Sözler, giderayak söylenmişti, içini açamamıştım; ayrıca gerek de yoktu. Kesici, önsezi ve bilgisiyle olanı biteni gören bir kişi. Ben sadece isimlendirme yapmıştım. Ama yine de bir olayın adını koyduğunuz andan itibaren, başka bir içeriğe ve biçime bürünür.
Beşir Atalay, “28 Şubat’ın eşgüdümcüsü Süleyman Demirel’dir” deyince bu konuyu yazayım dedim.
***
AKP, CHP’yi bitirmemiştir, bitiremez de, çünkü her ikisinin kökleri, dalları farklıdır(*). CHP, varlık ve etki olarak neyse, hâlâ odur! En önemli konu, bu varlığını korumasıdır. Ebleh veya kasıtlı, siyasi aydınların keskin vuruşlarından etkilenerek, AKP’ye yanaşma / onunla yarışma / ona benzeşme politikalarıdır CHP’yi bitirecek olan! AKP saldırdıkça, CHP güçlenmelidir aslında... Tabii bunun mekanizmalarını kurmazsan, nal toplarsın...
Ama AKP, merkez sağı bitirmiştir. Zaten bu amaçla doğdu.
Abartmayalım, AKP merkez sağı bitirmek için de çok özel politikalar uygulamadı. Sadece kuruluşta, merkez sağın isimlerine yer vererek, Özal’ın her yönü birleştirme politikasını izledi...
Merkez sağ denen olgu ise zaten önce kendi kendini yiyip bitirmişti; bütün seçmenleri örgütsüz, dağınık olarak bütün ülkeye serpiştirilmiş kalınca, AKP yeni kimliğiyle hepsini silip süpürdü. Olan budur!
2007’de, “merkez sağ” denen olgunun ortalıkta kalan iki leşi, DYP ve ANAP, son bir hamleyle DP’de “dirilme” eylemine kalkıştı (ANAP/DYP birleşmesi süreci). AKP’nin nasıl olduğu henüz karanlıkta kalan bir kılıç darbesiyle onların da boyunları kesildi! Bugün debelenen bir DP’yi görüyoruz!
Şimdi, önceki “Parti Patronu” Mehmet Ağar’a özel cezaevi beğendiriliyor; olayın içinden sıyıran “diğer lider” ise Erkan Mumcu’ydu. Karanlık bir olay... 2007’de birleşme olsaydı, AKP’nin önünü belki ancak birkaç puan daha kesebilirlerdi, ama merkez sağ olarak asla ayağa kalkamazlardı!
Ölmüş eşeği diriltmek imkânsızdır!
Burada, “merkez sağ”ın neden bittiği konusunda bir şey yazmayacağım.
Tek söz söyleyebilirim: Çünkü Türkiye’yi bitirdiler, böylece kendilerine bir yer kalmamış oldu!
***
AKP’nin yüzde 49 oyu, belki zerresi dışında, CHP’den gelmiyor. 1980’ler sonrası kurulan Doğru Yol, ANAP, MSP (Erbakan) MHP... Şimdi şu tabloyu inceleyin (%, küçük kesirleri +– tamamladım):
CHP | DSP | ANAP | DYP | MHP | Erbakan | DP | AKP | GP | |
1995 | 10.7 | 14.7 | 19.7 | 19.2 | 8.2 | 21.4 | - | - | - |
1999 | 8.7 | 22.2 | 13.2 | 12 | 18 | 15.4 | - | - | - |
2002 | 19.4 | 1.2 | 5.1 | 9.5 | 8.4 | 2.5 | - | 34.3 | 7.3 |
2007 | 20.8 | (CHP) | - | - | 14.3 | 2.3 | 5.4 | 46.6 | 6 3 |
2011 | 26 | 0.25 | - | - | 13 | 1.3 | 0.65 | 49.8 | - |
Ecevit’in 1970’lerdeki olağanüstü yüzde 40’ı aşan oranını saymazsak, 1990 sonrası CHP/DSP oyları yüzde 20-31 arası gerçekleşti. DSP tükenirken, oyları CHP’ye gelmedi! Çünkü ağırlık olarak o oylar Ecevit oylarıydı. Ama CHP’den DSP’ye oy hep kaydı.
Esas konuya gelelim: 1999’la kıyaslarsak, AKP’nin 2002 seçimlerindeki yüzde 34 oyunun yaklaşık dağılımı şöyle: Yüzde 13 Erbakan + 10 ANAP/DYP + 10 MHP...
AKP’nin 2007 seçimlerinde yüzde 10 fazlalığının kaynağı da, yaklaşık, geride kalan DYP/ANAP oyudur.
AKP’nin 2011 seçimlerindeki yüzde 3 puan fazlalık da, Genç Parti/MHP artığıdır (2002’de GP’nin oyları esas oarak MHP’ye kaydı, denebilir).
AKP, merkez sağı bitirmiştir. Şüphesiz, CHP/DSP’den de biraz oy kaymıştır. Büyük anafor, her tarafı etkileyici olur. Ama koparabildiği “parçalar” farklı olur.
Buradan çıkan sonuç: AKP, merkez sağı yutarak büyüdü, ama artık büyümesinin sonuna gelip dayandı. Çok olağanüstü başarılı bir dönem geçirirse, bir-iki-üç puan daha artabilir.
Bu nedenle AKP büyük büyüme stratejisini MHP üzerine kurdu geçen seçimde. Bunu hep yazdım, okurlar bilir. Yine, 2011 seçimlerinde de AKP’nin ana stratejisi MHP’yi Meclis dışına itmek üzerine olacaktır. Çünkü tek büyüme kaynağı MHP’dir!
CHP merkez sağa kaydıkça, merkez sağlaştıkça, AKP onu da yemeye başlayacaktır! Bunu gören bir politik beyin partide var mı, bilmiyorum...
Şimdi soru soralım: AKP eski merkez sağı muhafazakârlaştırarak, dincileştirerek bitirdi. Acaba eski merkez sağın, liberal değerlerle yeniden dirilme şansı olabilir mi? Olursa nasıl yeniden inşa edilebilir adım adım? AKP dincileştikçe, diktatörleştikçe, merkez sağın uzaklaşma ve kendini ifade etme koşulları doğar mı? Nasıl?.. Bunu da onlar düşünsün...
(*) Bir de bugünkü CHP (yönetimi) bunun farkında olsa! AKP ve liderinin tarih kumpaslarına düşmese; Erdoğan vurdukça ona yaklaşıp koynuna girmese; din konusunda yarışa kalkmasa; demokrasiyi bitirme politikasının keskin kolunun Fetocular olduğunu görse; Kılıçdaroğlu, “Onlar bugün o partiyi yarın bu partiyi destekler” gibi, tepeden tırnağı ham hayallere kapılmasa...
Yorum Gönder