Erdoğan'a fotoğraflı yanıt

Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Başbakan'ın, "Süleyman Demirel'in önünde diz çöktü" iddiasına Erdoğan'ın Hikmetyar'la çekilmiş fotoğrafıyla yanıt verdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Başbakan'ın, "Süleyman Demirel'in önünde diz çöktü" iddiasına Erdoğan'ın Hikmetyar'la çekilmiş fotoğrafıyla yanıt verdi.
CHP liderinin partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasından satır başları şöyle:
- Bu hafta “Samizdat” kitabını okudum. Kitabı yazan Soner Yalçın. Tutuklandığı hafta şunu söylemişti. Soner Yalçın ödün vermeyen, gerçekleri araştıran, kitaplar yazan saygın bir gazeteci.  Şöyle söylüyor Soner Yalçın “Benim ülkemde düşünce hayatın düşmanı kötlüğün simgesi olarak görünür. Düşünen insanın korunağı yoktur.  Benim ülkemde bir gazeteci hapse atılarak sonsuza kadar unutuluşa mahkum edilmeye çalışılır. Ama benim ülkemde gerçeklerde mutlaka yazılır” diyor Soner Yalçın.

"Soner Yalçın kaya gibi adamsın"
-Soner Yalçın'ın kavgası bizim kavgamız, özgürlüğün kavgasını veriyor. Yargı bağımsızlığı kavgası veriyor. Yasama organının görev yapması için çağrıda bulunuyoruz. Soner  Yalçın hiç üzülme sen kaya gibi adamsın. Toplum seni şükranla anacak.
- Bu kitabı (Soner Yalçın) okuyup üzülmemek mümkün değil.

Sağlıkta şiddet
-Başbakan vatandaşın durumunu hiç sormuyor, köşkünde villasında keyif yaşıyor. 17 yaşındaki çocuk doktor öldürdü. neden öldürdü? 84 yaşında dedesi ölüyor. Emekli maaşını almak için bankaya gidiyor, emekli aylığı dedesi öldüğü için alamıyor .
-O çocuk dedesinin maaşını alabilseydi bu cinayet işlenmeyecekti. Duysun bunu Erdoğan. Bu doktorda yeni evli. 3 ay sonra çocuğu olacak.
-Bunlar olurken Başbakan Katar'da konuşma yapıyor. Bu arada doktorlar hak arıyor, eylem yapıyor. Demokraside olması gerektiği gibi eylem yapıyorlar.
- Türkiye'nin gündemi yoğun. Doğalgaza, benzine zam yapılıyor. Çalışmanın ceza olduğu bir güne geldik.
- Bu ülkenin demokratikleşmesi için , hem üreteceğiz hem hakça bölüşeceğiz diyen herkese görev düşüyor.
- Bana bir yurttaş bir ileti göndermiş. Diyor ki biz üç kişilik bir aileyiz. Mutfak harcamalarını veriyor, mutfak 250, ısınma 100 lira, kira 150 kira, tüp 60 lira, elektrik 65 lira, su 22 lira, iletişim 40 lira, ekmek 36 lira, çocuk bezi 120 lira, giyim 60 lira, ilaç hastane 20 lira, Pazar 120 lira. Toplam harcaması 950 lira eline geçen 750 lira İşte yurttaşın hali bu.
- Yurttaşın, çifçinin, esnafın halini görmüyorlar.
-Başbakan vatandaşın durumunu hiç sormuyor, köşkünde villasında keyif yaşıyor. 17 yaşındaki çocuk doktor öldürdü. neden öldürdü? 84 yaşında dedesi ölüyor. Emekli maaşını almak için bankaya gidiyor, emekli aylığı dedesi öldüğü için alamıyor .
- Kimseyi dövmüyorlar, yürüyüş yapıyorlar. Tarihe not düşmek için söylüyorum. Sayın Başbakan çıkıyor diyor ki, Doktor Ersin Arslan'ın ardından yapılan yürüyüşü kınıyorum. Yürüyüş yapmışlar. Cinayete kurban giden arkadaşlarının haklarını arıyorlar. Sen kınıyorsun. Kafaya bakın siz. Ben diyorum bunların demokrasi kültrü yok . Vicdan yok. Bakan istifa demiş. Başbakan kızmış. Sağlık hizmetinin tel tel döküldüğünün farkında değil misin sen? Hasta hastanelerde neler çekiyor. Eczane keser, hastane keser, banka keser.
-Sağlıklı bir demokraside yürüyüş yapan doktorları siz kınıyorsanız. Orada ilkel bir demokrasi anlayışı vardır. Biz eleştiriyi kötü niyetli olarak görmeyiz. Bizim yüreğimizde kin yoktur. Biz kini değil, demokrasiyi inancı paylaşıyoruz.
-Doktorların mutlu olmadığı toplumda hastalar  mutlu olmaz.
- Demokrasilerde çatışmayı esas alırsanız, toplumu çatıştırırsınız. Doktordan başlar, nereye gideceğini kimse bilemez.
-Doktorlar senin dilinden anlamıyor sayın başbakan. Bu ülkede çalışan herkes doğru bulmuyor senin dışında.
-Size altın değerinde bir bilgi vereceğim. Eğer başbakan herhangi bir konu hakkında, sesini yükselterek konuşuyorsa bilinki orada bir yolsuzulğu, kanunsuzluğu, yalanı var. Kesinlikle bundan emin olmanızı isterim.
-Hem çalacaksın, hem bağıracaksın. Yavuz hırsız evsahibini bastırır gibi. Niye bağırıyorsun. Ne var ortada.

Eğitim yasası
Eğitim yasasının içine 20 milyar dolarlık yolsuzluk koydunuz dedim. Sizden yanıt istedim. Sen 20 milyar dolarlık ihaleyi kamu ihale yasası dışına neden çıkardın. Anlaşılmayacak bir soru mu? Kaç haftadır yanıt yok. Vay efendim siz kurana karşısınız. Yahu 20 milyar dolarlık hırsızlıkla caminin ne ilgisi var.?

-Siz Hz. Muhammed'e karşısınız. Yahu 20 milyar dolarlık hırsızlıkla ne ilgisi var. Biz, kuranı da hz. Peygameri'de sayarız. Ama 20 milyar dolarlık hırsızlıkla onları biraraya getirmeyiz.
-Yolsuzluk yapacaksın, kılıfına uyduracaksın. Biz itiraz edince, kurana sarılacaksın. Din iman edebiyatı yaparak yolsuzluk yaptığınızı çok iyi biliriz. İBB Başkanlığı döneminde yaptığın yolsuzlukları belgeleriyle ortaya koyarım ben.
-Ben SGK başkanlığı yaptığım dönem, onun İBB Başkanlığı ve Başbakanlık yaptığı dönem. Çıksın karşıma konuşalım. Çıkabilir mi, çıkamaz!
-Sana bir soru sordum. Adam gibi bir soru sordum. 20 milyar dolarlık ihaleyi yasa dışına çıkaran maddeyi neden oraya koydun? Bunu duyuyor da duymamazılkatan geliyor.
-Aslında bunun cevabı var. Var da onu söyleyeemez. Yolsuzluk yapmak için biz o maddeleri oraya koyduk. Bildiğimiz içindirki soru soruyoruz, ama yanıtını alamıyoruz.
- Ben daha önce onu yalan makinası ilan etmiştim. Artık iftira makinası diyorum. Bir insan bu kadar iftira nasıl atar aklım almıyor.

Yalan makinası
-Ben Diyanet İşleri Başkanı'na bir çağrı yaptım. Onurlu bir din adamı olarak bunları açıklayın diyorum. Başbakan ise siz diyanet işleri başkanına hakaret etmişsiniz. Ya bir insan bu kadar çarpıtmayı nasıl yapabilir. Tipik ahlaksızlık, tipik iftira...
-Eğer sen Deeniz Feneri hırsızlarının kankası olmaktan vazgeçersen, yalan ve iftira atmaktan vazgeçersen, cami soyguncularından hesap sorarsan, söz veriyorum. Diyanet İşleri Başkanı için kullandığım "Onurlu Başkan" kelimesini senin için de kullanacağım.
- Süleyman Bey'in önünde ben diz çöküyormusum, ben yaşamım boyunca hiç bir makamın önünde diz çökmedim. Doğru bildiğimi yaptım. Ama ben senin kimin önünde diz çöktüğünü çok iyi biliyorum.  Tayyip Erdoğan bir yalan makinası.
-Süleymaniye Camisi onarıldıktan, 4 milyon liralık yolsuzulk yapıldı. Diyanet işleri Başkanını göryor musunuz. Tayyip Bey'in arkasında bir sarık var. Cami açılışı yaparken bari Diyanet İşleri Başkanı'nı arkanıza alın.
-Hacı Bayram camisinin onarımından sonrak fotoğraf, Diyanet İşler Başkanı makasla elini aradan zor uzatıyor. Onu orada da aralarına almıyorlar.

"Sen git Hikmetyar'ın dizinin önünde çök"
-Sen git Hikmetyar'ın dizinin önünde çök, sen hala o çöktüğün noktadasın. Seni ben oraya mahkum ettim. Çünkü senin kafanda demokrasi yok.
-Sen bir gün süreyle Amerika'nın kuryeliğini yaptım . Kimsenin önünde diz çökmem diyorsun. Recep Tayyip Erdoğan ölülerle savaşmayı bilen birisidir.
- Sen kalktın. Ustan olan Necbettin Erbakan'ın bile arkadan hançerledin. Bunların kültürü bu.
-İsmet İnönü'den Atatürk'den bahsedip, onların dönemini eleştiriyorsun. Onlar bu ülkeyi savaş meydanlarında kurdular. 24 saat uğraştılar, Sen doğ diye, baban gidip ölmesin diye uğraştılar. Savaşa sokmadılar bu ülkeyi. onların içinde bulunduğu koşulları sen bilmiyor musun?
-İstanbul'daki din adamları karşı, o dönemin recep tayyip erdoğanları karşı, padişah karşı. Ama onların içinde kuvayi milliye ruhu var. Geldiler kazandılar. O insanlar bizim çocuklarımız huzur içinde olsun diye mücadele ettiler.
- Ne diyor Mustafa Kemal, zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir diyor.
- Şimdi sen memleketi nasıl savaşa sokacağım diye mücadele ediyorsun.
-Yalan söylemek sanat işi heralde. 28 Şubatçılar beni fişlemişler. doğru. Diyor ki 28 şubatçılar seni tayin etti. Ya beni görevden alan adam, beni nasıl göreve iade eder. Bu çelişkiyi bile kafalarında oluşturamıyorlar.
- Ben bu kadar yalan söyleyen, istismar eden bir adam görmedim.

"Erdoğan'ın derdi öğrenciler değil"
-10 yıldır bu ülkeyi yönetiyorlar. Okulları bunlar yönetiyorlar. Öğretmeni mutlu olmayan bir toplumun, öğrencileri de mutlu olmaz. Erdoğan iktidara geldiğinde ilkokulu okuyanlar, şimdi üniversiteye geldiler. Yazık günah değil mi bu ülkenin çocukları için.
-Ygs Sınavındaki tablonun da sorumlusu Erdoğan'dır. Bugün bir gazetede var. Ben cahilim diyor, çocuklarımın okuması için her şeyi yapacağım diyor.
-Okul yapıyorsunuz, öğrenciler var. Ama geldiğmiiz sonuca bakın. 1 milyon 260 bin öğrenci sınava giriyor, 4 fen sorusu yapamıyor kimse.
-Erdoğan'ın derdi öğrenciler değil, Eğitim Yasası'nın içine koyduğu 20 milyar dolarlık madde. Ona izin vermeyeceğim Tayyip Erdoğan.
-Sınavı kaldıracağız dediler. 10 gün sonra bakan açıkladı, sınavı 3'e çıkardık diye. dershaneleri kaldıracağız dedi. 10 gün sonra tam tersi açıklandı.
-Egemenlik kayıtsız şartsız nasıl yaşar millet. Eğer yürütmek organı parlamento üzerinde baskı kuruyorsa, medya özgür değilse, bu söz havada kalır. Yargı, AKP'nin yan kuruluşu haline getirildi. Parlamento Erdoğan'ın iki dudağına bakıyor.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget