Dış politika ve terör konusunda en etkili ve inandırıcı söylemleri dile getirenler bu işin uzmanlarıdır.
Fakat önümüzde bir Suriye olayı var bu konuda görüş bildirmek uzmanlık gerektirmiyor.
Çünkü Suriye olayı başlıktaki özdeyişte belirtildiği gibi görünen köydür.
Bu nedenle bende düşündüklerimi okuyucularla paylaşmak istiyorum.
Düne kadar Beşşar Esad'la kankaydık.
Düne kadar birlikte ailecek tatile çıkıyorduk.
Düne kadar sınırdaki tüm vizeleri karşılıklı kaldırmıştık.
Birdenbire ne oldu da kanlı bıçaklı olduk.
Bunun bir nedeni olmalı.
Bence bu neden, Emperyalist ABD'nin BOP projesinin herhangi bir engelle karşılaşmadan uygulanmasıdır.
Çünkü ulus bir devlet olan Suriye buna engeldi, Parçalanması gerekiyordu.
Bu projenin Eşbaşkanıyız ya, tökezlenirse el âleme ayıp olmaz mı?
Irak'ın emperyalist ABD tarafından işgalinden sonra, sırada orta doğudaki diğer ulus devletlerin parçalanarak küçük ve hükmedilebilir devletçikler oluşturmaya gelmişti.
Sıra Suriye’deydi.
Aylardır Suriye’de olanlar bunun kanıtlarıydı. Kuzey Irak'ta oluşturulan ve resmi adı konmayan Kürt devletinin benzerini, Suriye'yi hallettikten sonra Kuzey Suriye'de kurmak ve Büyük Kürdistan devletinin alt yapısını oluşturmaktır.
Sayın Başbakanımız şimdiden Kuzey Suriye sözcüğünü kullanmaya başlaması dil sürçmesi değilse bu plandan haberdar olduğunu göstermektedir.
Beşşar Esad'a takındığımız tavrımıza karşılık olarak, Esad, Suriye’nin kuzeyindeki kentleri (Afrin, Kobani, Derik, Amude) boşaltarak El Kaide ve PKK'ın uzantısı olan PYD'ye bırakarak bize karşı Kürt kartını açmış bulunmaktadır.
Esad tarafından boşaltılan bu kentlere acilen yerleşen guruplar şimdi de Kamışlı’yı istemektedirler.
Bunun sonucu olarak, bu güne kadar 300 kilometrelik ırak sınırından PKK'lıların sızmaması için gösterdiğimiz çaba ve verdiğimiz yüzlerce şehit yanında, karşımıza 877 kilometrelik Suriye sınırını korumak sorunu çıkmış bulunmaktadır.
Suriye sorununun başımızı çok ağrıtacağını söylemek kehanet değildir.
Çünkü görünen köy kılavuz istemez
Tüm bu sıkıntılarımızın nedeni, bağımsız bir dış politikamızın olmayışı ve ABD'ye bağlı yanlış dış politikalar sonucu komşularımızla sorunlu hale gelmektir.
Bu sıkıntının şimdiden ekonomiye verdiği zarar da cabası.
Büyük önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ ÜN "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesini, ne yazık ki "Yurtta savaş, dünyada savaş" şekline dönüştürmenin çabası içindeyiz.
“Yetmez ama evet”çilerin kulakları çınlasın.
Yazık ki ne yazık.....
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder