Sevgili okuyucularım, Türkiye’de gerçekten iğrenç bir dönem yaşıyoruz. Yalan, iftira, çamur atma, gammazlama, muhbirlik ve jurnalcilik ortalıkta kol geziyor.
Bunu topluca ve hiç utanmadan yapanların başında da, adına yandaş medya denilen iktidar medyası geliyor. Öteki adı özel yetkili medya!
Onların gazetelerini izleyenler bilir. Bu rezillik her gün manşetlerinde yineleniyor. Bunlara “Birileri” özel bilgi servisi (!) yapıyor. Aynı kaynaktan çıkan haberleri hepsi birlikte kullanıyor.
Manşetlerinde her gün belli isimler yer alıyor:
“Falanca kişiler savcılık tarafından ifadeye çağrılacak…”
“Filanca kişilerin 28 Şubat nedeniyle tutuklanması bekleniyor…”
Verilen isimler arasında askerler, işadamları, medya patronları, gazeteciler, hukukçular var!
Bu rezalet konusunda ortaya iki ayrı olasılık çıkıyor:
1- Birileri, yani devletin belli makamları bunlara gizli bilgi sızdırıyor, ne yapılacağını önceden bildiriyor…Çünkü bunlar bazı devlet kurumlarından güç alıyor. O kurumlar yandaş medyayı, yapılması istenen haberlerle besliyor.
2- Bunlar tamamen yalan haber veriyor. Her gün Allah, peygamber, din iman diyen bu onursuzlar, böyle yalan ve iftiralarla, attıkları çamurla, karşıtlarını sindirmeye, karalamaya kalkışıyor.
Televizyonlarına bakıyorsunuz, hepsi aynı havada! Ekrana çıkarılan özel eğitilmiş bülbülleri, savurdukça savuruyor! Bizim gibi kimseleri temsil edecek adam gibi adamlar o ekranlarda hiç yok! Tayyip’ten korkan medya patronlarının ekranları bize kapalı.
“Tarafsızlık” adına ekrana çıkarılan –ah’ı gitmiş, vah’ı kalmış- bazıları ise hem yetersiz, hem de o cazgırların karşısında dut yemiş bülbül gibi suskun kalmak zorunda kalıyor. Dolayısıyla, cazgırlar ve çirkefler her zaman kazanıyor.
***
Size bu yalan ve iftira sürecinden birkaç örnek vereyim. Ergenekon davası aşamasında yandaş medya sürekli çığlık atıyordu:
“Örgüt Kent oteldeki toplantılarda kuruldu, taktikler orada belirlendi!”
Benzer sözler savcılık iddianamesinde de yer alıyordu. Burada kaç kez yazdım. O yemekli toplantıların Kent otelde yapıldığı doğruydu. Gizli saklı bir şey değildi. Her kesimden insan gelirdi. Emekli asker, siyasetçi, gazeteci, hukukçu… Kocaman salonda katılımcı sayısı 100’ü geçerdi.
Şimdi şu tabloyu iyi görünüz lütfen!..
Kocaman bir salonda sesler duyulmadığı için mikrofon kullanılıyor. Her söz alan mikrofonda konuşuyor. Salonda en az 10 garson servis yapıyor, bazı katılımcıların asker ve polis korumaları da az ötede oturuyor!
Peki neler konuşuluyor orada? Ülkenin çeşitli sorunları. Tarım, medyanın durumu, AB ilişkileri, anayasa değişikliği, hukuk sorunları…
Saklı gizli hiçbir şey yok. Her şey ortada.
Yandaş medya bu tabloyu bile yıllarca sömürdü, Kent otel toplantılarını Ergenekon’la, darbeyle bağdaştırmaya kalkıştı. Şimdi herhalde yalanlarını anladılar ki, artık o toplantılardan söz etmiyorlar!
***
İkinci bir örnek vereyim…Özellikle Güneydoğu’da çıkan “Öldürülmüş insan (!) kemikleri” konusu. Yandaş medyanın yalan ve iftira furyası kapsamında ortaya her gün yeni bir haber pompalanıyordu:
“Falanca askeri birlik arazisinde yapılan kazılarda çok sayıda insan kemiği bulundu…”
“Filanca dağda, faili meçhul cinayete kurban giden, askerler tarafından öldürüldüğü iddia edilen kemikler çıkarıldı…”
Gazetelerde muhbir vatandaşların ihbarları, bazen krokiler eşliğinde yayınlanıyordu:
“Tabur arazisine gir, sol yukarıya devam et, orada çöplük var. Çöplüğün hemen yanında kemikler çıkacak!..”
Kazılmayan yer kalmadı! Askerler, polisler, savcılar, avukatlar ve vatandaşlar eşliğinde her yer kazma kürekle, ya da iş makineleri ile kazılıyordu.
Çıkarılan kemikler tahlil için Adli Tıp Kurumuna gönderiliyordu.
Bu tantana da yıllar boyu sürdü.
Fakat ne ilginçtir, bunca kemik bulunmasına karşın, içlerinde bir tek insan kemiği çıkmadı! Bütün bunlar Adli Tıp raporlarıyla belgelendi. Peki neydi o çıkan kemikler?..
Kuş, inek, koyun, at, eşek kemikleri!
Ama muhbir vatandaşlar ve yandaş medya, yalana ve iftiraya doymuyordu. Şimdi artık kemikler konusunda sesleri solukları kesildi.
Dün medyaya haberler yansıdı. Çankırı’da askeri birliğin eski arazisinde kemikler bulunmuş! Aynı yaygara yeniden başlarsa sakın şaşırmayın!
***
Bir yalan daha vardı ki, dünya mizah tarihine geçecek nitelikteydi:
Güneydoğu’da askerler tarafından çok sayıda masum vatandaşımız öldürülmüş ve bunların cesetleri BOTAŞ’ın yöredeki asit kuyularına atılarak eritilmişti!
Bunun şamatasını da aylar boyunca yaptılar.
En sonunda BOTAŞ açıklama yapmak zorunda kaldı:
“Bizim kuyularımız, hele asit kuyularımız yoktur.”
X X X
Yandaş medya AKP iktidarı boyunca ortalığı kızıştırmak, insanların beynini yıkamak, Türk ordusunu yıpratmak için bir araç olarak kullanıldı.
Bugün de kullanılıyor.
Yalan yazacaksın, iftira ve çamur atacaksın, tutmasa bile iz bırakacaksın.
Bu özel yetkili medyaya bazı kamu kurumları bilerek bilgi sızdırması yapıyor. Aralarında inanılmaz bir işbirliği oluştu. Gelen bilgiler ve raporlar bazen manşetlerde kullanılırken, bazen de köşe yazarları tarafından yazı konusu yapılıyor.
Şimdi 28 Şubat davası sürecinde aynı olay sürüp gidiyor.
Demirel ve eski Genelkurmay Başkanları dahil kimlerin, hangi gazetecilerin gözaltına alınıp tutuklanması gerektiği, isim isim açıklanıyor.
İş sadece yandaş medya ile bitmiyor.
Geçmişten acısı olan çok sayıda şahıs, yandaş medyayı kullanıp muhbirliğe, jurnalciliğe soyunmuş durumda.
Herkes, herkesi ihbar ediyor.
İsimsiz ihbar mektupları bile bilerek işleme konuluyor.
Beyefendi geçmişte subaymış, karısı örtülüymüş, görünmesin diye karısını askeri lojmanlara arabasının bagajında sokup çıkarırmış!
Yalanın bu kadarına pes.
***
AKP döneminde Türk toplumu bilerek yozlaştırıldı. İhbar, jurnal, gammazlama mekanizmaları devreye sokuldu.
Geçmişin güçlüleri önünde ses çıkarması mümkün olmayan korkakların her biri, şimdi devir değişince ‘Aslan” kesildi!
İyice şımardılar.
Esip gürlüyorlar, yalan yazıyorlar, yalan söylüyorlar…
Ve gazetecilik mesleğinin bütün ilkelerini ayakları altına alıp paspas gibi çiğnemekten, yalan yazmaktan, iftira atmaktan utanmıyorlar.
Yarın bu iktidar değişsin, aynı tipler bu kez aynı yüz kızartıcı davranışları bugünküler için yapacak.
Özel yetkili yandaş medya olmak kolay iş değil!
Allah insanın onurunu bir kez yok etmeye görsün!
Yorum Gönder