Ömer Dinçer’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde en çok kullanılan sözcük, “skandal” oluyor. Okulların açıldığı günler de ise “kaos”u duyacağız. Yasa çıkartılıyor, yasaya uyulmuyor. Yönetmelikler çıkarılıyor, bunlar daha uygulamaya bile konulmadan birer birer Danıştay’dan dönüyor. Açılmış ve henüz sonuçlanmamış davaların da, bakanlığın aleyhine sonuçlanması eğitim-öğretim adına büyük bir şans olacaktır…
Milli Eğitim Bakanlığı’nın en yüksek karar ve danışma organı Atatürk’ün emriyle kurulan Talim ve Terbiye Kurulu’dur. Ders programlarını hazırlayan, ders kitaplarını inceleyen bu kurulda, fen,matematik, Türkçe-edebiyat, teknik eğitim programlarında uzman isimler bulunurdu. Talim ve Terbiye Kurulu’nun yapısı ve üye sayısı değiştirildi. Daha çok üniversite öğretim üyeleri kurulda görevlendirildi.
Yeni düzenlemenin amacı, mahkeme kararıyla ders kitapları inceleme bölümüne gelen öğretmenleri Talim ve Terbiye Kurulu’ndan göndermek. Bunun için ince bir plan hazırlıkları başladı. Talim ve Terbiye Başkanlığı’nda tam anlamıyla yeni bir kadrolaşmanın yolu açılmak isteniyor. Gerekirse kanunla, isim değiştirilecek ve istenilen kadrolaşma yapılacak.
Kitap inceleme TÜBİTAK’a
Talim ve Terbiye Kurulu’nun en önemli işlevi ders programlarını hazırlamak, ders kitaplarını incelemek. “Ama bu işlerle Talim ve Terbiye Kurulu uğraşır mı?” anlayışı yerleşmiş olacak ki, ders programlarını hazırlama, ders kitaplarını inceleme görevi yakın bir gelecekte TÜBİTAK’a verilmesi planlanıyor. Hani geçenlerde büyük huzursuzlukların yaşandığını belirttiğim TÜBİTAK’a… Orada olanlara küçük bir ekleme daha yapmak isteyen okuyucumuz şunları belirtiyor:
“TÜBİTAK’tan zorlayarak ayrılmak zorunda bıraktıkları yada görevden aldıkları deneyimli insanlarımız Türkiye’nin ilk yerli uydusu Göktürk'ü başarı ile fırlatmıştı. İkinci Göktürk uydusu aynı başlama tarihlerinde başarısız olunursa diye düşünülerek Fransa' ya sipariş verilmişti. Büyük rakamlara mal olacak bu uydu henüz fırlatılamadı. Ayrıca bu başarılı insanlarımızın Tusaş, Havelsan, Roketsan, Aselsan gibi yada savunma sanayine iş yapan özel firmalardan gelen iş tekliflerine rağmen ilgili kuruluşların yetkilileri ‘TÜBİTAK’tan ayrılan kişileri işe alırsanız, size ilgili alanlarda iş vermeyiz’ diye tehdit ediliyor.”
Peki, TÜBİTAK ders programlarını kime hazırlatacak, kitapları kime inceletecek? Belirtelim, bunun için hizmet satın alınacak. Kimlerden? Kendilerine yakınlığı ile bilinen öğretmen sendikasından, cemaat okullarından, vakıflardan.
programı yeni, kitapları eski
Devletin parası bol. Özel sektöre kitap parası adı altında para aktarıyor. Seçilen bir ders kitabı 5 yıl okutuluyor. Yalnız ders kitabı olmaya hak kazanan ve okullarda okutulan o kitap değil, Talim ve Terbiye Kurulu’nun onayından geçen aynı alan ve sınıfa ait tüm yayınevleri ortak havuzdan pay alıyor. Devletin bu kadar hortumlanmasına rağmen Rekabet Kurulu bu konunun üzerine gitmiyor. Çünkü bu olayın şikayetçisi yok. Yayınevinin kitabı okutulsun, okutulmasın parasını 5 yıl tıkır tıkır alıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, ilkokul birinci sınıf ile 6. sınıf ders programlarını değiştirdi. Peki değiştirdi de, okullara gönderilen kitaplar yeni programa göre mi hazırlandı? Hayır. Yani program başka kitaplar başka. Program yeni, ama kitaplar bu programa göre değil. Yeni programla ilgisi olmayan kitaplar bastırılıp okullara gönderildi.
Hayali sınıf için kitaplar bastırıldı
Plansızlık, programsızlık had safhada. Bugün eğitim sisteminde 5. sınıf diye bir sınıf yok. Ama herhangi bir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nü aradığınızda, 5. sınıf öğrencileri için bastırılıp okullara gönderilmiş kitaplar olduğunu öğrenirsiniz. Hayali sınıflar için kitaplar bastırılıyor, bunlar okullara gönderiliyor. Peki, bu gönderdiğiniz milyonlarca adet 5. sınıf kitabını kime dağıtacaksınız?
Bakın, bastırılan 5. sınıf kitaplarının bir kısmı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından özel sektöre bastırıldı, bir kısmı ise yayıncılar tarafından basılıp Milli Eğitim Bakanlığı’na satıldı. Şimdi bu kitaplar çöpe gidecek. Sahi bunu yapanlarda vicdan diye bir şey yok mu?
Seçmeli dersler de özel sektöre
Eğitim din ağırlıklı oldu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirlediği seçmeli dersler için de kitap yazdırılması gerekiyor. Bunları kim yazacak? Tabii ki bunun hazırlıklarını önceden yapan birileri vardı. Şimdi, başta Arapça olmak üzere seçmeli dersler için yine özel sektörden kitap alınacak.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yüz binlerce öğretmeni dururken, her türlü kitabı özel sektöre yazdırmak, hizmet satın almak da ne oluyor? Eğitimde tam anlamıyla rant dönemi. Bundan birileri payını almanın çabasında…
Yorum Gönder