Halimize bakar mısınız!
Dış politikada büyük iddialar, keskin dönüşler, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurun tehlikeye girmesi öylesine şaşkınlık yarattı ki, sorunlar öylesine üst üste geldi ki durumun düzeltilebileceğine inanan neredeyse kalmadı.
Davutoğlu mu gidecek, Erdoğan mı rota değiştirecek, kimse bilmiyor.
Bilinen şudur: Suriye politikası gittikçe içinden çıkılmaz hale gelmiş, aşağısı sakal, yukarısı bıyık durumuna girilmiştir.
Sayıları gittikçe artan mülteciler arasında öne çıkan gece silahlı gündüz külahlı takım can sıkmaktadır. ABD’nin denetimine de girmeyen bu El Kaide ya da benzer cihatçılarla gerçekten savaşın dehşetinden kaçarak sığınanların sayıları 80 bine dayanırken, AKP hükümetinin yanlış hesapları Bağdat’ta da, New York’ta da tutmamıştır. Batı, Türkiye’yi “yalnızlıkla” terbiye ederken, Davutoğlu’na “en başarısız dışişleri bakanı” diyenlerin sayısı artmıştır. Ama Davutoğlu’nun geliştirdiği politika tutmadıysa, sorumluluk yalnızca onun olabilir mi? Bu nedenle de Reis onaylı politikada sonuna kadar gidilecek, ABD’nin kaydettiği hatalar görülecek, kısa sürede makul biçimlerde düzeltilecektir.
***
Hataların görülmesi ve düzeltilmesi ne demek?
Belli başlı üç temel hata söz konusudur: Birincisi İsrail ile Mavi Marmara ve kabadayılık nedeniyle bozulan ilişkiler. İkincisi İran’la BM’de ona destek çıkmak şeklinde kendini gösteren iyi ilişkiler. Üçüncüsü Suriye’de ABD’nin ihtiyatlı politikasını tehlikeye atacak aculluk.
Üçü de düzeltilecektir.
İsrail’le iyi ilişkilerin yeniden tesisi için CIA Başkanı Petraeus Türkiye’ye gelmiş, hemen arkasından Ben Gurion’a uçmuştur. Bir formül bulunacaktır artık. Ne de olsa gelen beysbol sopalı Obama’nın çuvalıyla meşhur CIA başkanıdır.
İran’la ilişkiler de yeniden gözden geçirilecektir. Kolaydır. Sabıkalı İran’ın o kadar çok marifeti vardır ki, ABD başcasusu Türkiye’deyken İran casuslarının medyatik oluvermesi işin kolaylığını göstermiştir zaten. Suriye konusunda da yeniden plan dahiline duhul edilmesi gerekecektir.
Kolaydır bütün bu işler, ama aynı zamanda tehlikelidir de.
***
Tehlikelidir, çünkü ABD’nin bölge ile ilgili planları öylesine büyük ki, pek perişan yelkenlerimizin bir gün ansızın rüzgâra kapılıvermesi işten bile değildir. Irak’la bozulmuş ilişkiler, Suriye ile neredeyse savaşa dönüşme noktasındaki hasımlık, İran’la dostluğun renk değiştirmesi, hataların düzeltilmekte, maceranın yaklaşmakta olduğunu gösteriyor.
Büyük müttefik, stratejik ortak ABD, hataların düzeltilmesine yardım etmektedir. Beysbol sopası ve çuval bunun içindir. Buna PKK saldırılarının kentlere inmesini, içerde büyüyen iktidar kavgasını da ekleyebilirsiniz. Kürt sorunu konusunda farklı stratejilerin çarpışması; “güvenlikçilerin”, “istihbaratçılarla” her alanda çatışması da sanki bu durumların parçasıdır. ABD’nin sorunları “çözme” yöntemi evvel eski böyledir. Ona, sorun, her daim gereklidir.
***
Halimize bakar mısınız...
Burada anlatılanlar yalnızca sonu belirsiz dış politika macerası ile ilgilidir. Bir de bunun içerisi var.
Orada 12 Eylül rakamlarını geride bırakan tutuklamalar, yargılamalar, 5.5 yaşında emirle okula kaydedilen bebeler, ilk 4’ten sonra evine kapanması umulan kız çocukları, artan yargısız infazlar, egemen siyasilerin hukuk takmayan hükümleri, emirle yönetilmeye çoktan razı medya, artan yoksulluk ve talan var.
Diyorlar ki; neden şaşırıyorsun, bunlar her zaman hep birlikte olur, birbirlerini çoğaltırlar. Öyle midir, bilmiyorum. Casus başı silahı çekmiş, “mission impossible”a soyunmuşsa hep birlikte yandığımızın resmidir!
Yorum Gönder