İnsana Bakış - Öztin Akgüç

Kişinin davranış biçimi, değer yargıları, yönetim anlayışı, büyük ölçüde insana bakış açısını yansıtır. Eğer geniş kitleleri ürkek, hatta korkak, ufak hesaplar peşinde koşan, algılama yetisi sınırlı yönlendirilebilen, kandırılabilen, kısa vadeli çıkarları ön planda tutan, kolaycılığa kaçan, pohpohlanmaktan hoşlanan kişiler topluluğu olarak görüyorsak davranışımız, politikamız, yönetim anlayışımız, eğitim sistemimiz, yayın kalitemiz ona göre şekillenir.
Türkiye’de politikacıların, işadamlarının önemli bir bölümünün, medyanın, bürokratların, reklam-tanıtım yapanların, halkımızın büyük bir bölümünü yukarıda özetlemeye, tanımlamaya çalıştığım şekilde gördüğünü düşünürüm. Eğer geniş kitleleri bu düzeyde, bu anlayışta görüyorsanız, politikanızda göz boyama, kısa süreli çıkar sağlama, çıkar vaadi, yerine göre korkutma, yerine göre yapmacıklı, övgü, kişisel otorite kurma gibi öğeler taşır. Türkiye’de niçin demokratik bir düzen kurulamıyor? Medya niçin bu denli düzeysiz? Neden tanıtım-reklam kalitesi düşük, bilgilendirmeden çok kandırmaya yönelik? Niçin halk zamanının önemli bölümünü TV karşısında dizi izlemede, bilgisayar oyunlarında, mobil telefonla konuşmada, SMS atmada, internet yoluyla iletişimde harcıyor? Sanıyorum, insana bakış açımız, ülkemizdeki toplumsal olayları, gelişmeleri açıklar.
***
Türkiye’de sıradanlaşma özendirilir. Sıradışı davrananlar, tehlikeli görülerek bir şekilde dışlanır. Tersine, negatif seleksiyon, seçim sonucu, kötü demeyelim ama sıradanlık toplumun her kesiminde galebe çalar.
Yabancıların, emperyal güçlerin ülkemize karşı tutumu, bakışı da toplum hakkında ve ülke yöneticilerine ilişkin görüşlerine göre değişir. Övülmekten hoşlandığımızı düşündüklerinde övgüde sınır tanımazlar. Ekonomide başarı, mucize, lider ülke ‘Ortadoğu yıldızı’ gibi övgüleri esirgemezler, övgüyü yönlendirme aracı gibi kullanırlar.
Bizde, çoğumuzda nedense Batı’ya karşı bir aşağılık kompleksi var. Batı’ya en azından şeklen öykünüyoruz. Kuşkusuz Batı’nın kusurlarını, yasal düzenlemelerini bilelim, yayınlarını izleyelim ama gözü kapalı öykünmeyi, bunu anlamak zor. Abartmadan, alçakgönüllü davranarak, çaba harcayarak başarı kazanabilir, kendimize özgü sistemi ve kurumları geliştirebilir, bir örnek oluşturabiliriz.
***
Başarı için...
Önce insana karşı davranışımızı, bakış açımızı değiştirmemiz gerekir. “Halk bundan anlar, beğeni düzeyi budur, bundan hoşlanır, izlemez, dinlemez, okumaz” anlayışı ile hareket edersek, yakındığımız gelişmelerden, olaylardan kurtulma şansımız kalmaz. Ucuz, sözde bir halkçılık anlayışı, popülist olarak nitelendirilen ikiyüzlü, çifte standartlı, yüze gülücü davranışla, değişim sağlayamayız. İnsanımızda her açıdan yaşam kalitesini yükseltme tutkusu yaratmak, bugünkü anlayış ve davranış biçimiyle bir yerlere ulaşılamayacağına ikna etmek gerekir.
Yaşamda başarı kazanamamış, kompleksli kişilerin, ellerine para, mevki gibi güç geçtiğinde, bu gücü, kendilerini tatmin, bir şekilde öç almak duygusu ile kullanacaklarından korkarım. Kaygusuz Abdal’dan bir alıntı yapayım “karnını yarsan bir cim çıkmayacak olanlar”, çoğu zaman topluma düzen vermeye çalışırlar. Gereksiz övgüler, yalakalık, giden paşam gelen ağam anlayışı, esen yele göre yelken açmanın yararlı olacağı düşüncesi, ne yazık ki, ellerine güç geçenleri yüreklendirmekte, yanlış yollara itmektedir. “Yalaka gizli bir düşmandır” sözü herhalde boşuna söylenmemiştir.
Okuyan varsa belki sıkıcı gelebilir ama, insana bakışımızı değiştirmezsek, insanımız değer yargılarını, davranış biçimlerini değiştirmezse, yakındığımız hiçbir sorunu çözemeyiz. Farkı, sıradan olmayan kişiler yaratır, bu gerçeği göz önünde tutalım.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget