Aşağılama, küçümseme, son derece öznel, kişinin değer yargısına, bakış açısına göre değişen bir değerleme, algılama... Biri için aşağılama, küçümseme olarak görülen bir sözcük, bir davranış biçimi, bir işaret, bir başka kişi tarafından aşağılanma olarak algılanmayabilir. Öznelliği nedeniyle aşağılama, küçümseme konusunda nesnel (objektif) bir sonuca varmak, ölçü bulmak çok zor. Kaldı ki belli bir zamanda genel kabul görmüş bir ölçü bulsanız, koysanız bile, bu ölçü geçicidir, zamanla değişir. Son dönemde bazı benzetmeler, nitelemeler, sözcükler, aşağılama, küçümseme, en azından hafifseme olarak değerlendiriliyor. Birkaç örnek vereyim; bazı hayvanlara benzetme, bazı hayvan adlarını, niteleme sıfatı olarak kullanma, taşeron, onbaşı sözcükleri küçümseme, aşağılama, en azından hafifseme olarak kullanılıyor.
***
İnsan şekilli bazı yaratıklara hayvan adları ile benzetme, niteleme yapılıyor. Çoğu kez aşağılama, bu benzetmeler, nitelemeler hakaret kabul ediliyor. Benzetmeyi, nitelemeyi yapan suçlu görülerek hüküm dahi giyiyor, para cezası, tazminat ödüyor. Zaman zaman şu sorgulamayı yapıyorum. Benzetme, niteleme ile gerçekten kim aşağılanıyor? Benzetilen hayvan mı, yoksa o kişi mi? Bence benzetme yapılan hayvan aşağılanıyor? Niçin hayvan hakları koruma dernekleri, hayvanseverler tepki vermiyor diye merak ederim. Gerçek bir hayvansever olan kız kardeşim birini aşağılamak, küçümsemek istediğinde “İnsan oğlu insan” der. Ona göre aşağılama insan nitelemesiyle yapılır.
Dış politikada AKP’yi, Sayın Davutoğlu’nu eleştirmek için “ABD’nin taşeronu” nitelemesi yapılıyor. Gerçekten bu bir eleştiri, küçümseme, hafifseme mi? Taşeron, ikinci el üstlenici, alt üstlenici, çoğu kez projeyi tamamlayan, taahhüt işini gerçekleştiren kişi ya da kuruluştur. Üst üstlenici, ana üstlenici tek başına projeyi tamamlayamaz, taahhüt edilen inşaatı, yatırımı gerçekleştiremez. Üstlendiği işi taşeronlara dağıtır, aralarında eşgüdüm sağlar. Taşeronluk bir küçümseme, hafifseme nitelenmesi, sözcüğü olarak kullanılmamalı, burada aslında küçümsenen o kişi, politika değil, taşeronluk oluyor. Sesyayarlık belki izlenen politikayı özetleyen daha iyi bir sözcük olur.
***
Yine Genelkurmay Başkanı’na onbaşı nitelemesi bir küçümseme, hatta aşağılama olarak yorumlanarak tepki verildi. Niçin? Mehmetçik’e saygı duyuyor, kutsuyoruz. Mehmetçik, büyük bölümü erden oluşan Genelkurmay Başkanı’na kadar tüm Türk Silahlı Kuvvetleri’ni simgelemiyor mu? Onbaşılar, Mehmetçik sembolüne dahil değil mi? Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir rüknü (öğesi) değiller mi? Manga kumandanı olan onbaşılar niçin küçümsensin, bir küçümseme sıfatı olarak kullanılsın? Haksızlık, hatta densizlik.
İnsan şekilli bazı yaratıkların bazen öyle davranışlarıyla karşılaşırsınız ki tanımlamakta, nitelemekte lügatta sözcük bulmakta zorlanırsınız. “İnsan işte” diye nitelmek belki en doğrusu... Belleğimde doğru kaldıysa Nietzsche, “Ben hayvanlardan niçin korkayım, ben insandan korkarım” diyor. Yine bu bağlamda Carl Jung’un sözü: “Bu gezegende korkmamız gereken tek şey insandır.” Belki değer yargınıza göre insan hitabı en ağır aşağılama olabiliyor.
***
Bazı davranışlar var ki insan küçümseniyor mu, yoksa yüceltiliyor, kutsanıyor mu? Bakış açısına bağlı... Sinoplu Diyojen’in (Diogenes, kinik) Atina sokaklarında gündüz gözü fenerle insan araması, insanı küçültmek mi yoksa insanı erişilemez, bulunulamaz bir değer olarak görmenin ifadesi mi?
Ne küçümseme? Ne yüceltme? Ne kutsama? Görülüyor ki değer yargılarına göre değişiyor. Bazen küçümseme gibi görünen bir davranış, bir niteleme, yüceltme olabileceği gibi bazen de kutsama gibi görünen bir ironi en ağır aşağılama olabiliyor.
Yersiz benzetmeleri, hayvan isimlerini bir yana bırakırsak, ne demek istediğimizi, nasıl tanımladığımızı açıkça söyleyelim, yazalım: Küçümseyelim, aşağılayalım derken, belki benzetme yaptığımız hayvanlara, mesleklere, görevlere haksızlık ediyoruz.
Yorum Gönder