(7 Ağustos 2012)
Kırk yılı aşkın bir zamandır köşe yazıları yazıyorum. Ve elbette ki binlerce mektup aldım. Öveni var, söveni var. Okuyucu mektuplarını köşeme taşıyan yazılarım parmakla sayılacak kadar azdır. Vermek istediğim mesajları daima öne almak ihtiyacı duydum. Çünkü söyleye-ceğim çok şey var.
Okuyucu mektupları içinde tarihsel önemde ve değerde olanlarına bile çok az yer verebildim. Çünkü bunların hemen tümünde beni öven satırlar var. Övülecek çok iş yaptım ama istedim ki bu övme işini benim dışımda birileri yapsın. Batı basınında bunu yapanlar çok oldu. Mısır’ın el-Ehram’ından, Almanya’nın Frankfurter Allgemeine Zeitung’una, Die Zeit’ına kadar birçok büyük basın organında röportaj ve makalelerim tam sayfa olarak yayınlandı. Alman-ya’nın en itibarlı gazetesi sayılan Frankfurter Allgemeine Zeitung’da benimle ilgili yazılan makalelerin sayısı, şu an itibariyle 18’dir. O sayededir ki, Time dergisinin 2001 yılında sonuçlanan anketinde, dünya kamu oyu bendenizi ‘20. Yüzyıl’a en çok etki eden yüz insan’ listesinin 7. sırasına oturttu. Hakkımda yapılan doktora tezlerinin tümü de Batı üniversitelerin-dedir. Birinci sırada Alman üniversiteleri var. Benim ülkemde benim hakkımda yapılmış doktora tezi yok. Sadece üç master tezi yapıldı. Ne ilginçtir ki onların da bir tanesi İngilizce…
Batı basınında gördüğüm ilgi ve itibarı benim ülkemin basınından ne yazık ki göremedim. Türk medyası benden hep ‘yararlanma’ yönüne gitti. Beni ne anladılar ne de anlattılar. Benim ülkemde beni öven, destekleyen, gündem yapan vakıflar, dernekler, şirketler de yok. Çünkü ben, ‘tam özgür’ bir adamım. Sırtımı kimseye dayamam. Benim ülkemin resmi ve özel kurumları yıllar boyu bana hep sövdüler. Devletse bana hep kazık attı. Geriye kalıyor halk. Halkın önemli bir kısmı Allah ile, bir kısmı Atatürk ile aldatılmıştır. Bu aldatılanlar da bana hep sövdüler ve sövmekteler. Bunu yaparken bazen insanoğlunun düşebileceği en sefil çukurlara yuvarlandılar. Taze bir örnek vereyim:
Halk arasında ‘Kerhaneci Şeyh’ diye bilinen birinin müritlerinden bir tanesi, bana söverken, benim hastalığımı bahis konusu ediyor ve hastalanmamdan duyduğu sevinci yazıya geçiriyor. Yani benim hastalanmamı kendileri için bir zevk ve zafer olarak algılıyor. Siz, insanoğlunun bu kadar alçaldığı başka bir örnek hatırlıyor musunuz? Bunlar yeri geldiğinde de “Biz tarikat ehliyiz, sevgi ve nezaket bizim şiarımızdır” diye kasılırlar.
İşte böylesine onursuzca, böylesine hayvanca sövüp saydılar. Yıllar boyu attıkları iftiranın bini bir para. Ama Allah’ın işine bakın ki, bu ülkede yıllardan beri, en çok okunan adam benim. Altmışı aşkın kitaplarımın tümü bestsellers listeye girmiştir. Birçoğu, listenin bir numarasına oturmuş, bazıları ‘yılın kitabı’ seçilmiştir. Daha ilginci şudur: Bana sövenler de beni okumazlık edemiyorlar. Çünkü hakikat ve aydınlık adına nefes alabildikleri tek pencere benim. Bunu itirafa namus kıratları izin vermiyor ama böyle olduğunu biliyorlar.
Bir de tarafsız değerlendirmeler yapan bilim insanları var. İşte beni mutlu eden onlardır. Bugün onlardan birinin mektubunu, benzeri birçoklarını da sembolize ettiği için hiçbir yorum eklemeden buraya alıyorum. Ve sadece teşekkür ediyorum.
DOÇ. DR. AYLİN KANTARCI’NIN MEKTUBU
“Bugün okuduğum Einstein’in bir sözü bana sizi hatırlattı. Bu münasebetle sizinle ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.”
“Ege Üniversitesi’nde, bilgisayar mühendisliği alanında doçentim. Bugüne kadar pek çok teknik araştırma yaptım ve inceledim, pek çok teknik uzman ve araştırmacı ile karşılaştım, görüş alışverişinde bulundum ve birlikte çalıştım. Rahatlıkla söyleyebilirim ki, çalışmalarınızın daha geniş bir kitleye yayılması ve etkileri bakımından sizin topluma katkılarınız bizim katkımızdan daha büyüktür. Bilimsel buluşların olabilmesi için ilk önce düşünsel devrimlerin gerçekleşmesi gerekir. Düşünsel devrimlerin gerçekleşmesinde sizin gibi kişilerin emeklerinin büyük payı var.”
“Sizin tüm kitaplarınızı okuyor ve TV programlarınızı dikkatle izliyorum. Küçüklüğümde anlatılan şeylerin birçoğunun aslında yanlış olduğunu sizin eserlerinizden öğrendim. Benim düşünsel devrimimde çok büyük emeğiniz var. Bu durum birçok kişi için geçerli. Sizin gayretleriniz sayesinde birçok kişinin geleceği de iyileşiyor. Umarım dile getirdiğiniz gerçeklerin değerini anlayanların sayısı artar ve daha çok insanın geleceği iyileşir.
“Sizinle aynı çağda yasamaktan dolayı çok mutluyum. Einstein’in sözünü okuyunca aklıma bu düşünceler geldi ve verdiğiniz emekler için tüm sevenleriniz adına teşekkür etmek istedim. İnşallah daha uzun yıllar sizin ışığınızdan yararlanacağız.”
Yorum Gönder