-Galatasaray karşılaşmasında İnönü Stadyumu’nda çıkan ve Beşiktaş’ın iki maçlık “seyircisiz” oynama cezası almasına neden olan olaylar futbol tribünlerindeki şiddeti önlemede bu tür uygulamaların etkili olmadığını bir kez daha ortaya koydu.
Hangi kulübün yandaşı olurlarsa olsunlar, birkaç kendini bilmezin neden olduğu olaylar nedeniyle on binlerce futbolseverin mağdur edilmesinin bir haksızlık olması kadar bu cezadan yola çıkarak kadınların “pozitif ayırımcılık” adına yedekleştirilmeleri, ikincilleştirilmeleri de kanımca o kadar büyük bir yanlıştır.
***
Bu yazıyı dün, öğleden önce kaleme aldım. Akşam Trabzonspor-Beşiktaş karşılaşmasını izleyeceğim televizyonda. Yarın (bugün) akşam da Galatasaray-Fenerbahçe karşılaşması için yine ekran karşısında olacağım.
Dilerim, futbolcular da, hakemler de, futbolseverler de play off/üst küme saçmalığının yol açtığı gerginlikten kurtarırlar kendilerini, biz de kadın-erkek-çocuk birlikte güzel futbol saatleri geçiririz.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget