Akşamüzeri geldi acı haber... Van’da deprem olmuştu... Merkez üssü Tabanlı köyü olan sarsıntı Van’da ve Erciş’te çok sayıda konutu yıkmıştı... Yetkililer ölü sayısının 300’ün üzerinde olduğunu bildiriyordu...
Birden yıllar öncesine gittim, 1970’teki Gediz depremini anımsadım... O depremi genç bir muhabir olarak izlemiştim... Uşak üzerinden Gediz’e girerken gördüğüm manzara içimi ürpertmişti...
7.6 büyüklüğündeki depremde 800 kişi ölmüş, kamu binalarının çoğu yıkılmıştı.
Yıkılan evler ise cayır cayır yanıyordu...
Gazetecilik yaşamımda muhabir olarak Gediz, Demirci, Alaşehir, Salihli, Burdur ve Diyarbakır Lice depremlerini izlemiştim.
Tüm depremlerde kamu yapılarının yani hastanelerin, okulların, kaymakamlık binalarının yıkıldığına tanık oldum.
Van merkezli bu depremde de aynı görüntü vardı...
Kamu yapıları hasar görüyor, öğrenci yurtları yıkılıyordu.
***
1999 Marmara depreminde 35 bin yurttaşımızı yitirmiştik... Orduevi karton gibi çökmüş, kamu binaları, konutlar yıkılmış, İstanbul Avcılar’da aynı görüntüler ortaya çıkmıştı.
Oysa İzmit’in sulak alanında yapılan çok katlı yapılar dimdik ayaktaydı.
Nedense Türkiye deprem kuşağında olmasına karşın önceden önlemini almıyordu...
Bakın yaşadığımız coğrafyada üç yüz yıl önce yapılan taş konutlar, Mimar Sinan’ın yaptığı yapılar Edirne’de ve İstanbul’da ayakta duruyor.
Safranbolu evlerine, Milas evlerine, eğer yıkılmadıysa eski Kula evlerine bir bakın...
Kerpiçten yapılan evlere de...
Sapasağlamdır...
Siz köylerdeki konutunuzu kerpiç arasına tahta koyarak değil, yığma çamurdan yaparsanız elbet yıkılır.
Siz deprem yönetmeliği çıkarıp binaları denetlemezseniz, yedi katlı yapılar çöker, insanlarımız ölür...
Mimarlar Odası yıllardır uyarıyor:
“Türkiye bir deprem bölgesi, binaları ona göre yapacaksınız...”
***
Belediyeler ne yapıyor, yetkililer ne diyor bu konuda?
“Acımız büyük!”
Doğru, acımız büyük!
Peki siz yapıları denetlediniz mi?
Çalınan çimento, demir...
Yığma yapılar!
Her depremde olası İstanbul depremini konuşuyoruz...
İstanbul’da yapıların yüzde 65’i kaçak...
7 büyüklüğünde bir sarsıntı İstanbul’da kaç kişiyi öldürecek?
Önceki akşam televizyonlardaki konuşmaları, Van’dan ve Erciş’ten görüntüleri izlerken içim acıdı...
Ateş yakmış öğrenciler şöyle diyordu:
“Ekmek karaborsaya düştü... 2 liraya ekmek bulamadık...”
Vicdansızlık değil miydi bu?
Dün sabah yine televizyonları izlerken öğrenciler otogarda toplanmışlardı... Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde okuyordu öğrenciler... Hepsinin gözlerinde şaşkınlık ve acı vardı... Çok sayıda arkadaşları ölmüştü.
***
Gelelim Kandilli Rasathanesi’ne...
Depremin büyüklüğünü önce 6.6 olarak verdi. ABD’deki merkezden 7.2 haberi gelince kafalar karıştı.
Kandilli, açıklama yaptı:
“Biz bölgesel verileri göz önüne alarak ilk ölçümü verdik!”
Böyle bir şey nasıl olur?
Apaçık kamuoyu yanıltılıyor...
Bunun hesabını kim verecek?
Acımız büyük... Van’daki depremde ölü sayısı giderek yükseliyor...
Bu arada Hakkâri’de çatışma ve mayınlı tuzak: 3 şehidimiz var.
Van’dan gelen haberleri izlerken yazıyorum yazımı.
25 saniye süren deprem Erciş’i yıkıp geçti neredeyse... Öğrenci yurtları yerle bir oldu... Ölenlerin çoğu genç...
Marmara depreminin üçte biri enerji çıktı Van ve Erciş’te... Köylerden şu ana dek doğru dürüst haber gelmiyor... Çadır, battaniye, çocuk maması sıkıntısı sürüyor...
***
İşin bir başka yönü Van M Tipi Cezaevi’nin duvarının çökmesi ve 159 tutuklu ve hükümlünün kaçması...
Galiba duvar kartondan yapılmış...
Gülmeyin, acı ve gerçek olan da bu zaten...
***
Van’daki depremin ardından “sosyal medya”da yer alan yorumlar canımı acıttı.
Ana kuzusu şehitlerimizin sanki öcü alındı Van depremiyle...
Bu “kana kan intikam” çığlıklarının yer aldığı siteler, televizyonlar şu noktaya vardı:
“Polisi, askeri kuş gibi avla, sonra yardım iste, haddini bil.”
Bu ayrımcılık ve ırkçılıktır.
Yazıklar olsun!
Van da bizim, Edirne de...
Bu coğrafya!..
Hikmet Çetinkaya/Cumhuriyet
Yorum Gönder