Dün Genelkurmay Başkanlığı’na son derece açık bir şekilde sordum: “Anıtkabir’i kaç kişinin ziyaret ettiğiyle ilgili bilgileri uzun bir süredir neden yayınlamıyorsunuz? Melih Aşık, bu soruyu iki aydan fazla bir süredir soruyor; neden susuyorsunuz? Yoksa halkın Anıtkabir’e koşmasından rahatsız olan ‘birileri’ mi bu istatistikleri yayınlamamanızı söyledi size? Okurlarımın önünde onur sözü veriyorum ki; inandırıcı bir yanıt alana kadar bu soruyu her gün soracağım...”
***
Genelkurmay benim deli inadımı bildiği için olmalı, bu konudaki suskunluğunu nihayet bozdu.
Önceki gün, yani 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda 91 bin 450 kişinin Anıtkabir’i ziyaret etiğini bildirdi.
Ziyaretçi sayısının geçen yıl aynı gün 127 bin 448, 2010 yılında ise 148 bin 418 olduğu bilgisini de verdi.
Anıtkabir’i ziyaret edenlere ilişkin istatistiklerin Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinden yayımlanmasından vazgeçilmesini de şöyle açıkladı:
“12 Ocak 2012 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı internet sitesi yeniden düzenlenmiş ve bu kapsamda site içeriğinde bazı yenilikler yapılmıştır. Bu çerçevede, güncellenen sitemizde, Anıtkabir ziyaretçi sayısı, Anıtkabir sitemizde yıllık olarak verilmeye başlanmıştır. Günlük ziyaretçi sayısı, tarafımızdan kayıt altına alınmaya devam edilmektedir.”
***
İşin ilginci bu açıklama nasıl bitiyor biliyor musunuz?
“Basında ortaya atılan iddialar gerçeği yansıtmamaktadır.”
Garabete bakar mısınız?
Biz, “İstatistikler yayınlanmıyor, neden?” diye soruyoruz...
Oturup bu sorunun ne kadar haklı olduğunu doğrulayan açıklama yapıyorlar... Ama sonra ille de “basına vurma hastalığı”ndan kurtulamayıp, “Ortaya atılan iddialar yersizdir” diye efeleniyorlar!
Ve en önemlisi bu çok önemli açıklama şöyle bitiyor:
“TSK’nin (açılımını ben yazayım: Türk Silahlı Kuvvetleri), ATA’sına ve O’nun mirasına bağlılığı tartışılamaz.”
Ne kadar anlamsız bir cümle bu!
Bunu kim tartışıyor Sayın Genelkurmay Başkanı?
Kim sizi, “Atatürk’ün mirasına sahip çıkmamakla” suçluyor?
Kaldı ki; böyle bir şeyi yapmak hangi Genelkurmay Başkanı’nın haddine... Kim cesaret edebilir böyle bir deliliğe!
Biz sadece, “Anıtkabir istatistiklerini neden yayınlamıyorsunuz?” diye sorduk; verdiğiniz yanıta bakın!
Yoksa kendinizden kuşkunuz mu var?
Eğer böyle bir kuşkunuz yoksa size asla yöneltmediğimiz bir suçlama yüzünden neden “savunmaya geçme” gereği duyuyorsunuz?
Bir komutan gelir; öbürü gider ama Türk Silahlı Kuvvetleri Atatürk’ün ilke ve devrimlerinden ödün vermez!
***
Gelelim sadede:
1) Anıtkabir istatistiklerini Genelkurmay’ın internet sitesinden kaldırmanızın gerekçesini hâlâ anlayabilmiş değilim!
2) Madem böyle bir karar aldınız, en azından bunu duyurmamanızı da anlayabilmiş değilim.
3) Ziyaretçi sayısını, Anıtkabir sitesinde şimdiye kadar olduğu gibi her ay değil de yılda bir kez yayınlama kararı almanızın nedenini de anlayabilmiş değilim.
4) Ve... Eğer biz gazeteciler, Genelkurmay Başkanlığı’na soru sormak zorunda kalıyorsak; bunun nedeni sizin uygulamalarınız... Dolayısıyla “yanıt vermemek” ya da verince ille de “tokat atar gibi” vermek; bize değil, zat-ı âlinizin imajına zarar verir...
***
Kısacası; dünkü açıklamanız için teşekkür ederiz Sayın Genelkurmay Başkanı...
Lütfettiniz!
*****
GÜNÜN SORUSU
İETT metrobüslerde yayınlanmak üzere yeni bir reklam filmi çekmiş... Bu filmde metrobüse itiş kakış yaşamadan rahatça binilip, oturarak yolculuk ediliyor. Üstelik bu reklam filmi metrobüslerin en sıkışık olduğu zamanlarda bile araçlarda gösteriliyor. Aşağıdaki iki soru İstanbullulardan, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a:
Bu boş metrobüs hangi duraktan kalkıyor?
Bu filmi hayatımızda bir kez olsun metrobüs koltuğu görmemiz için mi çekmişler?
*****
Sonunda bu da oldu!
Bugüne kadar oy almak için kömür dağıttılar.
Un dağıttılar, kuru fasulye, bulgur, makarna, pirinç, ayçiçeği yağı dağıttılar...
Deterjan da girdi “rüşvet paketi”ne, el sabunu da...
Soba dağıttılar, battaniye dağıttılar, yastık dağıttılar...
Pantolon, ceket, hırka, şapka, atkı, koltuk, çekyat, yatak dağıttılar...
Yetmedi; elektriksiz köye bulaşık makinesi, buzdolabı, çamaşır makinesi dağıttılar!
Nakit para dağıttılar, nakit para!
Namaz Hocası kitapları, mevlit kasetleri, tespih, takke dağıttılar...
Kuran-ı Kerim de dağıttılar elbette... Hem de on binlerce...
Ama bugüne kadar hiçbiri, dağıttıkları Kuran-ı Kerim’lerin içine kendi fotoğraflarını yapıştırıp, etiketleme cesareti gösterememişti; şimdi ona da cesaret ettiler!
Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri kapsamında, Kocaeli’nin Başiskele İlçesi Müftülüğü’nce vatandaşlara dağıtılan 400 adet Kuran-ı Kerim’in içinden Belediye Başkanı Hüseyin Ayaz’ın fotoğrafı ve tebrik mesajı çıktı...
Hüseyin Ayaz, anında savunmaya geçti ve “Ben o resimlerle ve kartları Kuran-ı Kerim’lerin içine değil, poşetlere koydurdum” dedi...
***
Eminim şimdi diyorsunuz ki, “Bu bal gibi dini siyasete alet etmektir ve parti kapatma nedenidir!”
Geçin bunları:
Adam Kuran-ı Kerim’lerin içine koymamış ki fotoğrafını, Kuran-ı koyduğu torbaya koymuş!
Demek ki masum...
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bu önemli detayı (!) elbette dikkate alır ve dava falan açmaz...
Hem demokrasilerde parti aleyhine dava mı açılır?
Günahtır, günah!
Yorum Gönder