Hikmet Uluğbay30 Haziran 1997-11 Ocak 1999 tarihleri arasında Milli Eğitim Bakanlığı yaptı. 8 yıllık zorunlu ve kesintisiz eğitim, onun bakanlığı döneminde uygulamaya konuldu. Şimdi getirilen sistem için “içim acıyor, ülkem adına üzülüyorum” diyor.
Hükümet, 8 yıl üzerinden askere vuruyor ama bu sistemle kızlarda okullaşma oranı yüzde ç75’den 98’e yükseldi. Bu bile tek başına başarıdır. Biz gerilere gidelim ve gerçekleri ortaya koyalım:
- 5 Ocak 1961’e gidelim. İlköğretim ve Eğitim Yasası değiştiriliyor, “mecburi ilköğretim çağı, çocuğun 6 yaşını bitirdiği yılın Eylül ayında başlar, 14 yaşını bitirip 15 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda biter. İlkokulun öğretim süresi en az 5 yıldır” hükmünü içeriyor. Yani sürenin 5 yılın üzerine çıkarılabileceği 51 yıl önce düzenlenmiş.
- 14 Haziran 1973’de Milli Eğitim Temel Kanunu çıkarılıyor ve 22. maddede temel eğitimin ancak 8 yılda tamamlanacağı, “temel eğitim” diploması verileceği de belirtilmiş. Yasada, mesleki ve teknik ortaokulu diploması gibi bir diplomadan da söz edilmiyor.
- 16 Haziran 1983’e geldiğimizde Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 22. maddesi, “İlköğretim 6-14 yaşındaki çocukların eğitim ve öğretimlerini kapsar. Eğitim kız ve erkek öğrenciler için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır” olarak düzenleniyor. Eklenen geçici madde “ortaokullar, planlı bir şekilde ve yeterli düzeyde yurt sathında yaygınlaştırıldıktan sonra, kanunla ayrıca belirleninceye kadar, ilköğretimin sadece ilkokul bölümü zorunludur” hükmünü içeriyor. Bu madde, zorunlu eğitimin 8 yıl olarak düzenlenmesini ortaokul düzeyinde okullaşmanın yaygınlaşmasına bağlamış.
Hangi bakan döneminde hangi karar
- Hasan Celal Güzel’in Milli Eğitim Bakanlığı (21 Aralık 1987-30 Mart 1989) döneminde 12. Milli Eğitim Şûrasında şu kararlar alındı:
- Karar No 4: “Sekiz yıllık mecburi öğretime geçişin, bir program ve sistem bütünlüğü içinde uygulanması, 6. Plan dönemi sonuna kadar yaygınlaştırılması.”
- Karar No 5: “Mevcut okulların, ilköğretimle bütünleştirilmesi.”
- Karar No 11: “Sekiz yıllık ilköğretimin ortak ve aynı bir öğretim programına kavuşturulması; mevcut ilkokul, ortaokul farklılığının ortadan kaldırılması.”
İşte bu kararları kesintisiz 8 yıllık zorunlu eğitim olarak anlamanın dışında başka türlü anlamak mümkün mü?
- Nevzat Ayaz’ın Milli Eğitim Bakanlığı (24 Ekim 1993-5 Ekim 1995) döneminde öğrenci sayısı az olan köy okullarındaki öğrencilerin merkezi okullara “taşınması” uygulaması 8 yıllık zorunlu eğitimden önce eğitimin kalitesini artırmak için başlatıldı. Bakan o dönem TBMM’ne sunduğu raporda, imam hatip ortaokul ve liselerinde öğrenci artışının yıldan yıla katlanırken, diğer meslek okullarında hiçbir ilerleme olmadığını da ortaya koydu.
- Turhan Tayan’ın Milli Eğitim Bakanlığı (5 Ekim 1995-28 Haziran 1996) döneminde TBMM 1996 yılı Bütçe konuşmasında “zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarılmasını öngören kanun tasarıları hazırlandığını” belirtiyor. Yani, 8 yıllık zorunlu ve kesintisiz eğitime Türkiye’nin artık hazır olduğunu vurguluyor.
- Prof.Dr. Mehmet Sağlam’ın Milli Eğitim Bakanlığı (28 Haziran 1996- 30 Haziran 1997) dönemi Refah partisi- Doğru Yol Partisi koalisyonudur. Sağlam, 16 Aralık 1996 tarihli TBMM Bütçe konuşmasında, İlköğretimdeki hedefleri sıralıyor, “Öğrenim programları ile ders kitaplarını 8 yıllık bir bütünlük içerisinde soyut, gereksiz ve geçersiz bilgilerden arındırılarak ortaöğretimde yönleneceği alanlara hazırlanmasının sağlanacağını” vurguluyor. Bakan, konuşmasında 8 yıllık eğitimi vurguluyor, ancak bunun “kesintili” olacağından da söz etmiyor.
Söz, dönemin bakanı Uluğbay’ın
Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) 28 Şubat 1997 toplantısında “8 yıllık kesintisiz eğitimin tüm yurtta uygulamaya konulması”, temel eğitimden sonra isteyenin Devlet denetimindeki Kur’an kurslarına gidebilmelerini öngördü.
Hükümet, Haziran 1997’de istifa etti. Yerine CHP’nin dışardan desteklediği ANAP-DSP-DTP koalisyon hükümeti kuruldu. İlköğretim Yasası değiştirildi; zorunlu ve kesintisiz 8 yıllık eğitim 1997-1998 öğretim yılında başladı. O dönemin Bakanı Hikmet Uluğbay, bize şunları söylüyor:
“Başbakan, 8 yıllık eğitimi ‘28 şubat ürünü’ olarak niteliyor. MGK’nın bu sürece katkısı oy nedeniyle siyasetin ayak dirediği modeli ‘artık hayata geçirin’ tavsiyesinden başka bir şey değil. AKP’nin yaptığı düzenleme eğitimi geriye götürecek, okullara imamlar sokulacak, 10 yaşındaki çocuğun bir derste Türkçe’yi soldan sağa, Arapça’yı sağdan sola yazarak büyük bir bocalama dönemine girecek. Olan ülkemize olacak…Yazık… yazık… yazık.”
Yorum Gönder