Okurumuz Atalay Tuna’dan mektup aldık. Eleştiriyor bizi:
“Her hafta yazınıza olumsuz bir CHP yazısı katıyorsunuz. Karşıdakiler hızla her istediklerini gerçekleştirirken bazı olumsuzlukların gözardı edilmesi gerekiyor.”
Bazı olumsuzlukları gözardı etmek! Kimileri böyle davranabilir, ama o zaman da bunun adı gazetecilik değil, parti yazarlığı olur. Sanırız, 42 yıllık Cumhuriyet okuru Atalay Tuna da onaylamaz böyle bir durumu.
Biz gazeteciliğimizi sürdürüp CHP yetkililerinden dinlediğimiz kadarıyla onların nasıl bir CHP beklediklerini aktaralım:
Geleneksel, kurumsal ve slogansı olmak istemediklerini ifade ediyorlar. CHP’yi mutlaka iktidara, olmazsa koalisyona taşımak gerektiği kanısındalar. Yalnızca Kadıköy’den, Çankaya’dan, İzmir’den değil; Ümraniye’den, Mamak’tan, Orta Anadolu’dan, Kürtlerden de oy almak istediklerini vurguluyorlar. Bu yüzden, “imam hatipleri CHP açtı” gibisinden tavırları önemsiyorlar. Yoksulluk, yolsuzluk ve kötü ekonomiyi önceleme amacındalar. Onun için 4+4+4 yasasında “laik, bilimsel eğitim” ifadesi yerine “tablet yolsuzluğu” gibi bir vurgu yeğlenmiş. Özel görüşmelerde, partinin holding gibi yönetilmesi gerektiğini savunuyor, örgütteki “komünistler ve ulusalcılar” yüzünden CHP’nin gerekli atılımı yapamadığından yakınıyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu’na bir dönem daha olanak tanınmasını istiyorlar. Eğer başarısız olurlarsa, tüm yönetim olarak istifa edebileceklerini dile getiriyorlar.
CHP örgütünden ve milletvekillerinden edindiğimiz bilgilere gelince:
Geçenlerde Ordu’daydık. CHP’lilerle de görüştük. Partideki heyecan yoksunluğundan yakındılar. Çoğu yerde tek liste ile kurultay yaptıklarından söz ettiler. İlçe yönetimleri genellikle hatırla, gönülle oluşturuluyormuş.
CHP örgütlerinde yıllarca çalıştıktan sonra TBMM’ye giren milletvekilleri ise, genel merkezin tutum ve davranışlarından pek hoşnut değiller. Haziran kurultayında, gerek PM gerekse MYK’de daha çok temsil edilmek için şimdiden kolları sıvadıklarını söylüyorlar.
Suriye çorabı
Önce BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş konuştu:
“Bugün artık bağımsızlığını ilk fırsatta ilan edebilecek bir Irak Kürdistanı var. Suriye’de bir Kürdistan bölgesi resmiyet kazanabilir. Sahip olduğu siyasi statü ve haklar ayrı bir konu ama şu anda zaten İran’da bir Kürdistan eyaleti var. Sonuç olarak neredeyse Iğdır’dan Hatay’a kadar, Türkiye’nin tüm güney sınırları resmi olarak Kürdistan olacak.”
Ardından CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu konuştu:
“Bölgede Irak, Suriye ve Türkiye’deki Kürtlerin birleştirilmesi hedefleniyor. Amerikan yanlısı bir Kürt devleti kurulmak isteniyor. Bu yapının Suriye kanadını oluşturmak da AKP’ye düşmüş durumda. Onlar da gönüllü taşeronluğa soyundular. Kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz, farkında değiller.”
AKP’lilerin mekik diplomasi ile başımıza örülecek çorap şimdiden belli.
KARAGÖZ SETİ
Milletlerarası Kukla ve Gölge Oyunu Birliği Türkiye Milli Merkezi, 2009’da Karagöz’ün UNESCO tarafından “Türkiye’nin Somut Olmayan Kültürel Mirası” olarak kabul edilmesini sağlamıştı.
En son Kültür Bakanlığı’nın katkılarıyla 4 DVD’lik “Klasik Karagöz Oyunları” seti çıkardı. Sette; hayal ustaları Tacettin Diker, Orhan Kurt ve Metin Özlen’in sesinden Karagöz’ün en gözde oyunları yer alıyor.
Gölge oyunu düşkünlerine duyurulur.
Bin yıllık saptama
Prof. Dr. M. Orhan Öztürk, İbni Sina’nın 11. yüzyılda çocuğun okula hangi yaşta başlayacağını bir zamanlar Batıda da çok tanınmış “Kanun” adlı kitabında yazdığını anımsattı. İbni Sina, şöyle diyor kitabında:
“Çocuklara özenle bakım verilmeli, davranışların aşırılığa kaçmaması için özen gösterilmelidir. Saldırgan öfke patlamaları, korku ve bunaltı yatıştırılmalıdır. Bu önlemlerin en iyi biçimde sağlanması, çocuğun doğal istek ve eğilimlerini tanımak; hoşlanmadığı durumları göz önünde tutmakla olur. Çocuğun doğal yetenekleri desteklenmeli, tedirginlik kaynakları giderilmelidir. Böyle bir çocuk yetiştirme hem beden, hem ruh için iyidir. Ruhsal yönden yararlıdır, çünkü erken eğitimle alışkanlıklar ve tutumlar kişiliğe yerleşir.
Çocuk altı yaşına gelince öğretim ve eğitim için bir öğretmene gönderilmelidir. Çocuğu birden kitaplarla yüklenmemeli, eğitim gelişerek ilerleyen bir sisteme uyarak yapılmalıdır.”
İbni Sina’dan bin yıl sonra eğitim yaşını 5’e düşürmek AKP’ye nasip oldu.
Üç sözcük
Behçet Aysan Şiir Ödülü’nü “Sana Şehir Gelecek” adlı kitabı ile alan Tozan Alkan’a üç sözcüğün kendisi için ne anlama geldiğini sorduk. İşte yanıtları:
Gemi: “sen bu şiiri okurken / ben belki başka bir şehirde / ölürüm” Behçet Aysan.
Yangın: Madımak 19 yıldır süren bir yangındır. Bu yangın zamanaşımına uğramaz, vicdanlarda sürecektir.
İnsan: Madımak kıyımından sonra akıl tutulmasına yol açan açıklamalarda bulunan bazı canlılarla, yitirdiğimiz 35 can’ın ortak adı. Ne yazık ki!
Yorum Gönder