O Bir Reformcuydu! - Işık Kansu

AKP Malatya Milletvekili Mustafa Şahin, geçen hafta TBMM kürsüsünde, Turgut Özal’ın 19. yıldönümü dolayısıyla söz aldığını belirterek şunları söyledi:
“Turgut Özal radikal bir reformcuydu. Demokrasiler için gerekli olan üç temel koşulun altını çiziyordu; bunlar serbest piyasa ekonomisi, din ve vicdan hürriyeti, girişim ve rekabet rahatlığıydı.”
Ardından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç çıktı kürsüye. O da övdü Özal’ı:
“Turgut Özal, reformcu kişiliğe sahip bir misyonun adamıydı. O dönemde, birçok siyasetçinin rüyasını göremediği hedeflerden bahsediyor, icraatları gerçekleştiriyor ve yeni kavramları siyaset hayatımıza sokuyordu; ‘misyon’, ‘vizyon’ ve ‘icraat’ kavramları Turgut Özal sayesinde siyaset literatürümüze girdi. Çalışkandı. Onun on yılda yaptığı icraatların, gerçekleştirdiği reformların yarısını bile, ülkemizde otuz, kırk yıl siyasette kalıp gerçekleştiremeyen pek çok siyasetçi var.”
Turgut Özal bildiğiniz üzere, bugün Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya üzerinden yargılanmakta olan 12 Eylül döneminin başbakan yardımcısıydı. Darbecilerin en güvendiği darbe bakanıydı.
Ama AKP’lilere bakarsanız, Turgut Özal demokrat reformcu!
Hâlâ 12 Eylül’ün ve 12 Eylülcülerin gerçekten soruşturulduğuna inananlara ne demeli?
Anlaşamadığımız Nokta
Abdullah Gül’ün Anayasa Mahkemesi’ne son atadığı isim, Polis Akademisi’nden Prof. Dr. Zühtü Arslan oldu. İngiliz Büyükelçiliği ile İçişleri Bakanlığı’nın ortaklaşa yürüttüğü “Mülki Amirlerin Kolluk Denetim Kapasitesinin Arttırılması” konulu projede uzman olarak çalıştığını bildiğimiz Arslan, Zaman gazetesinde de makaleler yazıyordu.
Zühtü Arslan, Temmuz 2008’de Anlayış dergisinin sorularını yanıtlarken Türkiye’de “uzlaşma” gerektiğini vurgulamış, özellikle:
“Bu top­lum si­ya­si ge­ri­lim­le­ri, ça­tış­ma­la­rı ilâ­ni­ha­ye ta­şı­ya­maz. Tür­ki­ye’de fark­lı ide­olo­jik grup­lar, fark­lı çev­re­ler, fark­lı sı­nıf­lar ar­tık fark­lı­lık­la­rıy­la bir ara­da ya­şa­mak zorun­da ol­duk­la­rı­nı an­la­ma­lı­dır. Bu­nun da bir­ta­kım as­ga­ri ku­ral­la­rı var. Bu ku­ral­lar üze­rin­de an­laş­ma­mız ge­re­ki­yor. El­bet­te her­ke­sin ay­nı si­ya­si gö­rü­şü pay­laş­ma­sı, ay­nı ide­olo­ji­yi be­nim­se­me­si ge­rek­mi­yor. Bu, eş­ya­nın ta­bi­atı­na aykırı. Do­ğa­da ol­du­ğu gi­bi, top­lum­sal ve si­ya­sal alan­da da çe­şit­li­lik esas­tır. Ama en azın­dan oyu­nun ku­ral­la­rı ko­nu­sun­da an­la­şa­bi­li­riz. Me­se­la ül­ke­yi ki­min yö­ne­te­ce­ği, ana­ya­sal ku­ral­la­rı ki­min ve na­sıl de­ğiş­ti­re­bi­le­ce­ği gi­bi ko­nu­lar­da an­la­şa­bi­li­riz. Bi­zim Tür­ki­ye’de an­la­şa­ma­dı­ğı­mız nok­ta bu­ra­sı.”
Bizim de anlaşamadığımız nokta burası. Ülkeyi yönetenler, çeşitlilik istemiyor. Hep aynı görüşü paylaşanları göreve getiriyor, farklı ideolojik grupları baskılıyor, anayasayı da, rejimi de tek başına değiştirebileceğini sanıyor. Sanmakla kalmıyor, göz göre göre değiştiriyor!

Tabip Odası Seçimleri
Ankara Tabip Odası’nın nisan ayı başında yapılan seçimlerinde kongreye tek liste ile gidiliyordu. Son gün ansızın Sağlık Bakanlığı’ndaki bürokratlar devreye girdi ve iktidar yanlısı bir liste çıkardılar. O liste seçimi kazanamadı, ama yüzde 33 gibi azımsanmayacak bir oy aldı.
Gelecek hafta İstanbul Tabip Odası seçimleri yapılacak. İktidar yanlısı olmayan hekimlerin ayrı listelerle yarışması beklenen kongrede, iktidar yanlıların aradan sıyrılma olasılığı var.
O yüzden solduyulu hekimler meslektaşlarını uyarıyorlar: Aman dikkat!
Liderin Ölçütleri
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, il kongrelerinde uyulmasından yana olduğu ölçütleri öğrendik. Şunlarmış:
1- Mezhepçilik yapılmasın. 2- Bölgecilik yapılmasın. 3- Seçilen başkan ve yöneticiler genç olsun. 4- İl yönetimlerini üstlenecek olanlar halka ve örgüte heyecan versin. 5- Göreve gelecek olanların mutlaka hedefleri olsun.
Kılıçdaroğlu’nun ölçütlerinin kongrelerde uygulanıp uygulanmadığını en iyi CHP üyeleri bilir.
ENKAZ
Eski CHP Milletvekili Mustafa Kemal Palaoğlu, Atatürk’ün, gazeteci Ruşen Eşref Ünaydın’a söylediği, “Eğer bu memleket ve bu millet parçalanacak olursa umumi şerefsizliğin enkazı altında şunun bunun şahsî şerefi de parça parça olur” sözü ile birlikte “Ben doğru düşünüyorum, kötülerin ve kötülüklerin yanında olmadım, olmuyorum, olup bitenler karşısında ıstıraplar duyuyorum diyen, ama hiçbir şey yapmayanlar da tarih karşısında sorumlu olacaklardır” uyarısını anımsatıp dedi ki:
“Büyük ve dram yüklü dönemeçlerinde tarih insanları, sadece yaptıklarıyla değil, yapmadıklarıyla da yargılar.”
Talimat
Recep Tayyip Erdoğan, 15 yıl geçmiş olsa da 28 Şubat’ın sanık sandalyesinde olduğunu belirterek “Ben cezaevine talimatlarla girdim” dedi.
Demek ki, 15 yıl geçmiş olsa da hiçbir şey değişmemiş. İnsanlar yine cezaevine talimatlarla giriyor.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget