En çok merak edilen sorudur bu:
Avrupa, ne oldu da dünyaya yüzyıllar boyunca egemen oldu?
İngiltere bir dünya imparatorluğu kurdu.
Hollanda denizcileriyle Hindistan’a ulaştı.
Portekiz Afrika kıtasını dolaştı.
İspanya Amerika kıtasını keşfetti ve yağmaladı.
Oysa, bütün bunlardan önce dünyada büyük uygarlıklar da vardı.
En eski atılımcı uygarlık Çin uygarlığı idi.
Kâğıdı, matbabayı, barutu, ipekli yapımını bulan uygarlık.
Büyük kentler yapan, büyük ordular kuran, büyük donanmalar hazırlayan uygarlık idi Çin.
Çin uygarlığı neden durakladı ve geriledi.
Osmanlı İmparatorluğu aynı zamanda büyük bir uygarlık yaratmıştır.
Fatih Sultan Mehmet bir rönesans insanıdır. Bu yanını dile getirmiyoruz. Kütüphaneler, eski Yunan metinleri çevirileri, eski Doğu metinleri çevirileri, medreseler, bilim araştırmaları.
Sonra ne oldu?
Osmanlı neden durakladı, geriledi ve çöktü?
Bunları bilmeden bugünleri anlayamayız.
Bunları araştıran ve anlatan kültür tarihidir.
Bugün günümüzün çatışmaları da tarihin bu engin deneyimlerinde bulunmaktadır.
Dünü okuyalım, bugünü anlarız.
***
Niall Ferguson, İngiliz tarih profesörü. Oxford Üniversitesi, Harvard üniversitesi öğretim üyesi.
Nesnel çalışması UYGARLIK, Yapı ve Kredi Yayınları’ndan çıktı.
Bu soruyu araştırıyor.
Neden Batı? Uygarlık neden Avrupa merkezli oldu?
Neden bütün ülkeler şöyle ya da böyle onu model alıyor?
Avrupa’nın nasıl bağnaz olduğu, nasıl dogmaların esiri olduğunu da görüyoruz. Engizisyon mahkemeleri, aforozlar, cadı avları sürüp gidiyor.
Osmanlı çok daha ileride. Osmanlı çok daha hoşgörülü. Osmanlı çok daha güçlü.
Ama sonra tarihsel süreç tersine dönüyor.
Neden ve nasıl?
Yanıt; ÖZGÜR DÜŞÜNCE oluyor.
Avrupa Rönesans ve Aydınlanma ile, filozofları ile, bilim insanları ile, sanatçıları ile dogmaları aşıyor, düşünce özgürleşiyor ve atılımlar başlıyor.
Keşifler, icatlar, yenilikler, buluşlar, yaratıcılığın ürünleri bir bir ortaya çıkıyor.
Siyasal güç halka geçiyor, üretim artıyor, ekonomi canlanıyor, kentler birbiri ardına gelişiyor, Endüstri Devrimi yaşanıyor.
Bu dönemde Osmanlı gene ordusuna ve fetihlerine dayanıyor, geriledikçe din bağnazlığı artıyor, dogmalar egemen oluyor ve geçmiş ihtişam yerini hazin bir çöküşe bırakıyor.
Anahtar kavram: Özgür düşüncedir.
***
2012 yılında da tarih tekrarlanıyor.
Bu kez emperyal devlet Amerika’dır.
Avrupa artık ikinci plana atılmıştır.
Çin yeniden birinci lige dönüyor.
Hindistan atağa kalkıyor.
Özgür düşünce gene tehdit altındadır.
Paranın ve sömürünün gücü küresel boyutlara taşınıyor.
Buna karşı koyacak olan gene İNSAN.
Gene İNSAN. Gene ÖZGÜR DÜŞÜNCE.
Büyük devlet olmak, bir egemenin kanatları altına girmekle olmuyor.
Büyük devlet olmak, bağımsız olmaktır.
Büyük devlet olmak, başkasının dümeninde yüzmek değildir.
Büyük devlet olmak, ‘Özgür Düşünceli İnsanlar’ yetiştirmek demektir.
Bu da laik düşünceyi, laik eğitimi zorunlu kılar.
Büyük devlet olmak, her şeyden önce, yansız, tarafsız, tek kaygısı doğruyu bulmak olan adalet sistemini kurmak ve çalıştırmak demektir.
Bütün bunları bir yana bırakıp egemen bir dünya devletinin yedeğine yanaşıp ‘model ortak’ olmaya çalışmak büyük devlet olmak değildir.
Uygarlık yolu kolay bir yol değildir.
Engelli, dikenli, dolambaçlı bir yoldur.
Bu yolda duraklamalar da olur.
Geri dönüşler de yaşanır.
Ama tarihin saati geriye çalışmaz.
Uygarlık, aklın yoludur.
Uygarlık, özgür düşüncenin yoludur.
Geri kalanı, zaman kaybından ibarettir.
Yorum Gönder