Türkiye’nin Hatası ‘Esad Karşıtlığı’ - Utku Çakırözer

BM Bağımsız Suriye Komisyonu üyesi Ertürk:
Beşşar Esad’ın gitmesini isteyenlerin bayraktarlığını yapan hükümet bugün kendisi gibi düşünenleri İstanbul’da “Suriye’nin Dostları” toplantısında ağırlıyor. ABD ile Avrupa ve Arap ülkelerinden katılımcıların yer alacağı toplantıya Rusya ve Çin katılmıyor. Esad ise ülkesine müdahale planlarının konuşulacağı toplantı öncesinde büyük bir sürpriz yaparak BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan’ın altı maddelik barış planını kabul etti. İstanbul’da ise Annan planından çok, “Suriye Ulusal Konseyi (SUK)” adlı Esad muhaliflerine destek çıkılacak. Muhalifleri “Suriye halkının tek meşru temsilcisi” gören bir pozisyona girilecek.
Türkiye’nin Suriye konusunda izlediği politika ne kadar sağlıklı?
Soruyu, BM İnsan Hakları Konseyi’nin kurduğu Uluslararası Bağımsız Suriye Komisyonu’nun üç üyesinden biri olarak altı ay görev yapan Prof. Yakın Ertürk’e yönelttik. BM Kadına Yönelik Şiddet Raportörlüğü görevinin ardından Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi üyesi olan Ertürk, Eylül 2011’den Mart 2012’ye kadar Bağımsız Suriye Komisyonu üyesi olarak Suriye’deki çatışmaların mağdurları ile görüşmeler yaptı ve iki rapor kaleme aldı. Çatışma ortamından nasıl bir çıkış bulunması gerektiği ve Türkiye’nin pozisyonu konusundaki saptamaları şöyle:
İnsanlık suçu işleniyor: Çatışmaların mağdurları ile 369 görüşme yaptık. Sonuç: Orada bir insanlık suçu işleniyor. Yaşananların en büyük sorumlusu kuşkusuz Esad yönetimi. Rejimin uyguladığı şiddetin yanı sıra oranı çok az da olsa muhalif grupların şiddeti de söz konusu.
Dayatma çözüm getirmez: Şu anda dünya ikiye ayrılmış durumda. Türkiye, Arap ülkeleri, ABD ve Avrupa ülkeleri Esad karşıtı. Bir de Esad yanlısı Rusya, Çin ve İran var. Bu tür koşullu yaklaşımlar çözümü güçleştiriyor. Denge böyle kaldığı sürece statüko korunur, orada insanlar ölmeye devam eder. Yapılması gereken çözüm dayatmak değil, bir an önce tüm tarafların -özellikle Esad güçlerinin- şiddete son vermesini sağlamak.
ABD de Annan’ı destekliyor: Bunun için de eldeki tek seçenek Annan planı. Suriye’ye müdahale politikaları yerine ideal olmasa da bu plana destek verilerek ileri sonuçlara ulaşılabilir. Görüştüğüm ABD yönetimi yetkilileri bile ideal görmemekle birlikte bunun tek seçenek olduğu görüşünde.
Hedef Esad değil barış olmalı: Şiddetten kaçanlara kucak açmakla Türkiye doğru yaptı. Kamplara gittik. Çok insani koşullar yaratılmış. Ancak bence Türkiye’nin temel yanlışı, başından beri gereksiz bir Esad karşıtlığı içinde olması. Annan planına olumsuz bakışlarında da bunun etkisi var. Çünkü plan Esad ile işbirliği ve diyalog gerektiriyor. Türkiye hedefini Esad’ın gitmesi olarak değil, şiddetin bitmesi ve insanların korunması olarak koymuş olsa bugün daha doğru bir noktada olurdu.
Silah vermek Guatemala’ya döndürür: Arapların önerdiği muhaliflerin silahlandırılması fikri tehlikeli. Suriye’yi oluşturan etnik ve dinsel halklar arasında çok ümit verici bir sosyal barış var. Silahlanmayla bu sosyal doku yok edilir. Hepsi militarize olur. Guatemala örneği ortada. Ders alınmalı. Tarafların silahlandırılarak birbirini kıymasına göz yumulunca ilk baştaki hedef olan barışçı arayışa ulaşılamıyor. Silahlar sussa bile şiddet sokakta hep var oluyor.
***
İstanbul toplantısı ve çıkacak kararları, tarafsız bir uluslararası gözlemcinin bu görüş ve uyarıları ışığında yeniden değerlendirmekte yarar var.

Muhalefet: Kürtler hariç tamamız

Ertürk, İstanbul’da örgütlenen Esad muhalefetinin eksiklerine de dikkat çekerek “Hıristiyanlar ve diğer azınlıklar değişimin getireceklerinden ve özellikle de radikal İslamcıların öne çıkmasından endişe duyuyorlar. Muhalefet de onların önüne güven veren çoğulcu, özgürlükçü ve demokratik vizyon koyabilmiş değil” diyor.
SUK’un Türkiye Temsilcisi Halit Hoca, muhalefete yönelik bu kuşkuları giderme konusunda attıkları adımları şöyle sıraladı:
“Tüm muhalif grupları geçen hafta İstanbul’da topladık. Ortak bir belge hazırladık. Sadece Barzani’nin desteklediği Kürt partileri ‘bağımsızlık’ isteklerini karşılamadık diye çekildi. Müslüman Kardeşler’in yönetimde ağırlığını azalttık. Hıristiyan azınlıkları, Nusayrileri, Türkmenleri aramıza aldık. Özgür Suriye Ordusu da bize tabi olacak. Demokratik, çoğulcu, sivil ve özgürlükçü bir Suriye kurma sözü veriyoruz.”

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget