Ülkenin geleceğini okumak isteyenler yükseköğretime geçiş sınavlarının sonuçlarına baksınlar.
Dün bu aynada karşımıza öyle bir görüntü çıktı ki, evlere şenlik!
İki milyona yakın aday dört testten geçti.
Cevapladığı soru sayısı 4 ve altında kaldığı için “sıfır” çekenler, görülmemiş çoklukta oldu.
“Sıfırcılar” Türkçe testinde 31 bini, Sosyal Bilimler’de 253 bini, Temel Matematik testinde 870 bini aşarken, Fen Bilimleri’nde tam bir iflâs yaşandı.
Çünkü buradaki başarısızlık, neredeyse bütün adayları kapsadı.
Sonra bildiğimiz mazeretler...
Yok “Sorular zor geldi” yok “uzun sorular çocukların kafasını karıştırdı...”
Kendimizi kandırmanın yararı yok. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) gerçeği, Türkiye’yi dünyada sondan ikinci sıraya koyarak gözümüze sokmuştu.
Mutsuz ve başarısız
Dün açıklanan sonuçlara bazı eğitimciler inanamadılar. Ama mızrak çuvala sığmıyor. Eğitimci Sadık Gültekin durumun görünenden de kötü olduğunu söylüyor.
“Sıfır olsa sevineceğim, çoğu ekside” diyor.
Bilgi Üniversitesi Matematik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Nesin, radikal bir çözüm öneriyor:
1. Çocukları mutsuz ve başarısız yapan eğitim politikasının sorumluları istifa etmeliler;
2. Eğitimden sorumlu organizasyon hükümetlerden bağımsız hâle getirilmeli!
Prof. Ali Nesin eğitimin seviyesinin sefaletini gördüğü için Matematik Köyü’nü kurduklarını söylemiş gazetecilere..
Geçmiş olsun; köy kurarak çözme boyunu çoktan aştı bu sorun.
Bu kadar cahillik metropollere ancak sığar!
İktidar sözcüleri 4+4+4’le sorunu çözeceklerini söylemesin. Çünkü kalite yıkımına uğrayan bu nesil, dokuz yılını dolduran AKP iktidarının eseridir.
“Dindar nesil yetiştireceğiz” diyen Başbakan, programını tekrar gözden geçirmelidir.
Kurtuluşun sırrı
Eğitim eğitimciden uzaklaştıkça çocuklar daha mutsuz ve daha başarısız oluyorlar.
Onuncu yılını süren iktidarın Eğitim Bakanları şu tekmili verebilirler:
“Dindar bir nesil yetiştirmek için gerekli şartları oluşturmuş bulunuyoruz Sayın Başbakanım!”
Boş dua ama siyasetçiler ellerini eğitimden öğretmenden ve çocukların üstünden çeksinler.
Öğretmenlik ideal meslek haline getirilmeden, her hâliyle öğretmenlere çocuklar için rol modeli nitelikleri kazandırılmadan eğitimi kurtaramayız.
Sınav birincileri hep doktor olmayı hedefliyor.
Çünkü öğretmenlik itibar görmüyor.
Öğretmenler geçim sıkıntısı çekiyor. Bu yüzden mutsuz ve çaresiz. Bu yüzden kendi öğrenmiyor, öğretemiyor.
Merak eden, öğrenmeyi seven, yaşama sevinci taşıyan, yarışmaktan hoşlanan çocuklar yetiştiremiyor.
Teknolojik yeniliğe elbette sırtımızı dönmeyelim. Ama teknoloji her şey değildir.
Ancak “Büyüyünce öğretmen olacağım” diyen çocuklar öğretmen oldukları zaman adam olabiliriz. Daha önce değil...
Yorum Gönder